3.7

3.1K 157 13
                                    

~1 hafta sonra~

Bugünü saymazsak doğum günüme 3 gün vardı. Seda hanımın da çok tatlı bir telaşı vardı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar ayarlıyordu. Bazen benimle yapacağı şeylerin planını falan yapıyordu.

Onu üzecek olmama elbette üzülüyordum. Fakat burada olmak beni daha çok yıpratacakdı.

Bugün ise Akif Selim abinin doğum günüydü! Seda hanım, Ahmet bey ve diğerleri Akif Selim abiyi oyalamak için onunla birlikte dışarı çıkmışlardı.

Ablam her şeyi kendisi yapmak istiyordu bu yüzden Seda hanımı da göndermişti. Ablam pastayı yaparken Deflin kurabiye, kek tarzı şeyler, ben de poğaça, börek tarzı şeyler yapıyordum.

Onur ve Demirkan ise içeriyi süslüyordu, sanırım.

Sessiz sessiz işimizi yaparken içli bir şekilde burnumu çektim.

"Ah, ne kadar hızlı büyüyorlar." Dedim elimin tersiyle olmayan gözyaşlarımı silerek. Deflin gülerken ablam bana ters ters baktı.

"Bakma kız bana öyle, cimcime! Ayrıca 17-18 yıllık hayatımda bana böyle şeyler yapmadın, yazıklar olsun püh!" Dedim sinirli bakışlarımla. Ablam gülerek yanıma geldi ve yanağıma bir öpücük kondurdu.

"Doğum gününde sana da yaparız canım ağlama." Dedi yerine geçerken.

"Aman yok, istemez." Dedim burun kıvırarak. Ablam bana dil çıkarırken Deflin bu halimize gülüyordu.

"Of keşke benim de ablam olsa." Dedi dudak büzerek.

"Taş gibi bir abin var, daha ne istiyorsun?" Dedim alayla karışık. Deflin güldü.

"İyi güzel, maşallah da hiç yakın değiliz ki. Bazen Onur sizin küçüklüğünzden bahsediyor, yaptıklarınızdan. Bazen sizi izliyorum gerçekten eğleniyorsunuz. Sana bir şey olduğunda ablan ne güzel arkanda durdu sadece seni savundu." Dedi ve derin bir iç çekti.

"Kıskanıyorum sizi. Çok güzelsiniz, çok güzel anılarınız var. Benim abimle hiç öyle anılarım yok. Ben iki üç yaşlarındayken hep ders çalışırdı, arkadaşlarıyla çıkardı. Bana hiç zaman ayırmazdı. Hâlâ öyle, sizin yanınızda veya odasında." Diye üzgünce konuştu. Deflinin hiç böyle hissettiğini düşünmemiştim. Onu hep abisiyle iyi anlaşan, abisinin prensesi biri olarak görmüştüm. Çünkü Demirkan ondan hep canım diye bahsederdi.

"Deflin, canım öyle düşünme. Sana da bir şey olsa Demirkan çıldırır. Üstünüze ağaç düştüğü gün Demirkan sana bir şey oldu diye çok korktu. Seni seviyor, sadece belli etmiyor. Abilik kuralı falan galiba." Dedi ablam sonda gülerek. Deflin de gülüp başını iki yana salladı.

"Hem Demirkan senden bahsederken canım diye anıyor. Seni sevmemesinin imkanı yok." Dedim elimdeki tepsiyi fırına koyarken. Deflin bu sefer buruk bir şekilde gülümsedi. Elimi yıkayıp yanına giderek yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Deflin söylenerek yüzünü silerken kocaman gülümsedim.

"Ben bi' şu salaklara bakayım." Dedim ve mutfaktan çıktım. Kapıda Demirkanla karşılaşmamla duraksadım.

"Balım, niye burada bekliyorsun? Bitti mi işiniz?" Diye sordum yanına adımlarken. Demirkan cevap vermeden kollarını belime sarıp kafasını boynuma gömdü. Kaşlarımı çatarak kollarımı boynuna sarıp elimi saçlarına daldırdım.

"İyi misin canım?" Dedim saçlarını okşarken. Demirkan boynumu öpüp derin bir nefes aldı.

"Deflin'e bu kadar kötü hissettirdiğimi bilmiyordum." Dedi titreyen sesiyle. Bende derin bir nefes alıp saçlarını okşadım.

Yeni AileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin