"Buyur kızım." dedi Ahmet bey elindeki kahve bardağını bana uzatırken. Elindeki bardağı alıp teşekkür ettikten sonra yerimde toparlandım. Ahmet bey gülümseyerek yanıma oturdu. Üstümde örtülü olan battaniyeyi toparlayıp onun da üstünü örttüm. Ahmet bey derin bir iç çekip saçlarımdan öptü.
"Eğlendin mi bakalım." diye sordu aramızdaki sessizliği bozarak.
"Evet, bugün için teşekkür ederim Ahmet bey." dedim gülümseyerek. Ahmet bey de gülümsedi.
"Ne demek kızım. Görevim." dedi. Sessizce kahvelerimizi içerken Ahmet bey bu sefer sesli bir nefes verdi.
"2 hafta sonra 18 oluyorsunuz. Aren, gözümün önünde büyüdü eşek sıpası." dedi. Gülümsedim.
"Ama senin küçüklüğünü bilmiyorum. Küçüklüğünü geçtim şimdi büyümeni bile göremiyorum. Bunca zamandır beraberiz, bugün hariç seni bir kere bile bu kadar eğlenirken görmedim. Gülüşün de senin gibi çok güzelmiş prensesim." dedi. Yanaklarıma kan toplanırken tebessüm edip gözlerimi kaçırdım.
"Sizi duydum." dedi birden.
Ne? Hangisini duymuştu?
Onur'un kafasını ağaca çarpma isteğimi?
Küfürlerimi?
Ablamı utandırmalarımı?
Götümden uydurduğum hikayeleri?
Beterden öte olan notlarımı?
Onur'la kurduğumuz fantezileri?"18 olunca gerçekten gidecek misin? Kızım, sana bir yanlışımız mı oldu? Abilerini saymıyorum. Onlarınki yanlıştan öte acizlik. Peki ya benim?" diye sordu üzgün bir sesle.
Oh, rahatladım.. Dur, ne?
O KADAR YÜKSEK SESLE KONUSMAMALIYDIK!
Bende derin bir nefes aldım.
"Ahmet bey siz çok güzel bir babasınız, size asla laf etmem. Sizi cidden çok seviyorum. Bir şey oldu mu etrafımda ilk siz varsınız. İyi ki de varsınız." dedim gülümseyerek. Ahmet bey de gülümsedi ve tekrar eğilip saçlarımdan öpmesiyle gözlerimi kaçırdım.
"Ama ben kendimi buraya ait hissetmiyorum. Seda hanıma anne diyemiyorum. Yanlış anlamayın, hakketmediğinden değil. Sadece, bilmiyorum diyemiyorum. Diğerleriyle durum belli zaten. Akif Selim ve Yiğit abim var anlaşabildiğim. Ya Ahmet bey, yapamıyorum işte. Ben kendimi bu aileye ait hissetmiyorum." dedim sonra mırıldanarak. Ahmet bey sessizliğini korurken yutkundum. Öylece susup kahve içiyorduk. Sessizce kahvemizi içmeye devam ederken Ahmet bey derin bir nefes aldı ve nazikçe kolunu omzuma sarıp beni kendine çekti.
"Bizi unutma güzel kızım. Ziyaretimize gel olur mu?" diye sordu. Gülümseyip başımı göğsüne yasladım.
"Söz ziyarete geleceğim ve sizi asla unutmayacağım. Şimdilik aramızda kalsın lütfen."
"Bende söz veriyorum, kimseye söylemeyeceğim güzelim."
________________________________________________________________________________Elimdeki bardağın da köpüğünü alıp bulaşıklığa yerleştirdikten sonra ellerimi yıkayıp kurutarak mutfaktan çıktım.
Yarım saat önce Ahmet bey kahvesini bitirmiş ve yatmıştı. Bende biraz daha oturup konuştuklarımızı düşünmüştüm. Sonra da kahvemi bitirip mutfakta bardakları yıkadım şimdi de odama çıkıyordum.
Uykusuzluktan ölüyorum ama varya üf!
Sakince merdivenleri çıktım ve odama vardım. Kapıyı sessizce açıp içeri girdikten sonra tekrar sessizce kapattım. Işığı açıp arkamı döndüğüm an kızarmış gözleriyle oturan Aren'i görünce anlık bir kalp krizi geçirip küfür ettim.
"Lan ne işin var senin burada! Yatağımda oturmuş bir de tövbe bismillah!" dedim. Aren hiçbir şey demeden çatık kaşları ve kızarmış gözleriyle bana bakıyordu. Kapıya yaslanıp kısık gözlerimle ona baktım.
"Ağladın mı sen?" diye sordum ama o benim sorumu es geçti.
"18 olunca evden mi ayrılacaksın?" diye sordu. Anlaşıldı bunun karın ağrısı, bizi dinlemiş.
"Neden bizi dinledin?"
"Sizi dinlemedim, mutfağa su içmeye gidiyordum geçerken de kulak misafiri oldum."
"Ve sonuna kadar da anlattıklarımın hepsini dinledin."
"Dinlemedim! Kulak misafiri oldum bir kısmına."
"Mantıken dinlemiş oluyorsun."
"Alinda! Bir soru sordum!" dedi Aren bıkkınlıkla. Sabırlı bir nefes verdim.
"Evet Aren. 18 yaşıma bastığım günün ertesi günü evden ayrılacağım." dedim. Aren uzunca bana baktı.
"Neden?"
"Çünkü öyle istiyorum Aren. Uzatmasak mı?" diye sordum. Ardından kapının önünden çekilip kapıyı sonuna kadar açtım. Aren gözlerimin içine bakarak yerinden kalktı ve odadan çıktı. Kendi odasına gidecekken benim konuşmamla durdu.
"Seninle hiçbir derdim yoktu Aren. Sen benim ikizimdin ve canımın içiydin. Tabii bu bana öyle davranana kadardı. Ha! Unutma Aren, ben iyi bir ikiz değilim, sadece sen ikizliğini yapamıyorsun." dedim ve kapıyı kapatıp arkasına çöktüm. Ellerimi dizlerime yaslayıp avuç içlerimle yüzümü kapattım.
Keşke bunları yaşamasaydık da sende benimle gel diyebileceğim bir ikizim olsaydı yanımda..