'Bak bana küçüğüm.' dedi Jungkook elleri yanaklarımdayken. 'Sakin olacağız tamam mı?'
Kafamı salladım sadece onaylamak için. Jungkook ise bana son bir bakış atıp, sakinleştiğimden emin olmuş olacak ki oturduğu yerden kalkarak annemle babamın nabızlarını kontrol etmişti.
'Yaşıyorlar.'
Etrafa bir bakış atmış bulduğu bezi sapladığım bıçağa sarmış ve beni yanına çağırmıştı, ne yapacağını anlamamıştım.
'Şimdi bu bıçağı çekeceğim, sen de şununla kan kaybı yaşamaması için bastıracaksın, anlaştık mı?' diye sordu gözümün en içine bakarken. Yine kafa salladım aşağı yukarı.
Sonrasında o bıçağı çekmiş ben de yaraya elimdeki bezi bastırmaya başlamıştım. Bir yandan da ağlamaya devam ediyordum. Jungkook bana son bir kez bakış atıp, bıçağın tutacak yerini bezle silmeye başladı.
O; parmak izlerimi siliyordu.
Ne yaptığını sormama fırsat bırakmadan yeterince sildiğini düşünmüş olmalı ki bıçağı annemin eline bırakmıştı. Çıldırmak üzereydim.
'Ne yaptığını sanıyorsun' diye bağırdım oturduğum yerden. Sesimi duyan Jungkook yanıma gelmiş ve konuşmaya başlamıştı.
'İnan bana, annen böyle olmasını isterdi güzelim.' Kafamı iki yana salladım, ne saçmalıyordu bu geri zekalı.
'Bak annen uyandığında ona bakman lazım, onun yanında olmalısın; hapiste değil. Anladın mı Lisa? Annenin halini görüyorsun, bunu onun yapması meşru müdafaaya girecek, ceza bile almayacak' Beni ikna etmeye çalışırken bir yandan da ambulansı ve polisi çağırıyordu.
'Sen dün gece benimleydin ve sabah seni evine bırakmak için beraber geldik ve sen beni kahvaltıya çağırdın, eve girdiğimizde de bu manzarayla karşılaştık ve hemen yetkililere haber verdik. Ne olduğunu bilmiyoruz tamam mı?'
Hiç bir şeye cevap verecek halde değildim. Babamı bıçaklayıp suçu annemin üzerine atıyordum. Ben bununla nasıl yaşayabilirdim.
'İnan bana böylesi daha doğru küçüğüm' dedi bu sefer Jungkook. Bir şey söylememe fırsat kalmadan siren seslerini duymaya başladık.
Ekipler geldi. Annemle babamı iki ayrı ambulansla hastaneye kaldırdılar. Jungkook ise benim şokta olduğumu söyleyerek benim yerime de ifade verdi, bana anlattığı gibi. Polisler inanmış olmalılardı ki üstelememişlerdi.
Şimdi ise ameliyathanenin önünde bekliyorduk. Jungkook bir an olsun ayrılmamıştı yanımdan. Sadece ağlayabiliyordum. Başka bir şey yapmaya halim yoktu. Ameliyattan bir doktor çıkmasıyla onun yanına adımladık hızlı adımlarla, annemin doktoru olmasını istiyordum.
'Babanızın durumu iyi. Birkaç gün içinde uyanır. Geçmiş olsun' demiş ve yanımızdan uzaklaşmıştı doktor. Ne hissetmem gerekiyordu bilmiyordum. Sevinmemiştim ama katil olmadığım için sevinmeliydim sanırım. Sessizce yerime oturdum. Annemin ameliyatının neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamıyordum. O sadece bayılmamış mıydı?
Kaç saat beklediğimizi bilmiyordum. Saatlerce sadece ağlayabilmiştim ve benden nefret ettiğini düşündüğüm adamla annemin ameliyattan çıkması için dua ediyorduk. Ah ne acınası bir durumdaydım.
Ben sessizce ağlamaya devam ederken yavaşça kolumu dürtmüş, ameliyathaneden çıkan doktoru göstermişti. Doktoru görmemle hızla doğrulmuş ve yanına gitmiştim. Korkuyordum.
'Anneniz buraya geldiğinde iç kanama geçiriyordu o yüzden ameliyatı da çok zor geçti. Şu anlık komplikasyonların önüne geçtik. Anneniz için endişelenmenize gerek kalmadı.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGET FOREVER -Liskook-
FanficGenç kadının gözlerindeki hayal kırıklığı ve elindeki silah sonun başlangıcıydı, kimse bilmiyordu.