19

985 71 94
                                    

'Jungkook, yatağa atmış bu kızı öyle duydum'

'Sana, bunları yatakta basmış. Lisa tam da göründüğü gibi ucuz bir kız'

'Lisa'yı fazla şımarttık. Anlamıyorum ne buldu Jungkook onda'

Bunlar geçen günlerde yandığım için bana yardım edip hırkasını veren Jungkook'tan sonra okulda konuşulanların sadece bazılarıydı. Nereye gidersem gideyim ne yaparsam yapayım insanlar hakkımda konuşacak bir şeyler buluyordu ve ben bu durumdan gerçekten artık çok sıkılmıştım.

Sabrımın taşmasına minnacık kalmıştı ve intikam isteyen yanım o kadar ihtiraslıydı ki kendimi dizginlemekte zorlanıyordum.

O yüzden dizginlemeyecektim. Gün intikam günüydü.

'Her şey hazır değil mi Rosé?' 

Rosé bana gergince kafa sallamış 'Sadece onu dans sınıfına getirmek kaldı.' dedi. 

Bunun içinde planım olduğundan rahatça gülümsedim. Rosé ise aksime çok gergindi. Dudaklarını yalıyor, sürekli etrafa gözleriyle tarıyordu.

'Lisa, emin misin? Başımıza bela almayalım.'

Söyledikleri kahkaha atma isteğimi arttırmıştı. Yüzüne bakıp ben o belaya çoktan bulaştım artık cesur olmalıyım demek istesem de yaşadıklarımın çoğuna tanık olmayan arkadaşımın beni anlayabileceğini düşünmüyordum.

'Merak etme hiç kimse senin bana yardımcı olduğunu bilmeyecek. Zaten sen de biliyorsun ki insanların dertleri benimle' demiş ve Sana'ya haber yollaması için birini bulmuştum. Bulduğum kişiye Sana'ya Lisa ve Jungkook dans sınıfında buluşacaklarını söylemesini tembihlemiştim. Bunu duyan Sana'nın dans sınıfına damlayacağını biliyordum. Artık tek yapmam gereken sınıfa gidip Sana'yı tahrik etmek ve bana malzeme vermesini sağlamaktı.

Rosé ye vaktinde gelmesini söyleyerek dans sınıfına gittim. Çok geçmeden Sana da gelmişti.

Sahte bir şaşkınlık yerleştirdim onu görür görmez suratıma. Niyetim onun buraya gelmesini beklemediğimi düşündürtmekti.

'Ne işin var burada. Ne istiyorsun?' dedim göz devirerek.

'Seni sürtük. Sana defalarca sevgilimden uzak dur dedim ama sen onunla gizli gizli buluşmaya bile başlamışsın. Geçen sefer seni haşladığımda akıllanmış olman lazımdı.'

'Onu bilerek mi yapmıştın' dedim sanki hiç bir şeyin fakında değilmişim gibi.

Sana ise ortama büyük bir kahkaha bıraktı. Salaklığım onu eğlendiriyor olmalıydı. Neyse ki benim de onun salaklığıyla eğlenmeme çok az kalmıştı.

'Sen tam bir aptalsın. Lisa, sevgilimden uzak dur yoksa sana aklının alamayacağı şeyler yaparım.'

Göz devirmek istesem de kendimi tuttum çünkü tam olarak buradaki Lisa mağduru oynamalıydı. Gözlerim irileşti önce korkmuş göründüğüme yemin edebilirdim.

'Ben ondan uzak duruyorum zaten! Bana körkütük aşık olduğunu söyleyen o. Bensiz nefes alamıyormuş hatta. Sürekli beni yanında istiyormuş. Yemin ederim ben ona bir şey hissetmiyorum' dedim sesimin mahcup ve samimi çıkmasına özellikle çaba göstererek. 

Söylediklerimin onu çıldırttığına yemin edebilirdim ama şu anlık belli etmemeye çalışıyordu.

'Jungkook... Sana aşık, sensiz nefes alamıyormuş' dedi önce şaşkınlıkla. Onu onaylamak amacıyla hızla kafamı salladım aşağı yukarı.

'Yalancı. Jungkook kimseye aşık olmaz. Sadece ihtiyaçları için kullanır.' Sesi öfkeliydi.

'Ama siz aylarca birlikte olmuşsunuz.' dedim masumca.

'Beni de aylarca ihtiyaçları için  kullandı. Tıpkı seni de kullanacağı gibi sonra da çöpmüşsün gibi bir kenara atacak seni' 

İstediğim kıvama gelmişti.  

'Nereden biliyorsun beni de kenara atacağını? Belki de bu sadece senin ucuzluğuna özeldir. Belki de sadece senin gibi sülük misali yapışan kızlaradır bu tavrı. Sonuçta ben onun peşinden koşmuyorum, o benim peşimden koşuyor' dedim bu sefer olabildiğince gıcık konuşarak.

Tam olarak burada bana saldırmasını istiyordum ve bu isteğimde gerçekleşmek üzereydi.

'Laflarına dikkat et. Jungkook her zaman benim anlıyor musun? Sadece benim. Şu an kafası karışık olabilir, beni sevmiyor olabilir ama o sadece benim. Ben onun bana dönmesini bekleyeceğim sen ise diğerleri gibi mazide kaybolup gideceksin' 

'Sen hastasın biliyorsun dimi?' dedim iyice dibine yaklaşıp saçlarını parmaklarıma dolayarak. İyice tahrik olmasını istiyordum.

'Laflarına dikkat et'

'Etmezsem ne olur? Hazır burada yalnız yakaladım döverim diye mi düşünüyorsun beni?'

Şu an yaptığım şey tam olarak eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmaktı ve istediğim kabuk istediğim eşeğin aklına düşmüş olmalıydı ki Sana öfkeyle bana saldırmıştı.

Saçlarıma asılıyor, yüzüme tokat atıyordu. Darbeleri yüzünden yere düşmüştüm ve o ben yere düşer düşmez önce karnıma tekme atmış sonra da üstüme çıkmıştı. Sahte bir şekilde onu engellemeye çalışsam da çoktan dudağımın kenarı kanamaya başlamıştı ki müdürün sesini duydum.

'Neler oluyor burada! Sana kalk Lisa'nın üstünden'

Duyduklarım yüzümde ufak bir sırıtmaya sebep olsa da hızlıca kendimi toparlamış ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. 

Müdürün arkasından nefes nefese kalmış Rose'yi görmemle ona koşup sarılmış, bir yandan da sayıklıyordum. 'Hiç-bir şey yap-ma-dım bana sal-dırdı durup-durur-ken'

Kendimden geçmiş gibi davranıyordum sanki saatlerce dayak yemişim gibi. Müdür de halime acımış olacak ki Sana'nın şaşkınlıkla dolu bağırış ve itirazlarını umursamadan Rosé'ye dönmüş 'Lisa'yı revire götür' demiş ardından da eklemişti; 'Sana hanım siz odama geliyorsunuz. Başınız büyük belada' demişti.

Ve Sana-0 vs Lisa-1 di ancak benim yapacaklarım daha bitmemişti asıl eğlence akşam başlayacaktı.

Biz Rosé ile revire gitmiş ve yaralarıma baktırmıştık ardından ise müdür odasının kapısında içeri alınmak için beklemeye koyulmuştuk. Şu an tek acıyan yerim daha yeni iyileşmiş olan dudağımın kenarındaki yara ve elmacık kemiğimin üzerindeki morluk olsa da birazdan içeride büyük yaralar almış gibi davranacak olmam beni eğlendiriyordu.

Bu sırada Jungkook hızla yanıma gelmiş ve korku dolu gözleriyle bana bakmıştı. Bu hareketleri beni gerçekten şaşırtıyordu. Ne yani umursuyor muydu? Niye umursuyor gibi davranıyordu?

'İyi misin? Herkes çok kötü kavga ettiğinizi konuşuyor.' 

Cevap vermeyip suratına bakıyordum. Dudaklarımı büzmüş dolu gözlerimi ondan kaçırarak ağlamamaya çalıştığımı düşündürtüyordum. Bu benim için hem birazdan olacaklar için rolüme çalışmaktı hem de akşam olacaklar için ben masumum imajını oluşturmaktı. 

'Şşş unuttun mu küçüğüm sana benden başka kimse zarar veremez' demiş kollarını bana sarmıştı. 

Tanrım Jungkook bana mı sarılıyordu yoksa ben uykumda başka bir evrene falan mı gelmiştim?

'Ama verdi' dedim boğuk sesimle kollarının arasındayken.

'Bunun hesabını ödeyecek merak etme' 

Bu kadarını da beklemiyordum benim için intikam mı alacaktı Sana'dan yani? Gülmemek için kendimi tuttum. Rosé ise şaşkınlıkla bize bakıyordu.

Bu sırada müdürün bize içeri girmemizi söyleyen sesini duydum.


Herkese merhaba. Yoğun bir günün ardından buradayım ve taslaklardan bölüm yayınlıyorum hata var mı diye bakmadım. Umarım büyük hatalar yoktur ve umarım bölümü beğenirsiniz. 

Oy kullanıp, yorum yapın lütfen.

Sevgiler.🎈

FORGET FOREVER -Liskook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin