17. Bölüm "Bir Çingene ile Randevu"

18.6K 2.1K 307
                                    

Addie Ruth'un bedeni unutmamıştı. Atı rahatlıkla sürerken beyin kıvrımlarının hangi tarafı yardımcı oluyordu bilmiyorum ama atı idare edebiliyordum. Yavaşlaması gereken yerlerde dizlerimi atın bedenine bastırıyordum ve bu işe yarıyordu. Tek sorun uzun zamandır bu bedenin ata binmemesinden kaynaklanan hantallıktı. Ağrımaya başlayan kaslar sonrasında başıma bela olacaktı biliyordum ama o an kendi hayatıma dair alacağım bilgilerin umudu hiçbir şeyin gölge düşüremeyeceği kadar parlaktı.

Çayırlık kasabanın oldukça uzağındaydı.

Atı durdurabilir, bu sayede biraz olsun dinlenebilirdim ama doktor gelmeden evde olmalıydım. Onun arkasından iş çevirmek yeterince kötüydü bir de eve ondan sonra gelerek yalan söylemek istemiyordum. Çayıra doğru yolculuğumun tadını çıkarmak istesemde güzel yeşil manzara beni yaşadığım endişenden koparamıyordu. Sanki boğazımda bir yumru vardı ne kadar yutkunursam yutkunayım gitmek bilmiyordu. Karşılaşacağım şeylerin gerçek olup olmadığını bilmiyordum ama ailemin yanına gitmek istiyordum. Her şeyi çok özlemiştim. Onlarla olduğum sürece ne kadar sorun yaşarsam yaşayım umurumda olmazdı. Kalbim sızlamaya başladığında derin derin nefes alıp kendimi rahatlatmata çalıştım. Belki de manzaraya odaklanmalıydım.

At sürmek zahmetli bir iş olabilirdi ama rüzgarı yüzünde hissetmek, saçların o rüzgarda dağılması ve güneşli olmasına rağmen taşıdığı karın kokusu bana yaşadığımı hissettiriyordu. Önceden çalışmaya ve başarılı olmaya kafamı o kadar takmıştım ki hayattan tad alamamış, bir an olsun sakince durup günün tadını çıkaramamıştım. Şimdi bunca karmaşanın içinde manzaranın keyfini sürmek saçma gelebilirdi ama ben artık nefes aldığım her anın kıymetini bilmek istiyordum.

Seyrek bir ormana girdiğimde artık yol tarifindeki son dönemeçten de geçmiştim. Çayırlık gözlerimin önünde uzanıyordu. Esen rüzgarla dans eden çimenlerin üzerinde duran rengarenk arabalar çingenelerin renkli kültürlerini göz önüne seriyordu. Atı yavaşlattım ve üzerinden yarı düşer vaziyette indim. Onu hemen yakındaki bir ağacın gövdesine bağladığımda bedenim isyan ediyordu. Bacaklarımın iç kısmı berbat haldeydi ama hedefime odaklanmıştım kendimi zor olsa da çayırın merkezine doğru ilerletmeye zorladım. Orada bir kadın bulmam gerekiyordu.

Peki ne yapmalıydım? Elimi kolumu sallayarak aralarına girip geleceği görebilen bir falcı aradığımı mı söylemeliydim? Neden bunu düşünememiştim sanki? Üstelik Leydi Lavender'ın buraya nasıl geldiğine dair olan sahneyi tam olarak hatırlamıyordum. Kitabı o kadar yoğum bir dönemimde öyle aralıklarla okumuştum ki bazı şeyler aklımda yoktu.

Birkaç adım sonra karşıma genç bir çocuk çıktığında irkilmeden edemedim. Sanki benim gelmemi bekliyordu ve o kadar ani çıkmıştı ki birden var olmuş gibi ama ben daha konuşmadan o beni selamlamıştı bile. "Sizi bekliyorum," dedi.

Kollarımdaki tüyler diken diken oldu. Beni mi bekliyordu? Nasıl diye sormak istedim ama dudağımı ısırdım. Kelimeler bekleyebilirdi çünkü genç adam peşinden gelip gelmediğime bakmadan yürümeye başlamıştı. Tereddüt etmeme rağmen arabaların çember oluşturduğu yere doğru ilerledim. Buraya bir falcı ile görüşmeye gelmiştim ve onu görmeden geri dönmeye niyetim yoktu. Tek umudum bana yardımcı olabilmesiydi.

İnsanlar etrafta gitmek için toparlanıyordu ama ne zaman genç adam önce ben arkasında yürüsem işlerini bırakıp bize bakıyorlardı. Kendimi suçları için ayıplansın diye gezdirilen bir suçlu gibi hissettim. Bu insanlar bana neden bu kadar dikkatli bakıyordu? Belki de bir asil onlara geldiği için ama fal bakan ve eşyalar satan bir grup insan böyle kişilere alışkın olurdu. Bir şeyleri kaçırıyordum ama ne?

Genç adam arabalardan en eski olanın önünde durup bana beklememi söyledi ve kendisi içeri girip kapıyı kapattı. İnsanların yavaş yavaş işlerine döndüğünü gözlemlerken biraz daha rahatlamıştım. Sanki içimde patlamaya hazır bir volkan vardı ve ben onu bastırıyordum. Yaşanılanların hepsi ruh sağlığımı tehdit ediyordu. Bekleminin acı verici olmaya başladığı o anda kapı açıldı.

Doktorun KarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin