"Anladık güzelsin." diye burun kıvırdı Yiğit. Ona göz devirip saçlarımı geriye attım.
Gene söverek uykumdan uyandığımda Aren'le oturup gelen yeni aile üyeleriyle tanıştık. Furkan gram samimi yaklaşmasada Yiğit sanki askerlik arkadaşıymışız gibi davranıyordu.
"Ağlama." dedim garip sesimle. Yiğit bana gülümseyip arkasına yaslandı.
Tek şey Furkan'ın arkadaşı yoktu. Ufak bir işi çıktığı için gecikecekmiş.
"Ee, o zaman hadi masaya geçelim." dedi Seda hanım neşeli sesiyle. Aren'le ona garip garip bakıp zorlanarak ayağa kalktık. Sağa sola çarpa çarpa giderken zar zor yemek masasına vardık ve oturduk. Benim yanıma Akif Selim otururken Aren'in yanına Varis oturdu.
Bir saniye ya, Akif Selim niye hasta olmadı ya?
Bunu umursamayı sonraya bırakıp önümdeki tabağa boş boş baktım. Varis'in Aren'e yedirmeye başlamasıyla oflayarak elimi masaya uzattım. O sırada Akif Selim çatalıyla sarma uzattı. Gülümsemeye çalışarak çataldaki sarmayı yedim.
Şapşikim ya..
________________________________________________________________________________Yorgunlukla kendimi tekrar tekrar yaptığım gibi Aren'in üstüne attım.
"Aren, nefes alamıyorum." diye mırıldandım.
"Bende nefes alamıyorum Alinda." diye mırıldandı Aren. Oflayarak kendimi yana atacağım sırada koltukta olduğumuz için yere düştüm.
"Ah!" diye acıyla inleyip yerde cenin pozisyonu alarak gözlerimi kapattım.
"Baya rahat ya bura." diye mırıldandım. Aren yastığımı yanıma attı ve üstündeki örtünün yarısını aşağı sarkıttı. Yastığı kafamın altına koyup iyice örtünün altına girerek gözlerimi kapattım.
Yaşasın uyku!
________________________________________________________________________________"Alinda?" diye birinin bana seslendiğini işittim.
"Ha?" dedim yarı uykulu sesimle.
"Yerde ne yapıyorsun kız cimcime?" diye sordu aynı ses.
"Horon tepiyorum, ne yapabilirim yatıyorum." diye söylendim sinirle.
"İyi de kızım, niye yerdesin?" diye sordu Seda hanım. Bir türlü susmadıkları için yavaş yavaş bilincim yerine geliyordu.
"Kaç gündür yaptığı gibi üstüme yattı sonra yana yatacakken yanlış yere yuvarlandı ve yere düştü. Sonrada çok rahat dediği için ona yastık ve örtü verdim." diye açıkladı Aren. Zar zor yattığım yerden kalkıp tekrar Aren'in üstüne yanıttım. Sonra da anlından öptüm.
"Helalim.." diye mırıldandım.
"Ömrüm.." diye yanıtladı Aren beni. Gülüşme sesleriyle bu sefer doğru yere yuvarlanarak Aren'in yanına yattım. O sırada Akif Selim telefonumla içeri girdi.
"Alinda, 'wolf bakislarinda hayat bulduğumun zenginimsi bebegim, ömrüm' diye biri seni arıyor?" dedi sorgularcasına edebiyatçı sesiyle.
Gülümseyerek yerimde doğruldum ve telefonumu vermesi için elimi uzattım.
Ablam arıyordu.
Akif Selim telefonumu elime bırakırken hala sorguluyordu. Telefonu alınca hemen açtım.
"Alo, wolf bakisla-" diye başladığım sırada ablam beni böldü.
"Alinda başlama gene!" dedi hafif sinirle. Gülümsemem daha da genişledi.
Gençleştim resmen, bu kadar mı fark eder?
"Noldu niye aradın çirkin şey?" diye sordum.
"Çirkin sensin, neyse. Ben ayrı eve çıkacağım falan demiştim. Ev falan ayarlandı yerleşmeye başladım. Çoğu şey eksik falan kaldı ve nasıl yapacağımı bilmediğim şeyler var. Yardıma gelebilir misin diye soracaktım?"
"Sevindim adına ama varya bir bilsen bende nasıl hastayım, nasıl hastayım geberiyorum!" dedim sonda yalandan öksürerek.
"Zevzek. Alinda geliyor musun, gelmiyor musun?"
"Belki yarın, o da izin alırsam." dedim içeride göz gezdirerek. Aren ve Akif Selim harici kimse benimle ilgilenmiyordu. Elimi Aren'in saçlarına çıkarıp okşamaya başladım. Aren anında bana gözlerini kapatıp bana biraz daha yaklaştı. Gülümsedim.
"Onlar da akşama yemeğe gelirler. Abla-kardeş bi yemek şöleni yaparız onlara, fena mı kız?" diye sordu gülerek. Gözlerimin şaşkınlıkla ve mutlulukla kocaman açıldı.
"Tabii! Ben konuşurum onlarla, hadi kapat be!" dedim ve heyecanla yüzüne kapattım. Akif Selim hala bana sorgularcasına bakıyordu bu sefer kaşları da çatılmıştı. Açıklama beklediği belliydi.
"Ablam." diyerek açıkladım. Kaşları anında düzelirken kafasını sallayarak gözlerini kapatıp kafasın geriye attı.
YÜKSELDİM!
Ben hayranlıkla Akif Selim'in boynunu incelerken kapıdan biri girdi.
"Kusura bakmayın, Deflin'i bırakmam gerekti." dedi.
Sesin geldiği yöne bakarken gözlerim şokla açıldı. Bu oydu!
Demirkan.. 10 yılın sonunda onu yakından görüyordum.