15. Bölüm "Ait Olduğun Yeri Bilmek"

19.4K 2.1K 287
                                    

Her zaman kendime ait olduğun yeri bilmelisin, ona dört elle sarılmalı ve sahip olduğun yeri korumak için savaşmalısın derdim.

Ama arabadan inip ışıklandırılmış malikaneye bakarken ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sanki düşündüğüm onca şey bir anda benden sökülüp alınmıştı. Kesin bir hata yapacaktım. Evet, kendimi rezil etmekle kalmayıp iyilik yapıp uzun bir aradan sonra böyle bir etkinliğe katılan yanımdaki adamıda rezil edecektim.

Benim duraksadığımı gören Henry elimi tutup koluna nazikçe yerleştirdi. "Merak etme güzel bir akşam geçireksin," dedi gülümseyerek.

Zorlukla yutkundum. "Peki ya siz, sizde iyi  zaman geçirecek misin?" diye sorduğumda kahkaha attı.

"Neden etkinliklere gelmediğimi birazdan anlayacaksınız," dedi ve beni de yanında sürükleyerek insanların girdiği kapıya doğru ilerledi. Adımlarımız bizi malikaneye taşırken içerideki kalabalığın sesini, çalan müziğin melodilerini duyabiliyordum. Aslında endişeleri bir kenara bırakırsam resmen bir baloya katılıyordum. Bu sanki mümkünmüş gibi kalbimin daha da hızlı atmasına neden oldu.

Kapıdan içeri girdiğimizde doktor ceketini ve benim şalımı onları almak için bekleyen hizmetçiye verdi ve sonra daha onun koluna girme fırsatını bulamadan bir anda etrafımız kadınlar tarafından sarıldı. Pardon, etrafımız mı demiştim? Hayır, onlar doktorun etrafını sarmıştı ve ben nasıl olduysa o çemberden uzaklaşmıştım.

Bir bu eksikti. Şimdi onun gerçekten neden böyle etkinliklere gelmek istemediğini anladım.

Doktor onlarla nazikçe selamlaşırken benim yanında olmadığımı fark etmesini bekledim ama hiç sorun yokmuş gibi konuşuyordu. Onu daha fazla bekleyip insanlara rezil olmaktansa ilerlemeyi tercih ettim. Elbet beni bulmak için gelirdi. İleri de bir masa vardı ve insanlar dolu bardaklardan içecekler alıyorlardı. Evet, önce oraya gidecek ve bir içecek alacaktım sonrasına o zaman bakardık.

İnsanların arasından ilerledim. Bu süre zarfında kimse dönüp selam vermedi. Bende zaman geçtikçe daha geriliyordum. Sanki bir şey olacakmış gibi içimde bir beklenti vardı. Sorun ise bu olacak şeyin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu bilmiyordum.

Sonunda masaya ulaştığımda limonata olduklarını düşündüğüm sıvı dolu bardaklardan birini aldım. Dudaklarıma götürüp serinletici bir yudum aldığımda kendimi daha iyi hissetmiştim.

"Demek buraya kaçtın Bayan Addie," dedi Henry'nin sesi hemen arkamdan. Ona döndüğümde yüzünde bir gülümseme uzanıp masadan bir bardak aldı ve hemen tek yudumda bitirdi. Yine resmi konuşmayı bırakmıştı. Bu adamla resmi mi konuşmalıydım yoksa samimi mi emin olamıyordum. Ev sınırları içinde sorun yoktu ama burada bizi duyabilecek insanların içinde rahat olamıyordum.

"Siz düşman birlikleri tarafından sarılan bir kale gibi ulaşılamaz olunca kendimi buraya attım," diyerek güldüm. Bu durum sinirimi mi bozuyordu acaba? Ama hangi kadın beraber geldiği adamın başka kadınlar tarafından elinden alınmasını sakin karşılayabilirdi. Gerçi Leydi Lavender  geldiğinde bu onun sorunu olacaktı. En azından Henry'e karşı duygusal bir şeyler hissetmiyordum o zaman kadınların tek parça yanından ayrılmalarına müsaade etmezdim.

Doktor dolu bir bardak daha alarak yanımda dikilip balo salonuna doğru göz gezdirdi. Kimse doğrudan baktığını saklamıyordu. İnsanlar sanki biz onları görmüyormuşuz gibi dikkatle bizi inceliyorlardı.

Onun bu kadar dikkat çekmesinin birçok nedeni vardı. Ünvanını terk eden bir varis, büyükana sahip bir doktor ve kraliyetin komutanlarından biri. Tabi yakışlı olmasıda tüm bunların üzerine tuz biber ekiyordu.

Doktorun KarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin