Aradan kaç dakika geçti bilmiyordum. Telefonumun şarjı çoktan bitmişti ve ben iyice karanlığa hapsolmuştum.
Soğuk zeminde iki kolumu birbirine sarmış bir şekilde uzanıyordum ve ağlamalarım çoktan iç çekişlere dönmüştü bile. Titriyordum ama üşüdüğüm için mi korktuğum için olduğunu kestirmek imkansızdı. Arada bir dışardan ufak tefek ses duyuyordum ve bu korkumu iyice arttırıyordu. Bu geceyi burada bitirmem imkânsızdı. Her an delirebilecek gibiydim.
Tam bu sırada bir ses duydum; kendi kendine söylenen bir erkek sesiydi bu. Tüm gücümü toplayarak seslendim 'Kimse var mı?' Dakikalardır aralıksız bir şekilde ağladığım için sesim çatlamıştı ama yine de sesimi duyurmuş olmalıyım ki az önce uzaktan gelen adım sesleri iyice yakınlaşmıştı. Bulunduğum kapı zorlanmaya başlamış 'Hey kim var orada?' diye seslenmişti kapının arkasındaki adam.
'Burada kilitli kaldım. Yardım edin lütfen' diyebildim zorlukla. Ağlamaktan yorulmuştum ve bu yorgunluk uzandığım zeminden kalkmama bile engel oluyordu.
'Yardım edeceğim, bekle'
Kapının zorlanması durmuş ve kapı ardındaki adamın uzaklaşan ayak sesleri ilişmişti kulağıma. Gitme, beni yalnız bırakma demek istesem de sustum. Müdür yardımcısının odasından anahtar almayı gittiğini biliyordum çünkü. Çok geçmeden geri geldi adım seslerinin sahibi. Biraz sonra ise salonun büyük kapısı açılmış, telefonunun ışığıyla genç bir adam içeri girmişti.
Tanrım kurtulmuştum. Ayağa kalkmaya çalıştım yavaşça genç adam ise hızla yanıma gelmiş kolumdan tutarak kalkmama yardım etmişti. Gözyaşlarımla ıslanmış yüzüme yapışmış saçlarımı geri itmiş; çantasından bir şişe çıkararak içmeme yardım etmişti.
'İyi misin?'
Kafa sallamakla yetindim sadece. Konuşmaya gücüm yoktu.
'Hadi buradan çıkalım' dedi genç adam beni belimden tutarak. Eğer belimden tutmasa yürüyebileceğimi düşünmüyordum. Minnetle baktım gözlerine ve çatallaşan sesimle 'teşekkür ederim' dedim mırıldanarak.
Çıkana kadar konuşmamıştık. Okuldan da çıkmış hemen okulun karşısındaki parka gelmiş ve bir banka oturmuştuk. Temiz hava iyi gelmişti doğrusu, biraz da olsa kendime gelebilmiş hissediyordum. Bir süre daha sessizce oturduktan sonra genç adam 'daha iyi misin?' diye sordu. Kafa salladım tekrar. Konuşmaya mecalim yoktu; hâlâ.
'Ben Eunwoo bu arada' dedi genç adam ufak bir tebessümle. 'Ben de 12.sınıfım'
'Lisa' dedim yalın bir şekilde. Daha fazla ayrıntı vermek istemiyordum.
'Biliyorum. Bilmez miyim?' Sesi eğlenir gibi çıkmıştı ancak ben eğlenmeye çok uzaktım şu an. Göz devirmekle yetindim. O da bu tavrımla, rahatsız hissettiğimi anlamış olacak ki hafif toparlanarak 'Orada ne işin vardı peki? Telefonumu unutmuştum, bulmak için dönmesem sabaha kadar orada kilitli kalırdın biliyorsun değil mi?' diye sordu.
'Cezam vardı, temizlik için kalmıştım ancak biri kapıyı üstüme kilitledi.' dedim kucağımdaki ellerime bakarken.
'Yanlışlıkla olmuş olmalı'
'Sanmıyorum' dedim ve ekledim daha fazla soruya cevap vermek istemediğimden 'Ama şu an bunları konuşmak istemiyorum.'
O da anlayışla kafasını salladı.
'Teşekkür ederim. Sana borçlandım.'
'Önemi yok. Hadi gel seni evine bırakayım saat geç oldu.' dedi Eunwoo. İyi bir çocuğa benziyordu ama hiç tanımadığım birine ne kadar güvenebilirdim bilmiyordum.
Yüzümdeki tereddütü görmüş olacak ki samimiyetle gülümsedi. 'Hadi ama Lisa. Biliyorum buzlar kraliçesisin. Biliyorum insanlarla konuşmazsın ama saat bir hayli geç oldu ve sen de hâlâ pek iyi görünüyor sayılmazsın.'
Haklıydı.
'Peki, teşekkür ederim' demekle yetindim.
Eve gidene kadar hiç konuşmadık. Dakikalarca bu akşam yaşadıklarımı düşünüyordum. Kim bana böyle bir kötülük yapmış olabilirdi. Benimle dertleri neydi bir türlü anlamıyordum.
Ama bu oyunu onların istediği gibi oynayacaktım çünkü ben sadece görünmezdim ve görünmez kalmak istiyordum. Hiç bir zaman onların sandığı gibi istedikleri zaman ezebilecekleri, istedikleri eziyeti yapabilecekleri biri olmamıştım.
Bunu benimle uğraşan herkese de gösterecektim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORGET FOREVER -Liskook-
FanfictionGenç kadının gözlerindeki hayal kırıklığı ve elindeki silah sonun başlangıcıydı, kimse bilmiyordu.