'Hocam ben, dans etmek için dans sınıfındaydım. Bilirsiniz ben zaten vaktimin çoğunu orada harcıyorum. Sonra Sana geldi ve bana sevgilisiyle gizli gizli buluştuğuma dair ithamlarda bulundu. Anlamadım ve saçmalamaması gerektiğini, beni yalnız bırakırsa yıl sonundaki liseler arası dans yarışması için hazırlanacağımı söyledim. Za-'
'Yalancı' diye bağırdı Sana ağlayarak kurduğum cümleleri yarım bırakarak. Bağırırken tekrar üstüme yürüdüğünden korkuyla bir iki adım geri gittim. O da müdürün ikazıyla geri yerine dönüp sakince konuşmaya başladı.
'Yalan söylüyor efendim orada Jungkook'la buluşacaktı.'
Salak dedim içimden orada Jungkook'la buluşacak olsam bile bu neyi değiştirirdi ki bunu müdüre söylüyordun.
Bu sırada Rosé söze girdi.
'Aslında biz edebiyat hocasıyla sözleşmiştik bir ödev için, edebiyat hocasının da haberi var hatta isterseniz sorabilirsiniz. 5 dakika içinde Lisa'yı almaya gidecektim zaten. Sonra kavgayı gördüm ve size haber verdim.'
Rosé topu çok güzel ayağıma attığında sadece gol atması kalmıştı. Hıçkırarak konuşmaya başladım.
'Yani hocam biriyle buluşacak olsam neden edebiyat hocasıyla sözleşeyim öyle değil mi? Üstelik Jungkook arkadaşımla buluşacak olsam bile bu, bu kadar dayak yememi nasıl haklı kılıyor anlamıyorum doğrusu.'
'Şeytan' diye bağıran Sana'nın sesini müdür tekrar bölüp;
'Tamam her şey ortada daha fazla konuşmaya gerek yok. Gün içinde disiplin kurulu Sana için toplanacak. Çok yüksek ihtimalle uzaklaştırma alacaksın Sana. Şimdi çıkabilirsiniz.' demişti.
Ve dışarı çıkmıştık. Dışarı çıktığımda beni bekleyen Jungkook ve arkadaşlarını gördüğümde şaşırmış olsam da belli etmedim.
'Sana uzaklaştırma alacak' dedim sade bir şekilde. Bunu duyan Sana üstüme yürüyecek gibi olsa da Jungkook önüme geçmişti.
'Beni daha fazla sinirlendirmek istemiyorsan şimdi buradan kaybol çünkü sinirlendiğimde neler yapabileceğimi biliyorsun' demişti.
Bunu duyan Sana ağzını açacak gibi olsa da anında vaz geçmiş bana bir bakış atıp korkuyla yanımızdan uzaklaşmıştı. Bana onlarca şey yapan bu cazgır kızın Jungkook'un tek cümlesi ile süt dökmüş kediye dönmesi cidden şaşırılacak şeydi benim için.
Günün devamı benim için başlangıcı gibi eğlenceli geçmemişti çünkü her şey beklendiği gibi ilerliyordu. Sana 2 hafta uzaklaştırma almış. Tüm okul bir anda bana karşı iyilik meleğine dönüşmüş, sürekli geçmiş olsun dilekleri sunuyordu. Oysa biliyordum bu kavga okuldakilerin önünde olsa ancak hiç bir öğretmen görmese hepsi benimle alay edecek, Sana'ya tebrikler yağdıracaklardı.
Gerçi bu yumuşak tavırlarının arkasında başından beri benim ve Sana arasında taraf tutmayan Jungkook'un; bu olayla beraber açıkça benim tarafımda olduğunu göstermesi de olabilirdi çünkü anladığım tek şey tüm okulun Jungkook'a saplantılı bir şekilde bağlı olduğuydu. Kimisi ondan korkuyor, kimisi onun gibi olmak istiyor, kimi de onun olmak istiyordu ama sonuçta herkes onun dediğini yapıyor, onun olduğu tarafta bulunuyordu. Kimsenin karşı tarafı tutmaya cesareti yok gibiydi.
Bu durum ise bu zamana okuldaki öğrenciler tarafından neden nefret gördüğümü biraz anlamamı sağlıyordu çünkü ben bu zamana kadar Jungkook'un karşısındaydım. Jungkook bana eziyet ettikçe insanlar da beni ezebileceğini düşünüyordu.
Okul çıkışı her zamanki gibi işe gitmiştim; gitmeden önce Rosé'yi tembihleyerek. Akşam bizim evde buluşacaktık ve planımızın ikinci ve vurucu kısmını devreye sokacaktık.
Yorgunlukla işten çıkıp eve gittiğimde kapıda beni bekleyen Rosé ile gülümsedim.
'Hazır mısın güzellik' dedim bir yandan kapıyı açmaya çalışarak. Annem yine her zaman yaptığı gibi mesaiye kalmıştı ve bu da benim işime gelmişti.
'Olmaz mıyım' dedi Rosé 'Bu arada söylemeden geçemeyeceğim sen tam bir şeytansın' diye ekledi kahkahalarının arasından.
Omuz silktim. 'Onlar başlattı.'
Saatlerce sabah Sana ile beni kaydeden ses kaydını montajlamakla uğraştık ama sonunda istediğimiz gibi olmuştu. Gülerek birbirimize baktık ve sevinçle birbirimize sarıldık doğrusu bu kadar iyi olacağını tahmin etmiyordum.
'Ee bunu okulun duymasını nasıl sağlayacağız?'
Rosé'nin sorusuna çoktan bir cevabım vardı.
'Fake bir instagram hesabı açıp okulun dedikodu-itiraf sayfasına yollayacağız. Gerisini onlar bizim için halleder' dedim umursamazlıkla.
'Sana daha önce şeytan olduğunu söylemiş miydim?' dedi Rosé.
'Bugün yaklaşık yüz defa söyledin'
İşler planladığımız gibi gitmişti. Fake bir hesaptan ses kaydını dedikodu sayfasına yollamış ve dakikalar içinde onlar bunu sayfalarında paylaşarak istediğimizi bize vermişlerdi.
Rosé beni izliyorken itiraf sayfasının paylaştığını kendi hesabımdan tekrar açtım.
'Ne işin var burada? Ne istiyorsun?'
'Seni sürtük. Sevgilimden uzak dur'
'Ben ondan uzak duruyorum zaten'
'Sürtük, Jungkook sana aşık'
'Yemin ederim ben ona bir şey hissetmiyorum'
'Jungkook her zaman benim anlıyor musun? Şu an beni sevmiyor olabilir ama o bana dönecek. Seni haşladığımda akıllanman lazımdı'
'Sen hastasın'
'Beni aylarca ihtiyaçları için kullandı. Sonra da çöpmüşsün gibi kenara attı. Şimdi sensiz nefes alamıyor.
Sonra ise dayak yediğimin kanıtı olan patırtı gürültü... Mükemmel bir kurgu olmuştu ve herkes Sana'nın psikopat yüzüyle tanışmıştı. Bundan sonra -üstelik Jungkook, hakkında söylenilenleri duyduktan sonra- rahat bir lise hayatı yaşayabileceğine inanmıyordum.
Yüzümdeki gülümsemeyle yağmur gibi yağan yorumları okumaya başladım. Şimdiden viral olmuş gibiydi bu ses kaydı.
'Sana'nın bu kadar psikopat olduğu bilmiyordum'
'Resmen kafayı Jungkook'a takmış'
'Beni de daha önce kızlar tuvaletinde sıkıştırmıştı ancak korkumdan kimseye söyleyememiştim'
'Bu psikopatı okulda istemiyoruz'
'Bu zamana kadar asıl masum olanın Lisa olmasına inanamıyorum doğrusu. Hepimiz ona bir özür borçluyuz'
'Sana zaten her zaman böyle takıntılı bir manyaktı.'
'Psikopat Lisa'yı resmen bilerek haşlamış'
'Jungkook hakkında bile ne kadar iğrenç konuşuyor'
Herkese merhaba. Aslında yoğun bir gündeyim ancak bulduğum ilk fırsatta bölümü atıp kaçmak istedim. Bölüm yine taslaklardan ve yine kontrol edemedim. Hatam varsa görmezden gelin lütfen.
Bölümü beğendiyseniz yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayın lütfen.
Sevgiler🎈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGET FOREVER -Liskook-
FanfictionGenç kadının gözlerindeki hayal kırıklığı ve elindeki silah sonun başlangıcıydı, kimse bilmiyordu.