Yeter cidden yeter! Atacağım kendimi balkondan aşağı!
"Ya abla, al çıkart gözümü. Saklarsın anı niyetine. LAN GÖZÜME SOKMASANA ŞU FIRÇAYI!" diye sonda bağırıp ablamın elini ittim.
Ablam, fırçayı gözüme gözüme sokuyordu ve uyarmama rağmen beni götüne takmıyordu.
"İbneliğine yapıyordum. Söz şimdi düzgün yapacağım." dedi gülerek. Göz devirdim ve gözlerimi kapattım. Bu sefer daha yumuşak dokunuşlar yapıyordu.
Yarım saatin sonunda makyajım bitmişti ve ablam da kendi makyajına geçmişti. Gülümseyerek aldığım elbiseyi çıkardım. Hızlıca üstümdekileri çıkarıp elbiseyi giydim. Harika duruyordu..
"Abla." dedim sondaki a'yı uzatarak. Ablam bana döndü. Gözleriyle üstümü tararken bir anda duraksadı. Çocuk elbisesi gibiydi sanki ama çok çok güzeldi.
"Sen." dedi ve duraksadı ablam. Kötü mü olmuştu?
Ablam elindeki fırçayı masaya bırakıp yutkunarak yanıma yaklaştı. Ellerimi tuttu ve öptü.
"Kötü mü olmuş?" diye sordum. Ablam hızlıca kafasını iki yana salladı.
"Hayır Alinda'm hayır! Çok, çok, çok güzelsin. Prenses gibi olmuşsun." dedi ve güldü. Gözleri dolmuştu.
"Hey! Neye ağlıyorsun abla!" dedim elini daha sıkı tutarken. Ablam ellerini gözlerine götürerek yaşlarının akmasını engelledi.
"Küçüklüğün geldi aklıma. Böyle küçücük pembe fırfırlı elbiselerini giyer gezinirdin ortalıkta. Peri oldum ben, diye bağırırdın." dedi ve güldü. Benimde gözlerimin dolduğunu fark edince ablama sarıldım. O da kollarını boynuma sarıp saçlarımı öptü.
"Abla, makyajım akacak." dedim. Ablam kahkaha atıp omzuma vurdu ve benden uzaklaştı.
"Hadi hadi. Saçına ne yapacaksan yap. Makyajımı bitireyim bende." dedi ve uzaklaşarak arkasını döndü. Akmaya meyilli olan göz yaşlarımı tavana bakarak geri gönderdim. Ablamın yanına gidip aynadan saçımı lüle yapmaya başladım..
________________________________________________________________________________"Hanımefendi bu güzellik yormuyor mu?" diye geldi Yiğit yanıma ve yanağımdan makas aldı.
"Yoruyor yormasına da ne yaparsın işte. Allah vergisi." dedim saçlarımı savurarak. Yiğit tekrar gülüp kolunu omzuma attı.
Hepimiz hazırdık ve şuan Demirkan gili bekliyorduk.
Susadığım hissetmemle koltuktan kalkarak salondan çıktım. Mutfağa geçtiğimde sigara içen Ahmet beyi gördüm. Ben gelince hemen sigarasını söndürüp dumanı dağıtmaya çalıştı. Kocaman gülüp kafamı iki yana salladım.
Sigara içerken annesine yakalanan liseli ergenler gibiydi.
Güldüğümü gören Ahmet bey de sırıtıp yanıma geldi. Kendime bir bardak su doldurup içtim.
"Çok güzel olmuşsun." diye mırıldandı Ahmet bey. Tereddütle elini saçlarıma uzatıp okşadı.
"Çok çok güzel olmuşsun. Prenses gibisin." dedi ve eğilip saçlarımdan öptü. Derince yutkunup bardağı tezgaha bırakarak ona döndüm.
"Teşekkür ederim. Siz de çok yakışıklı olmuşsunuz." dedim. Ahmet bey güldü. Gözlerimi yüzünde gezdirdim. Aşırı yorgun görünüyordu.
"Senden özür diliyorum kızım. Sana hiç ayıracak zaman bulamadım. Şu lanet işler bir türlü bitmiyor. Fakat söz veriyorum en kısa zamanda sana güzelinden bir zaman ayıracağım." dedi iç çekerek.
"Estağfurullah Ahmet bey. İş adamısınız siz tabi ki yoğun olacaksınız. Sizden öyle büyük bir beklentim yok."
"Olsun, evlatlarıma zaman ayırmam gerek. Babayım ben!" dedi gururlu bir edayla.
C-cellat..?
Ben Ahmet beye gülümserken Seda hanım seslendi.
"Ahmet! Deniz gil geldi, hadi hayatım!" diye bağırdı. Ahmet bey saçımdaki elini omuzlarıma indirip beni yanına alarak yürümeye başladı.
Kapıya gelince çantamı unuttuğumu fark ederek Ahmet beyin kolunun altımdan çıktım.
"Ben çantamı unuttum da. Onu alıp geleyim." dedim. Ahmet bey beni kafasıyla onaylayınca hemen odama gittim. Çantamı ararken en son salonda oturduğumu hatırlayarak küfür ettim ve salona gittim. Oturduğum yerden çantamı hızlıca alıp salondan çıktım. Kapının önüne gelince evde kimsenin olmadığını fark ettim.
Ayakkabımı giyinip askılıkta asılı olan bir anahtarı alıp dışarı çıktım. Arkamdan kapıyı kapatıp kilitledikten sonra etrafa bakındım.
Demirkan arabasına yaslanmış bekliyordu. Gülümseyerek adımlarımı ondan yana kullandım. Demirkan beni görünce şaşkın ama güzel bir gülümsemeyle doğruldu. Yanında vardığımda gülümsedim ve kendi etrafımda döndüm.
"Nasıl olmuşum?" diye sordum.
"Çok, çok güzel olmuşsun." diye mırıldandı. Gülümseyip uzandım ve dudağına bir öpücük kondurdum. Demirkan gülümsemesini genişletip elini cebine attı. Mavi renkli, üstünde peri deseni olan bir toka çıkardı. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken o tokayı saçıma takıp saçlarımı okşayarak öptü.
"İşte şimdi tam peri kızı gibi oldun. Benim peri kızım.."
________________________________________________________________________________Çok tatlılar çook!
Akif Selim ?
Esila ?
Yiğit ?
Demirkan ?
Alinda ?
Seda hanım ?
Ahmet bey ?