Odaya şok içinde bakarken yere atılmış sütyenlerle yüzümü buruşturdum.
Ya bu nasıl oda amk? Midem bulandı.
Hızla odadan çıkarken söverek çıktığım merdivenleri geri indim. Kapının önüne yastık yorgan koyar uyurum daha iyi lan! O neydi öyle! Neon sarı, Neon turuncu, Neon pembe..
Iyhh! Tövbe bismillah..!
Hayır yani, insanların zevkinden banane diyorum ama bu fazla! Böyle zevki olan da ne bileyim. Ha! Tamam renk olarak sevilir, kullanılır defterde ve kitapta falan, ama bu farklı bir boyuttu!
"Alinda? Bir sorun mu var güzelim?"
Seda hanımın sesiyle düşüncelerimden ayrılıp ona baktım.
"Sayılır. Bana yatmam için Simge'nin odasını verdiler ama ben o odada kalamam. Dağınıklığı geçtim odada kullanılan neon renkler beni çok rahatsız etti. Ben salonda yatsam sorun olur mu?" dedim kalan son merdivenleri inerken. Seda hanım bana değişik bir şekilde baktı.
"Alinda, mal mısın bebeğim? Biz zenginiz. Bir sürü oda var. Şimdilik sen misafir odasında kal. Sonrasında ayarlarız odayı." dedi. Gülümseyerek onu onayladım. Zengin olunca böyle oluyor herhalde. Allah'ım nasip et..
Dur lan, BENDE ZENGİN SAYILIYORUM!?
Beni misafir odasına götürüp yeni çarşaflar getirdi ve sermemde yardımcı oldu.
"Temiz temiz yatarsın artık. Bu arada kıyafetlerini de getirdiler, valizini buraya göndertirim birazdan. Sen dinlen canım." dedi ve bana öpücük atıp odadan çıktı.
Ne bu samimiyet? Ya neden herkes sanki her zaman çocukları karışıyormuş gibi sakin! NEDEN!?
Seda hanımın arkasından göz devirip yatağa uzandım. Uykum vardı. Biraz olanları düşündükten sonra gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.
Böyle hayata direk girsin be...
_____________________________________________________________"Sonra Pelin sen git bunları müzik odasında kız zorla Berk'i öperken bas, her şeyi yanlış anla! Kız nasıl sinirlendiyse artık gitarı almış Berk'in kafasına geçirmiş, kızı da bateriyle dövmüş. Kız şehir değiştirmiş, Berk ise hastanedeyken Pelin'e olayın aslını anlatmış. Pelin çok pişman olmuş ama Berk sen bana güvenmiyorsun işte falan demiş Pelin'den gitmesini rica etmiş. Anladığın bebişim şuan Berk ve Pelin sevgili değil." dedi Onur ağzındaki çekirdek kabuğunu ekrana tükürürken.
Seda hanım odadan çıktıktan sonra tam uyuyacağım sırada Onur beni aradı ve yeni dedikodular öğrendiğini beni evimden almaya geldiğini ama evin boş olduğunu söyledi. Ona olanları anlattıktan sonra biraz dertleştik. Onur, yeni dedikoduları anlatması gerektiğini söyleyip beni görüntülü aradı. Nerden bulduğumuzu bilmediğim çekirdeklerle balkonda görüntülü konuşarak çekirdek çitileyip dedikodu yapıyorduk. Hava hafif serin olduğu için ikimizin de üstünde pike vardı.
"Tüh be! Severdim ikiliyi. Okulun gözde sevgilisiydiler. Ama kız bir şey diyeyim mi? Ben olsam bende Pelin gibi yapardım. Berk'in o kıza olan bakışlarını gördüm bende. Bakıyordu arada ama neden baktığını bilmiyorum. Pelin de fark etmiş demek ki bakışlarını. Ondan şüphelenmiş. Ah Pelin, üzümlü bebeğim.." dedim sanki göz yaşlarımı siliyormuş gibi gözlerimi silerken.
Pelin ve Berk ile lise 1'den tanışıyorduk. O zaman da sevgililerdi. Herkesi imrendiren bir ilişkileri vardı. Okulun popülerleri onları kıskanır, onlar gibi olmaya çalışırdı. Berk, Pelin'e aşırı düşkündü. Ortam içinde bile arada bize bakardı. Pelin güldüğünde veya konuştuğunda ona hayranlıkla bakardı. Onur'la biz de onları acayip kıskanırdık.
"Berk'im yapmaz! Ama şuraya yazıyorum, Berk onu affedecek. Kızım Pelin'in adı geçince çocuğun gözleri parlıyor. Bu ikilinin ayrı kalması imkansız!" dedi. Onu kafamla onayladım. Haklıydı ne diyebilirim?
"Ay kız böyle de hiç zevki yok. Yarın buluşalım biz en iyisi. Olmuyor böyle, yüzüne çekirdek kabuklarını tüküremiyorum!" dedi ağzındaki çekirdek kabuğunu "tekrardan" ekrana tükürürken.
Ona göz devirip nah çektim. Şerefsiz her buluştuğumuzda çekirdek alır kabuklarını ya üstüme atar ya da tükürürdü.
"Aa! Terbiyesiz!" dedi ve burun kıvırarak telefonu yüzüme kapattı.
Bana? Benim yüzüme? Beni beni, Bihterini!
Telefonun ardından göz devirip masanın üstüne bırakarak elimdeki çekirdek kasesini de yanına koydum. Geriye yaslanıp pikeyi üstüme daha güzel bir şekilde örttüm. Güzelce esen rüzgar daha da mayışmamı sağlarken yüzümde buruk bir tebessüm oldu.
Aynı 10 sene önceki gibiydim. Tek eksiğim vardı, o yoktu. Özlemiştim onu. Bana geri geleceğini söylemişti.
"10 yıl oldu be yakışıklım, nerelerdesin? Bu küçük kızın saçının okşanmasın ihtiyacı var, kokuna ihtiyacı var nerelerdesin sen nerelerdesin.."