Çocukların odası olduğunu düşündüğüm yere adımımı attığımda karşılaştığım manzara bir an duraklamam neden oldu. Bir çocuk odasından beklemediğim kadar soğuk ve kasvetli bir odaydı. Karşılıklı iki yatak ikizlere aitti ve odada yüz yıkamak için ibrik ve porselen kap ile bir dolap vardı. Çocuk odasından ziyade mahkûm odasına benziyordu. Addie Ruth'un sahip olduğundan daha sade bir odaydı.
Ama asıl şaşıracağım manzara çocuklara döndüğümde gördüğümdü. Allan, Clara ile ikizdi ve onun önüne geçmiş sanki onu birindne korumak ister gibiydi.
Tam olarak benden.
"Onun bir suçu yok Bayan Addie sizin düşmenize ben sebep oldum beni cezalandırın," dedi tiz ve korkmuş sesiyle ama gözleri cesurca bana odaklanmıştı. Elleriyle yüzünü kapatan kardeşini arkasına saklamış ve masallardaki canavardan korur gibi önüne geçerek suçu üstleniyordu.
Bir an kalbimin acıyla burulduğunu hissettim. Bu çocuklar neler yaşamıştı böyle.
"Düşmeme sebep mi oldun," dedim sakin bir tavırla. Sonra onlarla aynı boyda olmak için yavaşça eğildim ama bu hareketim Allan'ın irkilmesine, Clara'nın ise dudaklarından korkulu bir inilti çıkmasına neden oldu.
Durum tahmin ettiğimden daha vahimdi.
"O gün neler oldu bana anlatabilir misiniz çocuklar, sonrasında kim suçlu değil karar verelim," dedim ve onların yataklarından birine oturdum. Onlara da karşımdaki yatakta oturmaları için işaret ettim. İkisin de beni tekrarlatmadan hemen karşıma oturdular. Bunu bana olan sevgi veya saygılarından yapmamışlardı. Onları harekete geçiren saf korkuydu.
"Evet sizi dinliyorum," dedim olabilecek en sakin sesimle. Gülümsemeyi de ihmal etmedim ama benim gülümsemem çocukların daha çok titremesine neden olunca bundan vazgeçtim. Verilen hasarı onarmam tahmin ettiğimden daha zor olabilirdi.
Allan önce kardeşine baktı ama kardeşi ağlıyordu ve elleriyle yüzünü kapatmıştı. İçimden ona sarılmak ve korkacağı bir şey olmayacağını söylemek geliyordu ama bunu Addie Ruth yapınca çocukların daha çok korkacağına emindim. Bu yüzden adım adım ilerlemem gerektiğini kendime hatırlattım.
"Bizi göle götüreceğinizi söylediniz. Bayan Blake," dedi usulca. Ellerinden bir tanesi kardeşine doğru uzanmış ama sonra yeniden kucağına koymuştu. "Size göle gitmemizin yasak olduğunu söyledik ama babamızın izin verdiğini söylediniz."
Başımı ağır ağır salladım. Ne bir anı vardı zihnimde o güne dair ne de okuduğum romandan bir bölüm. Bu çocukların bile yaramaz olması lazımdı ama karşımda korkudan titrerken bu nasıl mümkün olabilirdi? Addie Ruht yasak olduğunu bile bile neden onları göle götürmüştü. Aklıma gelen düşünce ile birden nefesim kesildi. Tanrım, düşündüğüm şey için onları göle götürmüş olamazdı değil mi?
"Sonra gölün kıyısına geldiğimizde Clara'yı göle girmesi için ikna etmeye çalıştınız ama girmek istemeyince onu sürüklediniz. Ben.. Ben sadece kardeşimi korumak istedim sizi ittim ve hatalıydım. Lütfen sadece beni cezalandırın."
Allan'ı cesaretinden dolayı tebrik etmek istedim. Bir çocuk olmasına rağmen yetişkin bir insan gibi konuşuyordu. Clara ise ağlarken dudaklarından bir hıçkırık kaçmış sonrasında korkudan açılmış gözlerle bana bakmıştı. Ne yani Addie Ruth denilen kadın ağlamalarını da mı yasaklamıştı.
Derin bir nefes alıp yavaşça verdim. Onlara beni itmelerinde bir sorun olmadığını söylersem sorun çözülür müydü? Ah bu iyilik benden gelince çocukların buna inanmayacağından emindim. Bir süre düşündüm. Sonra onlara tebessüm ederek baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktorun Karısı
FantasíaÖlümü ona bir aile getirdiğinde hangi yolu seçmelidir? Harika bir evliliği, düzenli bir işi, mükemmel olarak adlandırabileceği bir hayatı vardı. Ama bir gün bir kaza bunları ellerinden aldı. Gözlerini açtığında kendini Doktorun Karısı adlı kitapt...