Tüm yaşanılanlardan sonra okuldaki tüm bakışlara rağmen Rosé ile kantine inmiştik. Rosé kendisine de bana da kahve almıştı ve itiraf etmeliyim ki o kadar üşümüştüm ki kahve içimin ısınmasını sağlamış, çok iyi hissettirmişti.
'Tekrar teşekkür ederim' dedim.
'Önemi yok' dedi o da ve ekledi 'Şimdi arkadaş olabilir miyiz peki?'
Hâlâ benimle arkadaş olmak istemesine şaşırmıştım doğrusu.
'Neden ki? Yani söylemek istediğim ben insanlarla genelde arkadaş olmam. Bilmiyorum yani arkadaş nasıl olunur?' dedim sona doğru mahcup çıkan sesimle.
'Tanrım ilk defa bu kadar uzun bir cümle kurduğunu görüyorum.' diye resmen çığırdı Rosé.
Göz devirdim ve ekledim 'Abartma'
İki kolunu da teslim olur gibi kaldırarak 'Peki peki bir şey demedim' dese de hâlâ bıyık altından gülüyordu ve bu benim de tavrımın yumuşamasını sağlamıştı. Bu kızda kendini sevdiren bir şeyler olduğu kesindi.
'Ayrıca seninle arkadaş olmak istiyorum çünkü çok iyi bir ikili olacağımızı hissediyorum, hem belli mi olur bakarsın ikiz gibi oluruz.'
'Bir şartla' dedim kayıtsız görünmeye çalışarak 'Çok konuşmak yok, çok konuşan insanları sevmem'
Gülerek 'Peki peki' dese de bunun asla uymayacağı bir şart olduğu çok belliydi, yine de sesimi çıkarmadım. Tam bu sırada kantinden içeri gülümseyerek Jungkook ve o gün yanında olan iki arkadaşı girdi. Gayri ihtiyari onlara bakarken Jungkook'la göz göze gelmiştik. O ise bunu bekliyormuş gibi gülümseyerek göz kırpmış ve sandalyesine oturmuştu. Tam karşımıza oturduklarından onları direkt görebiliyorduk üstelik Jungkook da gözümün içine bakıyordu. Bu çocuğun derdini anlamıyordum.
Rosé bir ona bir bana bakmış ardından dayanamayıp sormuştu:
'Ne var sizin ikinizin arasında?'
'Hiç-Hiç bir şey' dedim ve ekledim 'İsmini bile bugün Sana'dan öğrendim'
'Saçmalama!' diye bir çığrış duydum önce Rosé'den. Bağırışıyla bir kaç bakış bize döndüğünden utanarak sessiz bir şekilde devam etmişti. 'Jungkook bu! Hani okulun en gözde çocuğu, zengin, havalı, ukâlâ, acımasız falan filan işte. Onu şehirde tanımayan bir tane liseli bulamazsın! O yüzden onu tanımadığına inanmamı bekleme.' Bir hışımla kurduğu her cümlede şaşkınlığım biraz daha artmıştı.
'Ama ben tanımıyorum' dedim göz devirerek, umursamazlığımla 'Demek ki herkes onu tanımak zorunda değilmiş'
'Geçen yıl liseler arası şarkı yarışmasında birinci olmuştu, oradan da mı hatırlamıyorsun?'
'Böyle şeyler ilgimi çekmez. Sadece bizim okulun birinci olduğunu biliyordum.'
'Sesi çok güzeldir. Hafta sonları bir barda söylediğini duymuştum ama hiç gitmedim. Dövmelerinden falan da anlarsın ki çok fazla hayranı var. Kendi de tam bir şerefsizdir bu konularda her gece başka bir tende bitirdiğini söyler herkes.'
Duyduklarım midemi bulandırmıştı. Her gece başka kadına değen bir dudak değmişti dudaklarıma ve bende dudaklarımı yıkama isteği hissettirmişti.
'Sana peki?' dedim bugün yaşadığım rezilliği hatırlatarak.
'O mu? O sadece bir kaç ay sevgilisi olan bir tip. Jungkook uzun zamandır kimseyle uzun ilişki yaşamadığından kız kendini kaf dağında görüyor. Ayrıldılar ama kız kendini Jungkook'un sevgilisi olarak görmekten vazgeçmiyor.' diyerek açıkladı Rosé.
'İğrenç' dedim.
'Öyle'
'Hem sen bu kadar şeyi nereden biliyorsun?' diye sordum bir anda. Yoksa bir paparazziyle mi arkadaş olmak üzereydim.
'Bunları herkes bilir. Bunları bilmeyen tek insansındır bu şehirde' dedi eğlendiğini belli eder şekilde. Garipsemiştim ama belli etmedim. O devam etti bu sefer 'Benden bu kadar. Sen anlat biraz da bakalım. Senin meselen ne onlarla?'
'Hiç bir şey. Bir anda Jungkook beni öptü. Sana da Jungkook'tan uzak durmam konusunda uyardı. Bunlar yaşanana kadar ikisini de tanımıyordum' dedim
'Çok garip' dedi Rosé de. 'Aah geçen onları kavga ederlerken görmüşler. Sana; yeni oyuncağını buldun mu falan diye bağırıyormuş ondan sonra Jungkook seni öptü zaten. Sana'nın bahsettiği kız sen olmayasın. Jungkook da onun inadına seni öpmüş olabilir' Sesi oldukça düşünceli çıkmıştı ve çok tatlı görünüyordu.
'Bu iğrenç' dedim yüzümü buruşturarak.
'Yok ya saçma. Sana durup dururken niye taksın ki' diye sordu tek kaşını kaldırarak. Ben sanırım sebebini biliyordum.
'Biz Jungkook'la daha önce dans sınıfında karşılaşmıştık' dedim
Rosé 'ne?' diye kısık sesiyle çığırmıştı bu sefer.
'Bir şey olmadı sadece laf attı cevap vermeyip sınıfa gittim o kadar'
'Sana'ya yetmiş belli ki'
Bunlar çok saçmaydı. İki aptalın arasında ezilen ben olmak istemiyordum o yüzden umursamamaya karar vererek Rosé'yi de kaldırarak kantinden çıkmak üzere hareketlendim. Son kez Jungkook'a baktığımda ise onun hala bana baktığını gördüm.
Bu adamda anlamadığım garip bir şeyler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGET FOREVER -Liskook-
FanfictionGenç kadının gözlerindeki hayal kırıklığı ve elindeki silah sonun başlangıcıydı, kimse bilmiyordu.