"Kızım hadi şunları da taşı." dedi Seda hanım elime bilmem kaçıncı poşeti verirken. Ağlayan bir yüz ifadesiyle ona baktım.
"Lütfen.. Bırakın beni!" dedim ağlamaklı sesimle. Seda hanım bana 'boş dram kasma' der gibi bakarken içeri Akif Selim girdi. Elimdeki poşeti görünce hemen bir eliyle elimdeki poşeti alıp diğer eliyle belimden tuttu.
"Anne, Alinda ilaç kullanmıyor veya eskisi gibi gözükmüyor diye ona yüklenmesen mi?" dedi edebiyatçı sesiyle. Seda hanım tam bir şey demek için ağzını açmışken Yiğit'in sesi geldi.
"Alo! Daha ne yapıyorsunuz be içeride! Hadi çıkalım!" diye bağırdı. Akif Selim belimdeki elini indirip elimi tuttu ve beni mutfaktan çıkardı.
Ya bu adam nefes alsa eriyorum. Şimdi gelmiş elimi tutuyor!
Evet, elimi bir daha asla yıkamayacağım ahahahah....
Akif Selim ile EL ELE dışarı çıktık. Bütün eşyalar bagajlara yerleştirilmişti. En son Akif Selim de elindeki poşeti kendi arabasında bagaja koyup bagaj kapısını kapattı.
Evet, o davetin üstünden 1 hafta geçmişti ve Ahmet bey dediği gibi kendine izin yazmıştı. Bugün ise pikniğe gidiyorduk. Hep beraber.
Akif Selim elimi bırakıp ablamın yanına gitti ve eğilip kulağına bir şeyler fısıldadı. Sonra ise gülerek çekildi. Ablamın renk değiştirmesine bakarsak büyük ihtimalle ona çok güzel olduğunu söylemişti ki çiçekli elbisesiyle cidden çok güzeldi.
Ben onları izlerken ne zaman geldiğini bilmediğim Onur sarstı beni.
"Alinda. Akif abi ve Esila abla ne iş?" diye sordu onlara bakarken. Kocaman gülümseyip ona döndüm ve kollarından tutup onu kendime çevirdim.
"Çıkıyorlar!" dedim heyecanlı bir sesle. Onur gözlerini kocaman açtı ve gülümsedi.
"Şaka yapıyorsun!"
"Hayır ciddiyim!" dedim kollarını bırakırken. Onur elini ağzına götürüp şaşkınlıkla baktı. Kocaman gülümseyip ona sıkıca sarıldım.
Onur bu hayattaki enerjimdi..
________________________________________________________________________________"Yiğit göz zevkimi bozuyorsun yalvarırım üstünü giyin!" dedim elimle yüzümü kapatıp yere çökerken.
Yiğit, pikniğin özel havası vardır diyerek tişörtünü çıkarıp beyaz atletiyle kalmıştı ve bir sigara yakıp ağzına yan koymuştu. Açıkçası, garip terlikleriyle tam doblocu havası vardı..
"Ağlama bebe! Piknikteyiz! Tişörtle mi duracağım bir de!" diye konuştu ağzındaki sigarayla.
"Salak yemin ediyorum geri zekalı bu çocuk ya." diye mırıldandı Araf yanımda. Gülerek kafamı ondan tarafa çevirdim.
"Sen baya komiksin he." dedim. Araf bana göz ucuyla bakıp güldü.
"Sen ayrı dünyadasın." diyerek yanımdan kalkarak mangalı yakmaya çalışan Ahmet beyin yanına gitti. Derin bir nefes alıp olduğum yere oturdum ve onları izlemeye başladım.
Şey gibiydiler.. aile?
Köşede telefondan oyun oynayan Aren ve Furkan, Yiğitle uğraşan Varis, Ahmet beye yardımcı olan Araf, ağaca yaslanmış kitabını okuyan Akif Selim ve tatlı bir telaşla sofrayı kuran Seda hanım.
Uzaktan güzellerdi, mutlulardı.
Ben onları izlerken iki tarafımın da hareketlenmesiyle gözlerimi onlardan çekip iki yanıma bakındım. Ablam ve Onur gelmişti. Gülümseyerek yerimde toparlandım. Ablam ve Onur oturunca ikisi de bir elimi tuttu. Başımı ablamın omzuna yasladım, Onur da benim omzuma yasladı. Derin bir nefes alıp verdim.
"Vay be, iki hafta sonra 18 olup buralardan gideceksin. Çok hızlı büyüyorsun be Alinda'm." dedi Onur sahte bir hüzünle. Kıkırdadım.
"Geri zekalı. Sanki dünyanın öbür ucuna gidiyorum. Atlas'ın yanına gideceğim alt tarafı." dedim. Ablam saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu ve başını omzuna yasladığım başıma yasladı.
"Aynı şeyi Atlas da dedi ve çocuğun yüzünü göremiyoruz!" dedi Onur sitemle.
"Onur haklı Alinda. Sende bizi unutursun oralarda şimdi." dedi ablam burnunu çekerek. Bu sefer daha yüksek bir sesle güldüm.
"Ay bir de bayılın isterseniz? Söz sürekli görüşeceğiz. Tatillerde hep geleceğim ya da size bilet aldıracağım." dedim. Ablam kıkırdamakla yetinirken Onur derin bir nefes verdi.
"Demirkan ne olacak?" diye sordu birden. Gülümsemem yavaşça soldu.
Demirkan.. Ben onu hesaba katmamıştım.
"Ben.. Bilmiyorum ben onu düşünmedim hiç. Çok üzülür mü ki?" diye sordum. Ablam derin bir nefes verip başını salladı. Yutkundum.
"Ama ben gitmek istiyorum.." diye mırıldandım hüzünle.
________________________________________________________________________________Yemeklerimizi yemiş, meyvelerimizi tüketmiş ve çekirdeklerimizi çitlemiştik. Şimdi ise yanan ateşin çevresine sandalyelerimizi dizmiş çay içiyorduk. Ben her zamanki gibi başımı Onur'un omzuna yasladım. Ablam ise yanımızda karşısındaki Akif Selimle bakışarak flörtleşiyordu. Yüzümü buruşturdum.
"Ulan bu Esile ne iğrenç bir şey oldu. Bakışıp flörtleşiyorlar. İğrenç!" diye fısıldadı Onur içimdekileri dışa vurarak. Kıkırdayıp başımı Onur'un omzuna bastırdım.
"Çocuklar biraz daha bakışıp gülüşmeye devam edecek misiniz?" diye sordu Seda hanım imayla. Ablamı bir anda öksürük krizi tutarken ben gülerek doğruldum ve sırtına vurmaya başladım.
"Helal helal." dedim gülerek. Ablam sakinleşince ellerimi ittirip boğazını temizledi. Seda hanım da gülümseyip kocasının elini tuttu.
"Biz her şeyin farkındayız gençler. Akif Selim'in Esila ile çıktığının, Alinda'nın Demirkan'la çıktığının.."
Hassiktir! Yutkunup yerimde dikleştim ve boynumu eğdim.
"Alinda! Kaldır kızım kafanı, sen yanlış bir şey yapmadın. Sadece sevgilin var. Bu sebepten asla eğme boynunu. Fakat bizden saklamamanı isterdik." dedi Ahmet bey. Zorla gülümseyerek kafamı kaldırdım. Onur oturduğu yerden kıs kıs gülüyordu. Seda hanım ona da bir bakış attı ve gülümseyerek çayından bir yudum aldı.
"Ve tabii ki Deflin'in Onur'la çıktığının da farkındayız." dedi. Gözlerimi kocaman açıp hızlıca Onur'dan tarafa döndüm ve ensesine bir tane geçirdim.
"Lan sen Deflin'le mi çıkıyorsun!?" diye yükseldim. Onur ensesini tutarak bana baktı.
"Alinda, açıklayabilirim!"
"Lan neyi açıklayacaksın! Niye söylemedin köpek!" dedim. Onur yutkundu.
"Alinda izin ver açıklayayım!"
"Açıkla lan!" Onur başta duraksasa da hemen toparladı.
"Hamileyim! Hem de Deflin'den!"
________________________________________________________________________________ONUR NE DİYOSUN ONUR ĞEPGKWEĞKGEWĞKGEWGPEWĞHKGĞEW
Yiğit ve atleti 🙂🙂🙂