11

1K 77 48
                                    


Oy verip yorum yapın lütfen.

Ertesi gün okula gittiğimde dün gecenin sarsıntılarını hâlâ içimde hissettiğimi inkar edemezdim ancak bunu dışarıya yansıtmamak konusunda uzmandım. Hiç bir şey olmamış gibi sınıfa girdim ve sessizce yerime oturdum. Çok bir süre geçmemişti ki Jungkook gözümün içine baka baka sınıfa girdi ve hafif bir gülümseme eşliğinde yerine oturdu.

Konuşmuyorduk ancak o ısrarla yüzüme bakıyordu. Başta umursamamaya çalışsam da bu bir yerden sonra rahatsız hissettirmeye başlamıştı. Çevik bir hareketle ve sinirli gözlerimle ona döndüm.

"Yüzümde bir şey mi var ya da bana söylemek istediğin bir şey?"

Ani dönüşüm ve bir o kadar ani olan sorum onu şaşırtmıştı. "Ne" diye bir soru döküldü ağzından gayri ihtiyari.

"Sabahtan beri yüzüme bakma konusunda gereksiz heveslisin de ondan soruyorum"

Sesim hâlâ umursamaz ve biraz da öfkeli çıkıyordu.

Jungkook'un ise son cümlemi duymasıyla yüzündeki gülüş büyümüş, gevşek hareketlerle arkasına yaslanıp, kolunu ortak sıramızın arkasına atmıştı; oldukça rahat görünüyordu.

"Dün geceden sonra fazla dağılıp dağılmadığını kontrol ediyordum" dedi göz kırparak ve herhangi bir şeyden bahsediyormuş gibi. Ancak bu benim için herhangi bir şey olmaya çok uzaktı bu yüzdendir ki sinirim tepeme çıkmak üzereydi. 

"Dün dakikalarca ağlayan birine göre fazla tepkisiz görünüyorsun açıkçası" dedi yine aynı rahatlıkla. Başta hissettiğim şaşkınlığı atmış tam cevap vermek üzere ağzımı açmıştım ki sınıfa Eunwoo girdi.

"Lisa. Nasılsın? Dünden sonra merak edince bir göreyim dedim seni" 

Eunwoo'nun sorusuyla Jungkook'a yan bi bakış attım. Az önceki  mutluluğu perçinlemiş gibi duruyordu. Çenesini iyice sıkmış, kaşlarını çatmış ve yumruk yaptığı eliyle öfkeli bir şekilde bana yardım eden genç adama bakıyordu. Her an onu dövebilecek gibi durduğunu ve bu halinin korkutucu olduğunu itiraf etmeliydim.

Yine de Jungkook'un sinirini görmüş olmak beni mutlu etmişti ve bunun yüzüme yansımasına enfal olmadan gülümsedim:

"Teşekkür ederim. Tabiki iyiyim. Dün dünde kaldı sonuçta değil mi?" Son cümlemi söylerken Jungkook'a bakmaya engel olamamıştım. Tanrım sinirde  gittikçe kasılan çenesini gördükçe keyfim yerine geliyordu.

"Sevindim" dedi Eunwoo gergin bir sesle. Eminim ki Jungkook'un bakışlarından rahatsız olmuştu.

"Teşekkür için okul çıkışı okulun karşısındaki kafede sana bir kahve ısmarlamaya ne dersin peki?" Diye sordum.

Eunwoo bu yakınlığına şaşırmıştı ancak yine bozuntuya vermeden kuru bi "olur" ile beni onaylamış ve sınıftan çıkmıştı.

Yüzündeki gülümsemeyle Jungkook'a döndüm "Ne konuşuyorduk?" Dedim sahte bir ifadeyle ardından cevap vermesine izin vermeden ekledim. 

"Ahh dün geceden bahsediyorduk. Gördüğün gibi dün gecem sandığın kadar kötü geçmedi."

"Sahi sevgilinle sen bunları bana neden yapıyorsunuz?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak.

Hâlâ gergin ve sinirli görünen Jungkook sorumla beraber biraz daha yakınıma gelerek yüzüme bakmaya başladı. Gözleri yüzümdeki her bir zerreyi keşfe cıkmış gibi turluyor, dinlenmek üzere durduğu hiç bir durakta birkaç saniyeden fazla oyalamıyordu. En çok ise dudaklarıma uğruyordu gözleri. O kadar yakınımdaydı ki nefesini hissediyordum. Ne yapacağımı bilemez haldeydim.  Sadece çok güzel koktuğunu ve beni şu an önceden bahçede yaptığı gibi öpse nasıl bi tepki veririm diye düşünüyordum. O bu kadar yakınımdayken ve ben bunu neredeyse sevmişken ona tekrar bir tokat atmaya hakkım var mıydı? Tanrım ne saçmalıyordum böyle? Ani bir aydınlanma ile kendime gelmiş biraz geri çekilerek aramızdaki mesafeyi açmıştım 

Jungkook ise bu yaptığımla nefes vererek gülümsemişti. Bende ki etkisinin farkinda olduğunu beyan eden bir gülümsemeydi bu.

"Bulaşmaman gereken birine bulaştın diyelim" 

Tavrı o kadar rahattı ki boğazına yapışma isteğimi dizginleyemiyordum.

"Bana bulaşan sizsiniz" dedim hayretle. "Beni okulun ortasında öptüğünde seni tanımıyordum bile."

Söylediğimle büyük bir kahkaha bırakmıştı aramıza sanki  komik bir şey söylemişim gibi. 

"O mesele başkasını sinirlendirmek için yaşandı. Eğer sen bana herkesin önünde tokat atmayıp, bu okuldaki tüm kızların yapacağı gibi mutlu olup, anın keyfini çıkarsaydın biz hâlâ tanışmıyor olurduk."

Hangi söylediğine daha fazla şaşırdığımı ya da daha çok sinirlendiğimi kestiremiyordum. Ne kadar da hadsiz  bir insanla konuşuyordum böyle. O ise beni daha çok sinirlendirmek ister gibi devam etti:

"Fazla anlam yükledin sanırım bir öpücüğe, zavallı kız" Tavrı tam olarak iğrençti.

"Öpücüğüne değil bu tavrına fazla anlam yüklüyorum, günlerce üstüne düşünesim var zira kimse bu kadar şımartılmamalı"

Yüzündeki gülümseme yavaşça solarken devam ettim:

"Psiikoloji biliminin seni vaka olarak incelemesi gerek bence. Belli ki etrafındaki herkes, onlara istediğin gibi davranabilme rahatlığı vermiş sana ancak dünya öyle bir yer değil ve ben de istediğin gibi davranabileceğin biri değilim."

Yüzündeki rahatsız edici gülümseme silinmişti artık yüzünden. Yerini ise öfkeli bir simaya bırakmıştı usulca. Eli, hırsla bileğimi bulmuş ve sıkmaya başlamıştı. Öfkesini saklama gereği hissetmiyordu.

"Dünyayı bilmem ama bu okuldaki herkes benim istediğimi yapar. Bunu sen de öğreneceksin. Gerekirse gece boyunca spor salonuna kitli kalmaktan çok daha ağır yöntemlerle öğreneceksin ama inan öğreteceğim."

İlk defa gerçekten bulaştığım kişiden korkmuştum. Sesindeki hırs tıpkı söyledikleri kadar tehlikeli geliyordu kulağa ama ben geri adım atmam gereken yeri çoktan geçmiştim.


Herkese uzun bir aradan sonra merhaba. Yoğun bir dönemdeydim ancak bugünden itibaren özgür sayılırım o yüzden ardı ardına gelecek yeni bölümlere hazır olun. 

Ve emeğimin karşılığını oylarınızla, yorumlarınızla almayı umuyorum.

Sevgiler.🎈

FORGET FOREVER -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin