Evlatlık değilmişim çünkü hastayım..
Yorgun bir şekilde ağlamaklı sesler çıkarıp yattığım yere daha da yayıldım. Aren ağzından bir şeyler mırıldanıp kolumu ittirdi.
"Kızım bir elin ayağın dursun!" dedi kısılmış ve çatallaşmış sesiyle.
"Aren nefes alamıyorum ya!" dedim aynı sesle. Ağlamaya başlayarak yastıkla yüzümü kapattım. Nefes alamadığım tekrar yüzüme çarpınca nefes alanım daralmasın diye yastığı yüzümden çektim.
Ben ağlamaya devam ederken Aren'den de ses gelince ona baktım. O da ağlıyordu.
"Sen neden ağlıyorsun ya?" diye sordum zar zor. Aren burnunu çekip gözlerini kapattı.
"Bilmiyorum ya!" dedi isyan eder gibi. Yatakta biraz kayıp ona sarıldım. Şimdi sarılarak ağlıyorduk.
Ucuza psikolog bilen var mı? 10 ve 50 TL arası olursa sevinirim.
Biz biraz daha sakinleşirken bu sefer ağladığımızdan dolayı daha berbat burnumuz tıkandığında tekrar ağlamaya başladık.
"Aren ağlama!" diye zar zor sesimi yükselttim. Aren burnunu çekip gözlerini sildi.
"Bağırma ya.." diye söyledi kısılmış sesiyle.
Bir süre öyle durduktan sonra ağlamamız burun çekişlerimize dönüştü.
Bir süre öyle durduktan sonra Seda hanımın içeri girmesiyle Aren'den ayrılıp sırt üstü yatağa uzanarak ona baktım.
Gülen yüzü daha da kızarmış gözlerimizle buluşunca yavaş yavaş soldu.
"Çocuklar? Ağladınız mı siz!? Bir yerinize bir şey mi oldu! Ay, ben Ahmet'i çağırayım bekleyin!" dedi ve elindeki tepsiyi hızlıca yanımıza gelip masaya bıraktı. Giderken kolunu tutmaya çalıştım ama elimin arasından kaymıştı.
Seda hanım tam çıkacakken kapıdan girmekte olan Varis'le çarpışında geriledi.
"Anne? Ne oldu?" diye sordu çatık kaşlarıyla.
Aren umursamaz bir şekilde arkadan belime sarılırken kendimi biraz daha ona yaklaştırdım.
"Oğluşum, baksana ikizlerin gözleri nasıl kan çanağına dönmüş! Kesin kötü bir şey var! Babanı çağıracaktım bende tam!" dedi Seda hanım hızlı hızlı.
Bizi ikizler diye tanımlıyorlardı..
Varis, gözlerini gözlerime çıkarınca bir süre baktı. Ona baygın bir şekilde bakıyordum. Yüzümü süzüp gözlerini Seda hanıma geri indirdi.
"Anne, sakin ol. Belki sadece uykusuzluktan kızarmıştır?" dedi. Seda hanımı bizden tarafa çevirip belinden yanımıza yönlendirdi. Seda hanımı bırakıp yatağın önüne çöktü. Şimdi tam anlamıyla dip dibeydik.
Yüzüne hapşırma fikri çık aklımdan..
Yüzünü kısaca süzdüm. Ciddi anlamda yakışıklıydı..
"Bir yeriniz ağrıyor mu?" diye sordu. Başımı iki yana salladım.
Yorgunluktan gözlerim kayıyordu ve zar zor açık tutuyordum.
"Sadece biraz ağladık." dedim sakince. Yarım yamalak kaşlarını çattığını gördüm.
"Ah oğlum, bak iyi değiller işte!" Varis, Seda hanımı umursamadan gözlerime bakmaya devam etti.
"Neden?" diye sordu.
"Bilmem. Birden ağlayasım geldi ağlamaya başladım. Sonra bir baktım Aren de ağlıyor." dedim zar zor. Varis kafasıyla beni onaylayınca yüzüne baktım. Aklıma ilk günkü tavırları gelince göz devirerek Aren'in kolunu kaldırdım ve yüzümü ona döndüm. Aren tekrar belimi sarınca bende ona sarıldım. Gözlerimi kapatıp saçma bir şekilde nefes almaya çalıştım.
Varis bir süre daha başımızda durup kalktı. Seda hanımı da odadan çıkartıp kapıyı kapattı. Sonra ise kendimi uykuya bıraktım..
________________________________________________________________________________"Ölüyorum anlasağağağağh" diye bağırdım. Aren sesli bir şekilde oflayıp beni ayaklarıyla yataktan attı. Yere düşmenin etkisiyle aniden bağırdım.
Kafamı kaldırıp yatakta bana baygın bir şekilde piç gülüşü atan Aren'e baktım. Ayağa kalkmaya çalıştım ama başaramayınca düştüğüm yerden Aren'e baktım ve dudaklarımı büzdüm.
"Boynuzlardan yürüyemiyorum görüyor musun?" diye sordum. Aren yorgunca bir kahkaha atıp yataktan kendini aşağı attı ve sürünerek yanıma geldi. Bir elini üstüme atıp aynı benim şeklimde yüz üstü yattı.
"Burası daha rahatmış ya.." diye mırıldandı. Onu onaylayan mırıltılar çıkarıp gözlerimi kapattım.
Resmen dünya yansa uzanır uyur durumdaydık. Yer, zaman, saat, hava, hiçbir şey fark etmeden uyuyorduk.
Tam kendimizi uykunun kollarına bırakacakken kapı açıldı. Gelen kişi umursamadan Aren'le birbirimize biraz daha yaklaştık. Tam tekrar uyuyacakken bu sefer gelen seslerle oflayarak kafamı kaldırdım ve kapıya baktım.
Seda hanım, Ahmet bey ve diğerleri kapıda durmuş değişik bir şekilde bize bakıyorlardı.
Kaşlarımı çatmaya çalışarak onlara baktım.
"Ne bu tantana? Görmüyor musunuz, uyuyoruz! Saygı biraz ya!" diye isyan ettim. Aren, sırt üstü uzanıp elini kaldırdı.
"İkizime katılıyorum!" diye bağırdı. İkizim demesini garipsemeden ona döndüm.
"Neden bağırıyorsun hayatımın anlamı?" diye sordum yapmacıktan gülerek. Aren ise benim aksime aşık aşık sırıttı.
"Hayatının anlamı mıyım gerçektenn?" diye sordu yarım ağız gülerek. Yorgun bir şekilde gülüşüne katıldım. Kafamı iki yana sallayarak kapıdakilere çevirdim.
Seda hanım bizi gülümseyerek izliyordu. Diğerleri ise garip bir şekilde bakıyordu.
"Neden yerde yatıyorsunuz?" diye sordu Akif Selim edebiyatçı sesiyle..
"Şimdi ben yatıyordum sonra aklıma Bihter Ziyagil sözü gelince seslice söyledim. Sonra Aren seslice oflayıp beni yere attı." dedim. Kaşlar çatılıp gözler Aren'e kaydı ama Aren umursuyormuş gibi durmuyordu.
"Sonra Alinda ayağa kalkmaya çalıştı ama yere düştü. Bana dönüp "Boynuzlardan yürüyemiyorum görüyor musun?" diye sordu. Bende güldüm. Düştüğü yerden kalkmasına niyeti olmadığını anlayınca da kendimi yataktan atıp sürünerek yanına yattım." diye devam ettirdi.
Ahmet bey bize kıkırdarken Seda hanım "bunlar olmamış" bakışları atıyordu. Diğerlerine bakmamıştım çünkü BANANE!?"
"Siz niye geldiniz?" diye sordum kendimi Aren'in üstünden diğer tarafa atarken.
Aren acıyla inleyip yan döndü.
"Ya Alinda yemin ediyorum malsın!" diye isyan etti. Onu takmayıp yandaki yastıkları ve örtüyü aldım. Zar zor yastığı Aren'in kafasına fırlatıp tekrar aynı şekilde yerime geçerek üstümüzü örttüm.
"Bir şey söylemeye gelmiştik." diye açıkladı Seda hanım. Tam devam edeceği sırada Aren onu böldü.
"Bu arada Yiğit abi ve Furkan abi gelecekmiş yarın." dedi bana arkadan sarılırken.
"Onlar kim?" diye sordum merakla. Aren kafasını kaldırıp bana ciddi misin der gibi baktı. Sonra Seda hanıma döndü.
"Anne? Alindaya söylemediniz mi?" diye şaşkınlıkla sordu. Seda hanım mahcup bir şekilde boynunu eğdi.
"Unutmuşum özür dilerim." diye mırıldandı.
Bir insan çocuklarını nasıl unutabilir?
Aren göz devirdi. Sonra aynı şekilde kafasını yastığa koydu.
"Yiğit ve Furkan abi geriye kalan son iki abimiz. Yiğit abi 28 Furkan abi ise 19 yaşında. Bir sebepten dolayı bizimle görüşmüyorlardı. Annemde bu yüzden unutmuştur söylemeyi." diye uzun bir açıklama yaptı. Sonra derin nefesler alıp gözlerini kapattı.
"Anladım.." diye mırıldandım. Ardından Ahmet bey konuştu.
"Yarın da Furkan'ın arkadaşının ailesi geliyordu. Seninle tanışmak ve geçmiş olsun demek için." dedi. Yorgunca onu onaylayıp gözlerimi kapattım.
Uyumak istiyorum rahat bırakın beni!