13. Bölüm "Bir Aile Gibi"

19.8K 2.2K 450
                                    

Yeşil odaya girerken bizi kol kola gören Sarah'ın şaşkınlıktan kırdığı tabak dışında akşam yemeği oldukça sıradan geçti. Masada iki yeni evli çift yerine birbirini tanımaya başlayan yeni arkadaş olmuş insanlardık adeta. Bir iki kere ona tüm gerçeği anlatmak istedim. Hatta tüm o kelimeler boğazıma kadar tırmandı ama kendimi tuttum. Yalan söylemek midem de hoş olmayan etkilere neden oluyordu evet ama daha yeni aramızı düzeltmişken bana inanmacağını bile bile ona bunları söyleyemezdim.

Biraz daha beklemem gerekecekti ya da hiç söylemeyecektim.

Bundan emin değildim.

Kuzu eti, patates püresi ve haşlanmış fasulye ile karnımı doyurmaya çalıştım. Bu zamanda baharat bulmak zordu ve belli ki gerçekten esinlenerek yaratılan bu dünyada da aynı şey geçerliydi. Yavan olmasına rağmen tüm yemeği yedim. Güçlü olmam gerekiyorsa bedenin sağlığına da dikkat etmeliydim.

"Duydum ki," diye söze başladı tatlılara geçtiğimizde Henry. "Tüm balo elbiselerini satmışsın."

Sarah ağzını tutamamıştı anlaşılan ama hizmetçinin iş verenine karşı açık olması da normaldi. "Evet," dedim elmalı turtayı çatalla parçalara ayırırken. Eğer baloya gitmek için masraf yapmam gerekecekse onu ödeyecek bir şey bulmalıydım.

Henry lokmasını çiğnerken ağır ağır başını salladı. "Peki, yarın akşam ne giyeceksin?"

Bilmediğimi belirtircesine başımı sağa sola salladım. "Eminim dolabımda giyebileceğim uygun bir elbise vardır."

Bana bakarken çatalını bitmiş tabağın içine bıraktı. "Dolabına bakmadan önce yatağının üzerine bakmak isteyebilirsin," dedi gizli bir gülümseme dudaklarında hayalet gibi dolaşıyordu. Kahkası her an serbest kalabilirmiş gibi bir hali vardı.

Duyduklarımdan bir anlam çıkarmam birkaç saniyemi aldı. "Sen bana bir elbise almış olabilir misin?"

Önce başını evet anlamında salladı. "Leydi Eleanor'un seni bana sormasından anladığım kadarıyla seni geçte olsa çağırmaya niyetliydi. Eh benim söylediklerimden sonra da gözlerinde gördüğüm kararlılık seni çağıracağına işaret ediyordu. Geriye elbiselerini satmaya karar veren senin giderken ne giyeceğini ayarlamaya kalmıştı. Bende sen öğrendiğinde geç olur diye elbise siparişini kasabadaki Madam Jacinthe'ye verdim," diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Bu adam her şeyi düşünmüştü. Eşim bile sorunlarla karşılaştığımız zaman çözümleri benim bulmamı beklerdi. Karşımda oturan bir roman kahramanından böyle bir yardım almak birden kahkaha atmama neden oldu. Tanrım, o kadınlar doktorun metresine kıyafet aldığını sanıyorlardı. Elimdeki çatalı düşürecek kadar şiddetli bir kahkaha atıyordum. Henry ise dudaklarında bir gülümseme bana bakıyordu.

"Bu kadar güldürecek ne söyledim anlamadım," dedi meraklı bir halde.

Gözlerimden akan yaşı silerken ona baktım. "Ah doktor senin elbise sipariş vermenden sonra Clara'ya elbise almak için o dükkana gittik ve orada kadınlar," cümlemi bitiremeden bir kahkaha tufanı daha dudaklarımdan döküldü ama Henry ne demek istediğimi anlamıştı.

Tek kaşını kaldırdı. "Kadınlar da elbiseyi metresime aldığımı sandılar dimi?"

Başımı hızla salladım. Sonunda nefes alışverişlerim düzelince biraz olsun kendime geldim. "Şimdi o kadınlar elbiseyi benim üzerimde görünce yüzlerinin aldığı ifadeyi sana gelince anlatırım," dedim Henry bana iyilik yapmış olabilirdi ama benimle baloya gelmeyeceğini biliyordum. Onu daha fazla zorlamaya niyetim yoktu.

Bu kadar kahkaha ve yediğim tıka basa yemekten sonra kendimi oldukça yorgun hissetmiştim. Gül odasında sessizlikle çayımızı yudumladık. Huzuru iliklerimia kadar hissediyordum ve yarın endişelenmem gereken durumları daha sonra düşünecektim. Sıcak çayımı yudumlarken ateşin dansını izledim. Çok geçmeden ikimizinde uykusu gelince odalarımıza gitmek için ayrıldık.

Doktorun KarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin