3

1.3K 87 44
                                        

Beni dans sınıfında sıkıştıran üç ergenden sonra hızlıca sınıfa gitmiş, derse girmiştim. Ders arasında ise üstümdeki bakışlara aldırmamaya çalışarak lavaboya gittim; ders o kadar sıkıcıydı ki bir sonraki derse girmeden üstümdeki ölü toprağı atmak istiyordum.

Kızlar tuvaletine girmemle iki kızın bana bakıp dışarı çıkmaları bir olmuştu. Bakmalarına alışmıştım da beni görür görmez çıkmaları garip hissettirmişti. Onları umursamayarak; gelmeden çantamdan alıp bileğime geçirdiğim tokayla omuzlarımdan aşağı salınan saçlarımı alelade bir at kuyruğu yaptım. Suyu açıp yüzüme tutmak için avucumu uzatmıştım ki üç kızın tuvalete girdiğini gördüm. Bunlardan birini dans sınıfından çıktığım sırada bana bakarken yakalamıştım. Onları umursamayarak işimi halledip sınıfa dönmek istiyordum ancak buna izin verecek gibi durmuyorlardı.

'Sen Lisa'sın dimi?' dedi ortadaki oldukça güzel olan ve devam etti: 'Hani şu erkeklerin ateşli bir gece geçirmek için yanıp tutuştuğu' 

Tavrı çok iticiydi üstelik bu konuşmayı neden yapıyor olduğumuzu anlamıyordum. 'Evet, o Lisa'yım' dedim umursamazlıkla. Kimseye kim olduğumu anlatmakla uğraşmak istemiyordum.

'Ben de Jungkook'un sevgilisi; Sana.' dedi aynı kız, at kuyruğu yaptığım saçımın ucunu parmağına dolayarak. Bunu bana neden söylediğini anlamamıştım. Tanrım, Jungkook kim bilmiyordum bile.

'Ee yani' dedim. Tek kaşımı kaldırdığım için rahatsız edici göründüğümün farkındaydım ama gerçekten anlamıyordum söylediklerini.

'Sen, son bir aydır konuşuluyorsun diye kendini bir şey mi sanmaya başladın kızım?' dedi adının Sana olduğunu öğrendiğim kız, sesini yükselterek. 'Milletin tek derdi seninle yatmak sadece, sürtüksün yani'

Derin bir nefes çektim içime. Tanrım, bugün neden bu kadar aptal insanlar karşıma çıkarıyorsun ki?

'Ee yani?' dedim bu sefer daha bıkkın çıkan sesimle. Göz devirmeme engel de olamamıştım ve bu tavrımın onları sinirlendirdiğini görebiliyordum. Oysaki tek derdim dertlerinin ne olduğunu anlayıp bu sıkıcı ortamdan bir an önce uzaklaşmaktı.

Karşımdaki kız dilinin ağzının içinde dolaştırıp, yanağına baskı uyguladı. Sanırım bana ne kadar sinirlendiğini anlatmaya çalışıyordu. Bunlara gerek yok 'sinirin tependen taşacak gibi duruyorsun zaten' demek istesem de sustum. O tekrar söze girdi:

'Bak Lisa, seni Jungkook hakkında ilk ve son kez uyarıyorum ondan uzak dur.'

'Anladım, peki, dururum.'  dedim umarsızca kafa sallayarak. Aslında anlamamıştım ama birinden uzak durmam için uyarılmama gerek de yoktu çünkü ben herkese uzaktım zaten. Bunu anlatmaya üşendiğimden 'tamam' deyip geçiştirmeyi tercih etmiştim.  Onlar da beni daha fazla rahatsız etmeyi kesip, yüzlerindeki memnuniyet ifadesiyle beni yalnız bırakmışlardı.

Daha ne kadar garip bir gün olabilir demeden duramıyordum. 

Kafamı iki yana sallayarak şaşkınlığımı üstümden atıp, umursamamaya çalışarak tuvaletten çıktım. Ders zili çalmıştı ve ben çoktan geç kalmıştım bir iki aptal yüzünden. Sonradan da giremezdim çünkü ders tarihti ve tarih hocası beni asla sınıfa almadığı gibi yarım saat boyunca tüm sınıfın önünde azarlardı. Hiç bunu çekemeyeceğimi düşünerek kantine inmeye başladım. Etrafta kimse yokken en azından sabahtan beri doyurmadığım karnımı doyurabilirdim.

Hızlı bir şekilde kantine inip, bir tost bir çay alıp, herhangi bir masaya oturdum. Etrafta insanlar yoktu ve ben insansızlığa aşıktım. Resmen havada huzur kokusu vardı dememe kalmadan kantinden içeriye sarışın bir kız girdi. Girer girmez göz göze gelsek de hemen gözlerimi kaçırmıştım. İçimden tanrım lütfen yanıma gelmesin diye dua ederken kızın yanımda bitmesi bir olmuştu. Benim dualarım neden hiç kabul olmuyordu, anlamıyordum doğrusu.

'Oturabilir miyim?' dedi kız gayet güler yüzlü bir şekilde.

'Neden? Bir sürü boş masa var burada.' dedim etrafı göz gezdirerek.

'Ben seninle oturmak istiyorum ama' deyip karşımdaki sandalyeye oturdu. Kızın doğuştan heyecanlı bir yapısı vardı sanırım. Elini ayağını nereye koyacağını bilemeyen tiplerdendi.

'Ben Rosé. Sen de Lisa'sın değil mi? Şu sıralar okuldaki en popüler kızsın sanırım. Kimseyle konuşmuyorsun falan ya çok gizemli olduğunu düşünüyor herkes. Yani ben aslında seni daha önce fark etmiştim tabi ama çoğu insan bu yıl farkına vardı senin. Bu konu hakkında heyecanlı olmalısın.' 

Kız resmen nefes almadan konuşuyordu. 'Hey hey dur' dedim. 'Bu anlattıklarının hiç biri umurumda değil. Seninle de tanışmak istemiyorum. Anladın mı beni?'

Kızın gözlerindeki hayal kırıklığı fark edilmeyecek gibi değildi ama ben buydum, insanlarla tanışıp, arkadaş olmazdım.


Oy kullanıp yorum yaparsanız mutlu olurum.

Ve seveceğini düşündüğünüz kişileri etiketleyerek hikayenin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

Sevgiler🎈

FORGET FOREVER -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin