Yutkunarak ona bakmaya devam ettim. Gülümseyen yüzü gözlerimiz buluşunca yavaşça kayboldu. Yutkunarak son bir kez gözlerimi yüzünde gezdirip dolmuş gözlerimi kırpıştırarak kafamı eğdim. O sırada Aren'le göz göze geldik. Bana sorgularcasına bakıyordu.
Bugün de herkes bana sorgularcasına bakıyor he? HAYIRDIIIIRR???
"Yukarı çıkınca konuşalım." diye fısıldadım sadece onun duyacağı şekilde. Beni onaylayıp yerinde dikleşti. Bende kafamı kaldırıp özlediğim yüzüne tekrardan baktım. Eskisine göre -doğal olarak- baya değişmişti. Yüz hatları keskinleşmiş, bakışları sertleşmiş, eskisine göre etrafa gülücük saçan gözleri şimdi daha sert bakıyor gibiydi.
Gözlerini bana çevirmesiyle hızlıca kafamı başka yöne çevirdim. Ben her şeyi düşünürken hoş geldin fasılları bitmişti.
"Demirkancım, bu öz kızımız Alinda. Olaylardan az çok haberin vardır." dedi Seda hanım beni tanıtırken. Yutkunarak ona bakmadan kafamı salladım.
"Demirkan bende. Memnun oldum Alinda." dedi. Sesini yıllar sonra tekrardan duymak içimde ölen kelebekleri sanki tekrardan canlandırmıştı.
"Bende." diye mırıldandım. Duyduğundan şüpheliyim.
"Kusura bakma oğlum. İkizler yağmur yağdığında dışarıdaydılar, üstüne bir de yerde yatmışlara. Hasta oldular böyle." dedi Seda hanım kınayan bakışlar atarak. Ufak bir tebessüm ettim. Demirkan hala bana bakıyordu.
Neden böyle yapıyordu yani? Yıllar sonra gelmesini evet bekliyordum ama unutabilirdim? Sevgilisi vardı ve bana böyle bakıyordu. Kafamı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyorsun Demirkan..
Üstelik Furkan'ın arkadaşıydı yani onu sıklıkla görecektim?
Ben düşünceler içerisindeyken Aren bileğimden tutarak kaldırdı beni.
"Siz devam edin, tekrardan hoş geldiniz. Biz odadayız anne." dedi ve kimsenin bir şey demesine izin vermeden beni çekiştirerek odadan çıkardı.
"Sanırım kötü bir şey var aranızda? Gözlerinin sürekli dolu olmasına bakarsak.." diye mırıldandı sonlara doğru. Cevap vermedim. Odaya girince kapıyı örtüp hızlıca Aren'e sarıldım. Ardından akmayı bekleyen gözyaşlarım teker teker akmaya başladı. Aren beni kucağına alarak yatağa oturdu.
"Şhh, geçti. Ben yanındayım." dedi kısık sesiyle. Biraz zırladıktan sonra az çok sakinlemiştim. Aren'in göğsüne sarılarak derin nefesler almaya çalıştım.
"Demirkan'la küçüklükten tanışıyoruz. Baya yakındık, samimiydik.. Bana peri kızı derdi. Nedenini söylemezdi asla. Hep geçiştirirdi beni.. Bana büyüyünce benimle evleneceğini, anne ve babası gibi olacağımızı anlatırdı hep. Hatta bana üstünde peri olan bir kolye bile aldı. Boynumda." dedim gülümseyerek boynumdaki kolyeyi ona gösterdim. O da benim gibi gülümsüyordu.
"Anne ve babasının yani Hilal hanım gilin durumu baya iyiyolduğu için Demirkan'a küçüklüğünden ev almışlardı. Demirkan'ın isteği üzerine orayı beraber gezmiştik. Balkonunu da kendimize özel hazırlamıştık. Burası sadece bize özeldi. Bir gün o balkonda manzaraya karşı tek bir örtünün altında birleşmiş sohbet ederken başardık diye düşüneceğimizden bahsederdim." dedim. Sonra yüzümü koca bir acı gülümseme yayıldı.
"Ama yanılmışım. Başaramadık.." dedim. Bir süre susup derin nefesler aldım.
"10 yıl önce aynı evin balkonunda buluştuk. Beraber sohbet ediyorduk. Sonra birden gitmesi gerektiğinden falan bahsetti. Çok uzun sürmeden geri geleceğinden bahsetti. Üzülmüştüm ama belli etmemiştim. Sonra onunla orda son eğlenmemiz olduğunu bilmeden eğlendik. Sabah benimle vedalaşmadan gitti. Bekledim. Her yıl, her ay, her gün... Her zaman o eve gittim. Balkonunda tek başıma oturdum, ağladım. Hala anahtarı saklıyorum biliyor musun?" dedim çocuksu bir heyecanla. Aren'in ağlamamak için kendini sıktığını fark ettim.
"10 yıl geçti. Geri geldi. Tek değil, sevgilisiyle geldi. O gün o parkta gördüm. İçim acıdı. Sanırım suç bende, aptal gibi onu bekleyen bende suç.." diye mırıldanıp gözlerimi kapattım. Ağlamaktan gözlerim yanıyordu. Bir süre sessizce oturduk. Uykuyla uyanıklık arasındaydım. Bilincim yavaş yavaş kapanırken en son birinin saçımı öptüğünü ve bir şeyler mırıldandığını işittim..
"Özür dilerim.. Çok özür dilerim.. Herkes, her şey adına senden özür dilerim.."
________________________________________________________________________________Hızla gözlerimi açıp derin derin nefesler aldım. Gene kabus görmüştüm. Nefes nefese banyoya girip suyu açtım ve üstümdekileri çıkararak suyun altına girdim.
Yarım saat banyoda oyalandıktan sonra çıktım. Üstümü giyindikten sonra telefonumu cebime koyarak masadaki tarağı aldım ve odadan çıktım. Aşağı inerken mutfağın ışığının açık olduğunu fark ettim. Sanırım Selin abla daha gitmedi diye düşünerek mutfağa girdim.
Tabii Demirkan'ı görmeyi beklemiyordum.
Burada mı kalıyor acaba?
Yutkunarak yanına geçtim. Tarağı tezgaha bırakıp bir bardak aldım ve çeşmeden doldurarak içmeye başladım. Demirkan'ın gözlerinin üstümde olduğunu hissediyordum. Umursamamaya çalışarak suyumu içmeye devam ettim. Boğazım acıdığı için az az içiyordum.
"Akşamları duş almayı sevmezsin ve saçların ıslak, gene kabus mu gördün?" diye sordu. Yutkunmaya çalışarak elimdeki bardağı sıktım. Unutmamıştı..
Yavşak ya!
"Doğru tahmin. Hatırlaman şaşırttı. Ben adımı bile unutmuşsundur sanıyordum." dedim alay ederek. İçim yanıyor anee!
"Saçmalama Alinda! Seni asla unutmam, unutamam." dedi sona doğru kısılan sesiyle.
"Sevgili yapanda bendim zaten." diye mırıldandım.
"Evet, beni beklersin diye düşünüyordum." dedi. Sesinde anlam veremediğim bir tını vardı. Bardağı tezgaha bırakıp sinirle ona döndüm.
"Beni beklersin diye düşünüyordum?? Pardon? Demirkan gittiğin günden beri, her yıl, her ay, her gün o eve gittim. Gelirsin diye. Bekledim seni. 10 yıl bekledim. Ulan kim kimi 10 yıl beklesin? Kimse kimseyi 10 yıl beklemez! Ama ben seni bekledim Demirkan! Yazık bana, seni beklerken sen başka bir kızlaydın. Bu canımı çok acıttı." dedim sona doğru titreyen sesimle.
"Her akşam uyumadan 'acaba nasıldır? Yüzü nasıl şekillenmiştir? diye düşünmekten kafayı yemiştim. Fakat beyefendi başka bir kızla beni çoktan unutmuş bile! Asıl ben, beni beklersin diye düşünüyordum. Yanılmışım, gene." dedim ve tezgahtaki tarağı alarak hızlıca mutfaktan çıktım. Arkamdan seslenmesini duysam da umursamıyordum. Hızlıca merdivenleri çıktım. Odaya gelince kapıyı kapatıp kendime örtü alarak balkona çıktım. Balkondaki koltuğa oturup Onur ve Atlas'ı görüntülü aradım. Atlas dakikasında açıp beni soru yağmuruna tutarken Onur 2. arayışta açmıştı.
Onlara olayları kısaca özet geçip derin nefes aldım.
"Bebeğim. Biz her zaman yanındayız. Lütfen üzülme." dedi Atlas. Ona gülümsedim.
"Neyse sizi de uyandırdım kusura bakmayın." dedim. İkisi beni onaylamaz mırıltılar döküldüler. Ufaktan kıkırdadım.
"Hadi uyuyun." dedim ve telefonu yüzlerine kapattım. Bir süre balkonda oturduktan sonra yorgunlukla içeri geçip Aren'in yanına yatarak kendimi uykuya bıraktım..