48. Bölüm "Uçuruma Bir Adım Kala"

10.6K 1.4K 77
                                    

"Hala uyuyor," dediğini duydum birinin. Hayır, biri değil aşık olduğum adam. Eşim. Sesi oldukça yorgun. Beni beklerken yorulmuş olmalıydı. Onun benim yanımda durduğunu bilmek kalbimin daha da ısınmasına neden oldu.

"Neden böyle oluyor? Neyi var?" Soru soranı da tanıyorum. O Konuşurken gözlerimin önünde mavi-yeşil gözler belirdi. Konuşan ikinci kişi veliaht prens Jason olmalıydı. Onunla ilgili olanlar zihnime doluştu. Uyandığına sevinmiştim. Benimde uyanmam gerekiyordu. Neden hala uyuyordum gerçekten? Yine de zihnimde tuhaf bir şey vardı. Ne olduğunu anlayamıyordum ama kesinlikle bir terslik vardı. 

Ne olduğunu anlamadım. 

Gözlerimi araladığımda Prens ve Doktorun karşılıklı konuştuğunu gördüm. Daha tek bir hareket yapamadan doktor hemen bana baktı. Gözleri önce hayretle sonra mutlulukla doldu. Uzanıp dudaklarını alnıma bastırdım. 

"Sonunda uyandın eşim," dedi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Teninin sıcaklığını, sevgisinin yoğunluğu kendimi daha iyi hissetmeme neden olmuştu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. "Bir daha beni böyle endişelendirme." Nefesi dudaklarımı okşadı. Onun yanına döndüğüm için memnun ve yorgundum ama kesinlikle mutluydum.

"Geleceğimi söylemiştim. Bana güvenmelisin," dedim kendimi zorlayarak neşeli bir sesle. Sonra bakışlarım prense kaydığında onun da bana aynı doktora baktığında takındığı sıcak bir gülümseme ile baktığını gördüm. "Prensin anıları oldukça ilginçti," dedim kahkahamı tutmaya çalışırken sesim titriyordu. "Kızıllara bu kadar düşkün olduğunu bilmezdim eşim."

Doktorun gözleri ardına kadar açıldı. İlk defa bu kadar çocuksu bir şaşkınlık yaşıyordu. Sonra hızla prense baktı. 

Prens ellerini kaldırıp geri çekildi. "Hiç bana bakma karını zihnime gönderirken ne bekliyordun? Gençlik maceralarımız hep beraber oldu."

Doktor derin bir nefes alıp bana döndüğünde kahkaha attım. Hali o kadar komikti ki daha fazla bu durumu sürdürememiştim. Kocaman bir bedene sahip adamın böyle bocaladığını görmek her zaman olacak bir şey değildi. Sonunda benim kahkahalarıma gülümseyerek cevap verdi ve eğilip burnumun ucundan öptü. 

"Kahkahalarını yeniden duymak gerçekten çok güzel," dedi, gözlerinin içi gülümsüyordu. Uzanıp elimi tuttu.

Prensin bıkkınlıkla nefesini verdiğini duydum. "Fazla sevgi dolu oldu bu çadır. Sevgili Zihin temizleyenimizde uyandığına göre sorunu çözmem için gitmem gerekecek." Yüzünde alaycı bir gülümseme ile ikimize de resmi bir selam verdikten  sonra büyük adımlarla çadırdan çıktı. Şimdi ikimiz kendi çadırımızda baş başa kalmıştık. 

Kaşlarım çatıldı. "Bir sorun mu var? Neden prens bir sorundan bahsetti."

Biz uyurken Kaysen Krallığı saldırmış olabilir miydi? O askerin mektup göndermelerini isteyeceğinden şüpheliydim artık. Belki de kralın tutumu onların işine geliyor olabilirdi. İblislerden korkup iblislerle saldırıyorlardı. Bunu nasıl yaptıklarına dair bir açıklamam yoktu ve konunun muhatabına da soramazdım. Bilmediğim çok şey oluyordu.

Doktor yatağın yanındaki tabureye kendini bıraktı. Gerçekten çok yorgun görünüyordu. "Prens ve sen derin uykudayken tıpkı söylediğin gibi Kaysen Krallığı'ndan bir ulak geldi."

Telaşla dirseklerimin üzerinde doğruldum. "Lütfen ulağı kabul ettiğini söyle," dedim telaşla. Dix sözünü tutmuştu. Beklemediğim bir şekilde içimin rahatladığını hissettim. Belki de o kadar kötü birinin hayatını kurtarmamıştım. Dix'te bu savaştan nefret ediyordu. Az çok emindim buna.

Doktor bana sert bir bakış fırlatınca işlerin düşündüğüm gibi gitmediğini anladım. " Prens yerine ben alsaydım mesajı onun bilinci yerinde olmadan savunmasız yattığını öğreneceklerdi ve inan ne kadar barışçıl gelseler de düşmanlarının lideri kendinde olmadığı için daha fazlasını isteyerek saldırabilirlerdi," dedi kelimeleri tartarak. 

Doktorun KarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin