Yazar'dan
Ölüm. Ne kadar garip bir kelime değil mi? Bazıları için sadece birkaç harfi anımsatıyor bazıları için ise ölen kendileri olmamasına rağmen her şeyin sonununu...
Eskiden çok düşünürdüm, ölümden sonra yaşam var mıdır? Ben öldükten sonra ailem, sevdiklerim ne hale düşer? Annem veya babam ölse ben ne duruma düşerim...
Gibi gibi. Bunlar bazılarıydı tabi ki. Fakat ölümden sonraki yaşam üzerinde çok düşünmüştüm. Çoğu kişi önceki hayat zırvalığına inanıyordu fakat ölümden sonraki yaşama inanmıyorlardı. Garip.. Bu konu ile aklımda bir sürü soru işaretleri kalmıştı. Onları araştırmak ile uğraşmaya girmedim açıkçası.
Çünkü, her kafadan ayrı ses çıkacaktı ve benim kafamdaki soru işaretleri daha fazlalaşacak, üstüne karmaşıklaşacaktı.
Ölümdü işte. Her şeyin sonu. 'Belki de bazı şeylerin başlangıcı?'
Destek için birkaç doktor ve hemşire odaya girerken diğerleri endişeden ayaklanmıştı. Bu hastane odasından ya beraber çıkacaklardı ya da ellerinde bir ceset ve o cesedin yanında götürdüğü yaşam sevinçleriyle..
Zorlu ve uzun geçen bir ameliyatın ardından Alinda kurtulmuştu. Tabii vücudundaki kırıklarla ve eskisi gibi olamayacak enerjisiyle..
________________________________________________________________________________Onur'dan (soyadını hatırlamıyorum)
Alinda'nın ameliyatı sonunda bitmişti. Fakat doktor bir sürü kemiğinin kırıldığını söyledi. Bu yüzden eskisi kadar hareketli ve enerjik olamayacaktı.
Olsundu. Benim enerjim ikimize yeterdi.
Alinda'yı bir süre yoğun bakımda tuttuktan sonra normal odaya aldılar. Şimdi ise: Demirkan, ben, Deflin, Seda hanım, Ahmet bey ve Akif Selim Alinda'nın uyanmasını bekliyorduk.
"Onur?" diye geldi Deflin yanıma. Ona sinirliydim ama değildim. Bok vardı da kocaman ormanın içinde merak ediyor haspam. Ayrıca tatlı ve güzel bir kızdı.
Onun da yaralarına bakılmış ve sarılmıştı.
"Ha?" dedim 'kibarca.'
"Sinirli misin hala bana?" diye sordu saçlarıyla oynarken.
"Evet." dedim sadece. Deflin yutkunarak yanımdan uzaklaştı. Arkasından sırıtmakla yetindim. Demirkan bıkkın bir nefes aldı.
"Onur. Üzme şu kızı yeter." dedi sakince.
"Ama sinirimde haklıyım Demirkan. Kaçıp gelmek varken, artistlik taslamak neden?" diye sordum sonlara doğru ciddileşen sesimle. Demirkan boş boş yüzüme bakmakla yetindi. Sinirle gülüp kafamı diğer yana çevirdim.
"Suç sadece Deflin'de değil, hepinizde! İki kızı tek başına göndermekteki amacınız ne tam olarak?" diye sinirle söylendi Akif Selim abi.
"Valla abi, Alinda başta bana sordu. Bende hayır dedim çünkü Alinda'nın götü yemeyeceği için, çok affedersiniz, tek başına gitmeyeceğini ve oturup uyuyacağını biliyordum. Fakat Demirkan bey paşamız, kızın gönlü olsun ama ben gitmeyeyim diyerek kardeşini göndermiş! Ayrıca bana gittiklerini kayboldukları zaman söylüyorlar!" dedim her şeyi açıkça dile getirirken.
"Ben peşlerinden gideceğim sırada Aren beni durdurup, 'bırak biraz kaynaşsınlar' dediyse benim ne suçum var? Peşlerinden gitmek istedim ama Aren koluma yapıştı!" dedi sesini yükseltirken
"Bana seslenseydin de ben gitseydim!" dedim bende onun gibi sesimi yükseltmiştim.
"Tamam yeter! Kesin sesinizi artık!" diye araya girdi Ahmet bey. Demirkan ağzının içinden bir şeyler mırıldanıp arkasına yaslandı. Göz devirerek bende arkama yaslandım. Bir süre sessizce oturduktan sonra Demirkan konuşmaya başladı.
"Aren neden beni engelledi lan?" diye sordu. Ona baktım. Aydınlanmayı şimdi mi yaşıyordu?
"Demirkan ne diyorsun gene?" diye bıkkınca sordu Akif Selim abi.
"Aren. Gitmemi engelledi. Neden? Onların tek kalmaması gerektiğini koca ormanda kaybolabileceklerini söyledim ama Aren beni engelleyerek onlara bir şey olmaz gibi şeyler zırvaladı." dedi. Kaşlarımı çatarak yerimde dikleştim.
"Deflin geldiğinden beri de Alinda'ya ters davranıyordu." diye ekledim.
"Onu bende fark ettim." dedi Akif Selim abi.
Seda hanım ve Ahmet bey bu saçmalıkları daha fazla dinlemek istemediklerini söyleyerek odadan çıkmışlardı.
"Ben ilk geldiğimde Aren bana mesafeliydi. Sonra tuvalete giderken Aren ve Varis abiyi konuşurken gördüm. Varis abi hızlı hızlı konuşuyordu, bir yandan da kavga ediyor gibilerdi. Aren'in yüzü kızarıktı ve ağlıyordu. Çok takmadım, abi kardeş arasında olan olaya dahil olmak istemedim ama ondan sonra Aren bana daha samimi davranmaya başladı." dedi Deflin araya girerek. Kafamı iki yan sallayarak geriye yaslandım.
"Bir şeyler dönüyor ve burada kullanılan Aren. Sanırım.." dedi Deflin. Demirkan ile ona hak verdik. Sonra hepimiz sustuk.
Sessiz geçen saatlerin ardından Deflin uyumuştu, Demirkan ise uyumamaya çalışırken en sonunda uyuya kalmıştı. Akif Selim abi Alinda'ya evden yedek kıyafetler getirmeye gitmişti. Ben ise aynı şekilde gözlerim kapalı saçma şeyler düşünüyordum.
"Bismillah, bismillah, bismillah.." diye gelen garip bir sesle kaşlarımı çattım. Gözlerimi açarak yerimde toparlandım ve etrafa bakındım. En son Alinda'nın yatağına bakınca uyanmış olduğunu gördüm.
Heyecanla yerinden kalkıp baş ucuna geçtim.
"Alinda, bebeğim! İyi misin?" diye sordum heyecanla. Alinda gözlerini açıp yüzüme baktı. Sonra yüzünü buruşturdu.
"Ne ölmesi kardeşim, bayılmışım amına koyayım.."