II-44-SAHTE GÜLÜMSEME

1.2K 42 13
                                    

Merhaba 🌸
Yeni bölüm sizlerle. Keyifli okumalar...
Oy ve yorumlarınız bekliyorum 💌
Alevimizin her daim yolunuzu aydınlatması yanmıyor dileğiyle...🕯

Okurken sizin için seçtiğim şarkıyı dinlemeyi sakın unutmayın🎵🎶🎵🎶

MULTIMEDIA: Fake A Smile, Alan Walker - Salem Ilese

II-44. BÖLÜM: SAHTE GÜLÜMSEME
"Güz bahaneydi aslında sahte insanlar estiriyordu rüzgarları. Kış bahaneydi aslında sahte insanlar donduruyordu bu dünyayı."
~~~~~~~~~~🕯

"Verdiğimiz sürenin yarısı bitti. Kaldı diğer yarısı. Acele et. Zaman hızla akıyor. Tik-tak, tik-tak."

Korku zihnime birden hücum edip zehirli oklarını sapladığında başımı telefondan kaldırıp endişeyle Uzay'ın yüzüne baktım. Öfkeyle dişlerini sıkmıştı. Aniden duvara yumruğunu geçirdiğinde etrafa yayılan tiz ses kulaklarımda yankılandı. Göz kapaklarım ardına kadar açılırken olduğum yerde sıçradım.

"Hah!"

"Allah kahretsin!" diye bağırdı. "Allah kahretsin! Herifteki rahatlığa bak. Yaptıkları yetmiyormuş gibi birde mesaj yazıp alenen tehdit ediyor."

Haklıydı. Nasıl oluyordu da bu soytarılar kendilerini Tanrı ilan ederek böylesine ileriye gidebiliyorlardı? Kafalarına göre davranıp ahkam kesme hakkını nereden bulabiliyorlardı ki? Buna kim ya da kimler müsaade ediyordu?

"Telefonu biraz bana verir misin?"

Uzay'ın işittiğim öfke dolu sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp kendime geldim.

"Neden ki? Ne yapacaksın?"

"Arayıp, konuşacağım. Kimmiş, ne istiyormuş bir de bana söylesin bakalım."

"Uzay, biz bunu konuştuk. Yapma. Sen bu işe karışma. Uzak dur ne olur. İş yerin yandı. Bak belki de benim yüzümden Eşsiz artık yok. O barın senin için ne kadar değerli olduğunu biliyorum. İnsanlar boş yere sana düşman oldu. Başına benim yüzümden daha başka bir şey gelmesini istemiyorum. Korkuyorum."

İstemeden de olsa hep olduğu gibi konunun içine yine bir şekilde Uzay'ı dahil ediyordum. Üstelik engel olmak için elimden hiçbir şey gelmiyordu.

"Olanlar asla senin yüzünden değil. Zorla olmadı, ben ne istediysem onu yaptım Lal. Çıkar at bunları kafandan. Hadi ver şu telefonu şimdi. Biliyorsun, vermesen de o herifi zaten bir şekilde bulacağım. Bu yaptığının yanına kalacağını sanıyorsa, aldanıyor. Boşuna uğraştırma beni.

Zihnimde doğruyla yanlış birbirine girmişti. Ne kadar çabalarsam çabalayayım ayırt edemiyordum. Derin bir iç çekip belki bana doğruyu onlar gösterir ümidiyle gözlerinin içine baktım ama hata yaptığımı anlamakta biraz geç kalmıştım. O böyle bakarken ben nasıl hayır diyebilirdim hiç bilmiyordum.

Telefonu vermem için avucunu açıp bana doğru uzattığında bir şey demeden istediğini yaptım. Hiç vakit kaybetmeden mesajın geldiği numarayı arayıp hoparlöre aldı. Ne var ki beni bıçaklayan adamların yerine otomatik bir bant kaydının sesi odada yankılandı.

"Aradığınız numaraya şu an ulaşılamıyor. Mobil telefon kapalı ya da kapsama alanı dışındadır."

Adamlar mesajı gönderdikten sonra hemen telefonu kapatmış olmalıydı. Buna sevinmeli miydim yoksa üzülmeli miydim bilemedim.

MUM KOKUSU 🕯 [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin