Sabah erkenden kalkıp ılık bir duş almıştım. Hala hastaydım ama diğer günlere göre kendimi daha dinç hissediyordum. Üstümü giyindikten sonra saçlarımı taramaya başladım. O sırada Aren uyandı.
"Günaydın." dedim hala garip çıkan sesimle. Aren doğrulup bir süre etrafa mal mal baktı. Sonra beni boydan süzdü.
"Günaydın.. Nereye böyle?" diye sordu.
"Ablam ayrı eve çıkmış. Ona yardıma gideceğim. Sizi de akşam yemeğe bekliyor." dedim gülümseyerek. Aren kafasını sallayıp yataktan kalkarak yanıma geldi ve bana sarıldı.
"Diğer günlere göre iyi misin?" diye sordum elimle saçını okşarken.
"Daha iyiyim. Sen?" diye sordu belimdeki ellerini sıkılaştırarak.
"Daha iyiyim." dedim onun gibi. Bir süre sarıldıktan sonra benden ayrılarak odadaki banyoya girdi.
Bu da çöktü benim odama he.
Saçlarımı taradıktan sonra kuruttum ve telefonumu alarak aşağı indim. Seda hanım ve Ahmet bey salonda oturmuş kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Yanlarına giderek boğazımı temizledim.
"Günaydın." dedim koltuğa otururken.
"Günaydınlar. Nasıl oldunuz Alinda hanım." dedi Ahmet bey gülümseyerek. Gülüğüne karşılık verip arkama yaslandım.
"Daha iyiyim, teşekkürler." dedim. Ahmet beyin gülümsemesi daha çok genişledi.
"Hayırdır, hazırlanmış nereye?" diye sordu Seda hanım. Aklıma yeni gelmiş gibi yerimde dikleştim.
"Şey, ablam ayrı eve çıkmış. Dün yardım falan istedi benden. İzniniz olursa şimdi yanına gideceğim." dedim. Seda hanım samimi bir şekilde gülümsedi.
"Gidebilirsin yavrum. Kahvaltıdan sonra bırakırız seni." dedi. Gülümseyerek ayağa kalktım.
"Ablamla kahvaltı edeceğim. Zahmet etmenize de gerek yok giderim ben." dedim.
"Olur mu öyle şey canım." dedi Seda hanım ayıplar şekilde.
"Olur olur. Çıkıyorum hadi ben. Ha! Bir de bu akşam için sizi yemeğe davet etti. Orada buluşuruz akşam." dedim. Seda hanımın gülümsemesi daha da genişledi ve beni onayladı.
"İyi, görüşürüz akşam. Dikkatli ol!" dedi. Son kez teşekkür edip salondan çıktım. Kapının önünde ayakkabılarımı giyip hoplaya zıplaya ablamın evine yürümeye başladım. Dün bana konum atmıştı ve evi yürüme mesafesindeydi..
________________________________________________________________________________Yürüme mesafesi demiştim ya, unutun onu!
Yorgun ve nefes nefese bir şekilde merdivenleri çıktım. Ablamın olduğu daireye gelince kapıyı çaldım. Bir süre bekledikten sonra ablam kapıyı açtı. Ardından sıkıca bana sarıldı. Sarılışına karşılık verip soluklandım.
"Ay kız valla hastayım ve nefes nefeseyim. İçeri geçelim lütfen." dedim. Ablam gülerek benden uzaklaşıp içeri geçmemi bekledi. Ayakkabılarımı çıkarırken onu boydan süzdüm.
"Kız cimcime, sen eşofman giyer miydin ayohl!" dedim alay eder gibi. Ablam göz devirip beni arkasında bırakarak içeri geçti. Arkasından bende peşinden gittim. Evi güzeldi ve büyüktü.
Zenginlik..
Ay durun bende zengindim!
Ablam mutfağa giderken ben salona oturdum. Salonla mutfağı birleşik olduğu için rahatlıkla ne yaptığını görebiliyordum. Koltukta yayılırken yorgunlukla gözlerimi kapattım.
Üstümde sebepsiz bir yorgunluk vardı. Hiç bir şey yapmıyorum ama sanki her şeyle ben uğraşıyorum..
"Ee, alışabildin mi öz kardeşine?" dedim gülerek. Gözlerimi açtım ve koltuktan kalkarak yanına gittim. Ortadaki masaya oturup onu izlemeye başladım. Ablam bir süre yüzüme boş boş bakıp göz devirdi.
"Asla! Alinda resmen kızla hiç kavga etmedik inanabiliyor musun? Sessiz sakindik. Benimle aynı giyiniyor, aynı makyajı yapıyor, bana güzel olmuşsun, makyajını güzel yapmışsın diyor.. ve daha nicesi! Tımarhane gibi ev! Hiç ses yok!" diye sitem etti. Kahkaha atıp ablamın masaya götürmek için yanıma koyduğu doğranmış domates salatalıktan bir tane aldım.
"Ne demişler, gelen gideni aratır aşko. Kıymetimi bilemedin." dedim ve havalı bir bakış attım. Ablam bana göz devirdi.
"Senden ne haber Alinda hanım? Abilerin ve ikizin varmış. Alışabildin mi?" diye sordu ekmekleri dilimlerken.
Bir insan neden ekmekleri dilimler ki? Yani onu zaten kendin böleceksin. Ne gerek var?
"Valla ikizimle ilk günden anlaştık. Baya samimiyiz. Araf ve Varis bana çok ön yargılı yaklaştılar, aynısı şuan Furkan için de geçerli. Akif Selim benim hareketlerimi izliyor yani bana nötr yaklaşıyor. Yiğit ise.. Ah, sanki askerlik arkadaşıymışız gibi davranıyor!" dedim sonda göz devirerek. Ablam bana güldü.
"Ne olursa olsun kapım sana her zaman açık. En ufak olayda gelebilirsin yanıma." dedi. Gülümseyerek masadan indik ve hazırlananları masaya taşıdık. Aklıma Demirkan'ın gelmesiyle yutkundum.
"Bu arada, Demirkan gelmiş." diye mırıldandım. Ablamın ağzından şaşkın nidaları dökülürken ona tüm olayları ve aramızda geçenleri anlattım. Bu sırada masaya oturduk.
"Yuh, kızım belki yanlış anlaşılma falan vardır." dedi ablam. Başımı iki yana salladım.
"Gözlerimle görmesem, birinden duysam bende inanmazdım."
"Demirkan yapmaz. Bence başka bir şey var. İlk aşklar unutulmaz. Hem sizinki baya büyük bir şeydi." dedi. Belli belirsiz kafamı salladım. Konuyu kapatıp diğer konulardan konuşarak kahvaltımızı bitirdik. Sonra masayı topladık. Şimdi ise evi adam etmek vardı. Bismillah..
________________________________________________________________________________Ölüyorum!
Yorgunlukla kendimi koltuğa atıp yerimde esnedim. Belim tutulmuş anam.
Saat akşam dokuz falan olmuştu ve biz yarım saat önce işimizi bitirmiştik. Sonra ise ablam yemek yaparken bende duş aldım. Ablamın dolabından gri eşofman ve siyah crop giydim.
Ben duştan çıkınca da ablam girdi ben yemekle ilgilendim. Her şey hazır olunca kendimi koltuğa attım. O sırada ablam içeri geldi. O da gri eşofman üstüne kahverengi crop giymişti. Kendini yanıma atarak televizyonu açtı.
"Boşver ya, Başka zaman çağırırsın onları. Allah için yatıp zıbaralım!" dedim ağlamaklı seslerle.
"Olmaz Alinda, ayıp." dedi ablam göz devirerek. Tekrar garip sesler çıkarıp kendimi koltuktan yere attım.
"Ne yapıyorsun Alinda?" diye sordu.
"Bu devirde max böyle intihar edebiliyoruz, ne yapalım." dedim tekrar koltuğa çıkarken. Ablam bana sarılıp beni göğsüne çekti. Bir yandan saçlarımı okşarken bir yandan Müge Anlı izliyordu.
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kapının çalmasıyla söve söve kalkarak kapıyı açtım.
Bütün aileyi görmemle yutkundum.
YORGUNUM VE UYUMAK İSTİYORUM, LÜTFEN!