Alinda&Demirkan
Korkuyla gözlerimi karşımdaki kişide gezdirirken odaya yayılan hoş kokuyla duraksadım. Bu koku, Demirkan'ın beni ağaca sıkıştırdığında aldığım kokuyla aynı koku.İmposter Demirkan çıktı.
Demirkan'ın elini ağzımdan ittirdim.
"Demirkan ne yapıyorsun?" diye sordum. Sesim biraz yüksek çıkmıştı.
"Sessiz olsana Alinda. Abilerinin çoğu evde olmayabilir ama Selim abi hala evde ve sorguya çekilmek istemiyorum." dedi fısıldayarak. Gözlerimi kıstım.
"Demirkan bu kadar aksiyona ne gerek vardı? Bak kemiklerim ağrıyor zaten ayakta zor duruyorum." dedim aynı şekilde fısıldayarak. Demirkan gözlerini yüzümde gezdirip beni birden kucağına aldı. Ellerim direkt omzunu bulurken ne yaşadığımı sorguluyordum.
Anne..
Zifiri karanlık odayı aydınlatan ay ışığı Demirkan geri çekildiği için artık yüzüne vuruyordu. Bir kere daha Demirkan'ın ne kadar yakışıklı olduğunu anladım.
"Çok güzelsin. Fazla güzelsin peri kızım." diye fısıldadı Demirkan iç çekerken. Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım.
Demirkan öpüşmeyeceksek lütfen oyalama beni.
Odada sadece nefes alış-veriş seslerimiz yankılanırken Demirkan gözlerini boynuma çevirdi. Tek elini kalçama yaslayıp beni kucağında tutmaya devam ederken diğer elini boynumdaki aldığı kolyeye çıkardı.
"Hala duruyor." diye fısıldadı hayranlıkla. Gülümsedim.
"Asla çıkarmadım." diye fısıldadım bende. Demirkan kolyeyi bıraktı ve elini diğer elinin yanına indirip tekrar gözlerini gözlerime çevirdi. Ne yapmalıyım, ne demeliyim bilmiyordum.
"Evimiz hala aynı duruyor biliyor musun? Geçen gittim. Sadece tozlanmış biraz." diye fısıldadı.
Evimiz..
"Temizleriz sorun değil." dedim mırıldanarak. Demirkan kocaman gülümsedi. Gülümsemek bir insanda nasıl bu kadar güzel ve tatlı durabilirdi?
Sessizce durup sadece birbirimizi izliyorduk. Konuşacak çok şeyimiz vardı fakat susup birbirimizi izlemeyi seçmiştik. Kucağında olduğumu hatırlayınca boğazımı temizledim.
"Demirkan. Belin ağrıyacak indir beni." diye fısıldadım. Fakat Demirkan dediğimi umursamadan ellerini daha da sıkılaştırdı.
"Bir şey olmaz." diye mırıldandı. Tam itiraz edecekken Demirkan bana bir bakış atıp kafasını göğsüme yasladı.
Sakin olmalıyım, sakin olmalıyım, sakin olmalıyım..
"Kalbin hızlı ve ritmik atıyor." diye mırıldandı. Yutkundum. BEN BUNA NE CEVAP VEREBİLİRİM?
"Heyecandan." diyebildim sadece. AH, TAM BİR REZİLLİK!
"Heyecanlanmanın sebebi kucağımda olman mı?" dedi Demirkan gülerek.
Hayır birazdan öpüşeceğimiz için.. Ahahaha, dimi?
Sadece gülmekle yetindim. Demirkan kafasını göğsümden kaldırdı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Ay ışığı artık yüzünün bir kısmına vuruyordu. Bu sayede gözlerinin kısık olduğunu ve gülümsediğini görebildim. Elimi omuzlarından saçlarına çıkarıp dağılmış saçlarını düzelttim.
"Seni öpsem acaba ne olur o kalbine?" diye fısıldadı dudaklarıma birden.
Kalbimi bilmem ama ben ölebilirim..
Ne diyeceğimi bilemeden sadece yutkundum. Demirkan'ın gülüşünü işittim.
"Denemeden bilemeyiz." dedim birden. Demirkan gözlerini açıp bana bakarken ne dediğimin farkına geç vardım. Gözlerim kocaman olurken tam ağzımı açıp dediğimi düzeltecektim ki Demirkan buna izin vermedi.
"Denemeden bilemeyiz." dedi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Hareket ettirmiyordu, sadece öyle duruyordu. Bir süre Demirkan'ın kapalı gözlerine baktım. Sonra bende gözlerimi kapatarak dudaklarımı araladım. Demirkan bunu bekliyormuş gibi hemen dudaklarını hareket ettirmeye başladı.
Sakince öpüşürken Demirkan dudaklarımı yaladı ve geri çekti. Hızlı hızlı nefes alıp-verirken Demirkan gülümsedi. Kafasını tekrardan göğsüme yasladığında kafamı kaldırıp kapıya yasladım ve gözlerimi kapattım.
"Kalbin daha hızlı atıyor ve ritmi kaçırmış gibi duruyor peri kızım." dedi boğuk bir sesle. Gülümsedim.
"Denedik öğrendik." dedi gülerek.
"Denedik öğrendik." dedim gülerek.
Kalbimi bugün, burada Demirkan'ın kalbine geri bırakıyorum..