37

997 68 95
                                    

Bu bölüme başlamadan 'sonun başlangıcı' adlı bölüme geri dönerek o bölümü tekrar okumanızı rica ediyorum. Ricamı kırmayıp o bölüme gidenler, orada kendini belli ederlerse mutlu olurum. Teşekkürler.💙

Kaldıramıyordum.

Yaşadığım, duyduğum hiç bir şeyi artık kaldıramıyordum. Delirmiş gibiydim. Yıllarca babası tarafından dövülmüş, babasının tacizine bile uğramış bir kız çocuğu olarak hiç bir zaman tam olarak mutlu olamamıştım. Hep kırık bir tarafım vardı. O kadar güvensizdim, o kadar nefret doluydum ki insanlara, yıllarca görünmez olmak için çabalamıştım. Kimse beni görmesin, kimse üzmesin diye kaçmıştım herkesten.

Sonra biri gördü beni. Önce yaktı, yıktı sonra çiçeklerle sarıp sarmaladı. İlk defa benim de sevilebileceğimi düşündürdü bana. Karşılık beklemeden beni sevdiğini söyledi defalarca. Aşkı hissettiğimi düşündüm ancak hayatı boyunca mutsuz olan biri olarak uzun sürmedi bu da. Çıkardığı yükseklikten aşağı itti beni. Yükseldiğim kadar ağır oldu düşüşüm. Yaptıklarından çok ona her şeye rağmen aşık oluşum kırdı kalbimi. 

Bununla baş etmeyi öğrendiğim de ise tanrı yeni bir bela yolladı bana. Babamı denen şerefsizi bıçakladım, bunun suçunu da iç kanama geçiren anneme attım. Yetmedi, hayatını mahvettiği çocukla hayatını kurtardım babamın. 

Sonra ise tüm bu gerçekleri öğrendim hayatımın en korkunç günü olmaya aday olan gün. Artık Jungkook'a aşık olmaya hakkım olduğuna bile inanmıyordum. Yüzünü görmeye bile dayanamıyordum. Sevmek ya da sevilmek yasak gibi hissettiriyordu. Öğrendiğim her şey vicdanımla beraber boğazımı sıkıyordu şimdi.

Nefes alamıyordum. Ruhum yok oluyordu sanki aldığım her nefeste. Tüm bunlara katlanamazdım. Babamın sevdiğim adamın annesini tecavüz ederek öldürmüş olmasını, sırf babam yüzünden o çocuğun ailesini kaybetmiş olmasını kabul edemezdim. Çocuk aklımla öldürdüğü kadın sayesinde babamdan kurtulmuş olduğumu düşünüp mutlu olduğumu unutamazdım. Oturduğum bankta etrafa baktım son kez. 

Annem uyanmış ve Jungkook'a teşekkür etmişti. Bizimle ağız birliği yapmış, suçu üstlenmişti. Jungkook'un dediği gibi olmuştu, meşru müdafaa olarak sayılıyordu o yüzden ceza almayacağı düşünülüyordu aksine babamın uyandığında tekrar hapse gireceği düşünülüyordu çünkü şartlı tahliyesi yaptıkları yüzünden yanmıştı ve en az çeyrek yüzyıl içerde kalacaktı.

En azından aklım annemde kalmayacaktı.

Ama ben her şeye rağmen yorgundum, yorulmuştum.

Cebimdeki babamın silahına gitti elim yavaşça. Ölümümün o şerefsizin silahı ile olması trajikomikti. Oturduğum bankta, etrafa çevirdim gözlerimi. İnsanlar gelip geçiyordu, ben burada ölüyordum ama kimse görmüyordu.

Bedenler iskeletten ibaret değildi belki ama ruhlar ölüydü. Kıyamet kopmamıştı belki ama cehennemin ateşi, her yerdeydi.

Biliyorum, suçlu ben olmamıştım hiç bir zaman ama tüm bu kırgınlıklarımla yaşamam imkansızdı artık. Son bir kez kafamı kaldırdım, dünyayı son bir kez görmek ister gibi. Bu sırada en çok görmek istediğim ama görmekten en çok nefret ettiğim o bir çift ateş saçan gözü gördüm. En büyük şeytanım ve en büyük meleğim diye düşündüm endişeli yüzüne bakarken.

Canım yandı tekrardan.

Yaşamaya devam edersem bu gözlere baktıkça böyle hissetmeye devam edecektim ve ben bununla yaşamayı öğrenemezdim. 

Jungkook bir süre bana bakmış sonra üzerime doğru gelmeye başlamıştı ki elimdeki silahı gördü. Duraksadı iki saniye.

'Yaklaşma' dedim hissiz, soğuk sesimle.

Birazdan ölecek olmam korkutmuyordu beni. Bir şeyler hissetmeyi hastanenin çatısında bırakmıştım. Hislerle baş edemeyeceğimi öğrenip orada bırakmıştım tüm hislerimi.

Beni dinlemeyen Jungkook yüzünden havaya bir el ateş attım. Filmlerdeki gibi kolay değildi bu. Büyük gürültü yüzünden kulağımın zarı patlamış gibi hissettiriyordu. 

Silah sesini duyan kalabalık az önceki rahatlıklarının aksine kaçışmaya, çığırmaya başlamıştı. Ufacık gülümsedim. Kimsenin göremeyeceğine emin olduğum bir gülümsemeydi bu. İlk defa insanlar tarafından görüldüğümü hissettiğimden oluşan bir gülümsemeydi. Diyorum ya delirmiş gibiydim.

Jungkook'a baktım yerinde durmuştu. Bana bakıyordu dolu gözleriyle. Yalvarmak istedim gözlerini çeksin diye ama sustum sadece.

'Bunu yapamazsın' dedi Jungkook bu sefer. Neyi yapamayacağımı, niye yapamayacağımı anlamamıştım. Onunla konuşmayacaktım. Beni ikna etmesine izin vermeyecektim. Silahı alnıma dayadım. Derin bir nefes alıp üçe kadar sayacaktım sadece. Sonra tüm bunlar bitecekti.

'Ben şerefsizin önünde gideyim, geri zekalıyım, aptalım ama yine de bunu bana yapamazsın Lisa. Duydun mu?' dedi Jungkook.

Aptal, sen bunların hepsi olsan da beni seni sevmeye devam ediyordum zaten. Sorun senin bunlar olman değil, sorun benim sana da kendime de yapılanlara artık katlanamam, demek istesem de sustum. Konuşmayacaktım.

'Küçüğüm, yapma' dedi ağlamaklı sesiyle. Ağlamasını istemiyordum.

'Neden bana küçüğüm deyip duruyorsun?' Bunu hep merak ediyordum ama öğrenmek ölmek üzereyken gerçekleşecekmiş diye düşündüm.

'Küçüksün çünkü. Safsın, güzelsin, iyisin ha birde küçük çocuklar gibi gaza gelip duruyorsun' 

Gülümsedim. 

'Lisa, kendini öldürerek mi beni cezalandırıyorsun. Yapma güzelim, lütfen'

Seni cezalandırmak mı? Ne saçma. Cevap vermedim yine.  Gözlerimi kaçırmıştım ondan çünkü gözünün içine bakarak ölmek istemiyordum. İçimden üçe kadar saymaya başlamıştım ki Jungkook'un sesini duydum bir kez daha.

'Baban, annemi elimden almışken şimdi sen de kendini mi alıyorsun benden. Neden tüm sevdiğim kadınları almak zorundasınız benden. Sen gidersen ben nasıl yaşayacağım?' 

Haykırır gibi çıkmıştı sesi ve dizlerinin üstüne çökmüştü yavaşça. Omuzları da yerçekimine yenik düşmüş öylece duruyorlardı. En kötüsü ise ağlıyordu gözümün önünde. Çaresiz hıçkırıkları sarmıştı ruhumun her yanını. Hıçkırıkları ruhum için bir veda ayinine dönüyordu yavaşça.

Ve benim canım yanıyordu yine.


Herkese merhaba. Sonun başladığı yerde olduğumuza göre finale oldukça az kaldığını tahmin ediyorsunuz diye düşünüyorum.

Yeri geldi bana kızdınız, Lisa'nın yaşadıklarını, Jungkook'un yaptıklarını fazla buldunuz ama ben her yazdığımı bu bölüm için yazdım. Aylardır yazdığım ilk bölümü işledim yavaşça. Hepimiz şahit olduk 'sonun başlangıcı' bölümündeki genç kadının yıkımına. Bu kurgu başta hepinize basit bir liseli kötü çocuk-iyi kız hikayesi gibi hissettirdiğinin farkındayım ama hiç bir zaman sadece bu kadar olmamıştı. Umarım beğenmişsinizdir.

Bölüm hakkındaki fikirlerinizi belirtirseniz çok mutlu olurum. Gerçekten merak ediyorum.

Sevgiler.🎈

FORGET FOREVER -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin