Merhaba 💜
Nerede kalmıştık..?
Önceki bölümü okuyanlar, bu bölümde neler olacağıyla ilgili sanırım hepinizin az çok birer tahmininiz vardır. Acaba tahmininizle uyuşacak mı merak ediyordum... Bitirdiğinizde bana yazmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın olur mu? Keyifli okumalar.
Oy ve yorumlarınız bekliyorum 💌
Alevimizin her daim yolunuzu aydınlatması dileğiyle.
Okurken sizin için seçtiğim şarkıyı dinleyebilirsiniz🎵🎶🎵🎶MULTIMEDIA: Never Gonna Regret You, Beauz/Siights
II - 30. BÖLÜM: HOŞÇA KAL
"Hoşça kal Uzay Karadağ. Dilerim bir gün beni anlayıp affedebilirsin. Keşke daha farklı bir ortamda seninle Lal Polat olarak tanışabilseydim ama ne yazık ki bu mümkün değil."
~~~~~~~~~~🕯Askıdaki ceketimle çantamı alarak kapıdan çıktım ve koşarak hızla o evden uzaklaştım. Ağlaya ağlaya yolda tek başıma yürürken ne yapacağım, nereye gideceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu çünkü beynimin içi karıncalanıyordu. Uyuşturulmuş gibiydim. Düşünemiyordum.
Sokakta ne kadar yürüdüm, şu anda neredeydim bilmiyordum. Kulağıma aniden su sesi geldiğinde gözüme ilişen yakınımdaki ilk bankın üzerine kendimi bıraktım. Sesin geldiği tarafa bakmayı akıl ettiğim zamansa yürüdüğüm dar yolun hemen yanında set gibi yükselen duvarı fark ettim. Çarpan dalgalar yükseldikçe damlacıklar görüş alanıma giriyordu. Deniz kenarındaydım.
Çok geçmeden sular her yükseldiğinde kulağıma dolan hırçın dalga seslerinin tıpkı büyülü, davetkar bir melodi gibi beni yavaşça kendine doğru çekmeye başladığını hissettim. İçimde bir anda filizlenip büyüyen bu duyguyla oraya daha da yakın olma isteğimi bastıramayınca oturduğum yerden yavaşça kalkıp ağır adımlarla sesin geldiği tarafa doğru yürümeye başladım.
Denizden gelen dalga sesleri büyülü notalara dönüşmüş, o notalar da sarmaşıklar misali uzayıp bileklerime sarılmıştı ve büyük bir güçle beni kendilerine doğru çekiyordu. Büyülenmiş gibiydim, kendime engel olamıyor oraya gitme isteğimi bastıramıyordum. Ben adımlarımı değil de adeta onlar beni yönetiyordu.
Kendimi bildim bileli hep içimde yanan bir ateş vardı ama şimdi aniden esen rüzgar onu kontrolümden çıkarıp kocaman bir yangına dönüştürmüştü. Bedenim şimdi bir yangın yeriydi. Canım çok acıyordu ve çağrısına uyar da gidersem o hırçın dev dalgalar içimdeki yangını söndürüp bir anda tüm acılarım dinecekmiş gibi hissediyordum.
Duvarın yanına kadar yürüyüp önüne geldiğimde durdum. Tek ayağımı kaldırıp üzerine tırmanırken bedenimi ben değilde dalgaların sesinde gizli o büyülü notalar yönetiyormuş gibiydi. Adım neydi? Ben kimdim? Burası neresiydi ya da burada ne işim vardı? Bilmiyordum... Zaten artık bunların çok da önemi yoktu.
Karşıdan bakınca gözüme alçakmış gibi görünse de üzerine çıktığımda öyle olmadığını fark ettim. Aşağısı kayalıktı ve kayalara vuran dalgalar yukarıya sıçrayarak etrafa dağılıyorlardı. Bir anda başımın döndüğünü hissettim sonra her yer kararır gibi oldu. Geçmesi için tekrar doğruldum ama dengemi kaybedince bu kez de toparlamak için çabalamaya başladım. Neyse ki sonunda duvarın üzerinde dikelmeyi yeniden başarabilmiştim.
Orada öylece durup gözlerimi kapattım. Her dalgada su damlacıkları yüzüme vuruyor, ben nefes aldıkça iyotlu deniz kokusunun ciğerlerime dolduğunu hissediyordum. Kollarımı yavaş yavaş kaldırarak yana doğru açtım. Deniz adeta hiç görmediğim annem olmuş beni kucaklıyordu. Kokusunu içimin en derinlerinde, tüm hücrelerimde hissediyordum. Üstelik tüm bedenim kendini onun kucağına atma arzusuyla yanıp tutuşuyordu. İçimden gelen sese kulak verip kollarımı biraz daha açtım. Gözlerim hala kapalıydı ama esen rüzgarla bedenimin tıpkı bir yay gibi gerildiğini hissediyordum. Tek ayağımı biraz daha öne doğru uzatmak için kaldırdığım sırada bir ses duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUM KOKUSU 🕯 [TAMAMLANDI]
Ficção AdolescenteNe demişler, "Peşinden gidecek cesaretiniz varsa eğer bütün hayaller gerçek olabilir." Benim cesaretim vardı. Hem de fazlasıyla... ..... Aynı dünyaya doğmuş olsa da herkesin hikayesi farklıdır. Bir yerde birinin üzerine güneş doğarken başka bir yer...