Kapanan kapı

205 7 8
                                    

"Romeosuz Juliet, Julietsiz Romeo olmaz..."









Bora hala bana sarılıyordu. Ben Gökay'a Gökayda bana bakıyordu. Hiç umursamadan gitmişti. Şaşırmıştım. Gökay Bora ile sarılmamızı izleyip gidecekti. Bu imkansız birşeydi.
Bora sarılmayı bırakıp bana baktı.

Bora;
-Gerçekten herşey için teşekkür ederim.

-Ne demek.

Bora'nın yanından ayrıldım. Gökay'ı bulmaya gitmiştim. Hiçbiryerde yoktu. Belki aşağıda depo alanında olabilir. Çünkü bugün beden eğitimi dersleri var. Genellikle hoca Gökay'a görev verdiği için depoda olurdu. Aşağıya depo odasına indim. Orada toplar, pinpon topları, masa tenisleri falan vardı. Kapıdan içeri girdim ve Gökay dediğim gibi oradaydı. Gökay'ın yanına gittim.

Gökay;
-Neden geldin?

-Hiç seni merak ettim gelmek istedim.

Gökay bana dönerek;
-Senin Borayla sarılman ne kadar kısa sürmüş. Beni niye merak ediyorsun ki? Sen git Bora'yı merak et.

Şuanda Gökay beni kıskanıyordu. Ama belli etmemeye çalışıyordu. Cidden beni kıskanıyormuydu? Bana trip atıyor.

-Bora ile konumuz ne şimdi?

Gökay;
-Konumuz Boraya sarılman. Hadi git şimdi de sarıl. Seninle bugün kavga edemeyeceğim.

-Senin Borayla sorunun ne? Borayla arama neden karışıyorsun açık açık söylermisin?

Gökay;
-Merak etme bundan sonra karışmayacağım. Artık bol bol buluşup sarılırsınız.

-Gökay sen ne saçmalıyorsun? Bora benim sadece arkadaşım ve öyle kalacak.

Gökay sırıtarak;
-Evet biz görüyoruz arkadaşlığı. Tabi tabi.

Gökay arkasına dönmüştü. Artık Gökay'la konuşmayacağız galiba.

-Benimle konuşmayacakmısın?

Gökay birden durup bana döndü.

Gökay;
-Nereden çıktı şimdi bu?

Derken birden gürültülü bir ses geldi. Arkamızdaki kapı kapanmıştı. Kapıyı açmaya çalıştık ama kapı açılmıyordu.

-Bak senin sayende burada kaldık.

Gökay gülerek;
-Benim sayemde mi? Peşime takılan sensin.

-Bendeki suç seni merak ettim ve yanına geldim.

Dedim ya bir köşeye oturmuştum. Gökay bana üzgün üzgün bakarak yanıma oturdu ve kapasını omzuma koymuştu.

Gökay;
-Haklısın. Kusura bakma. Seni bir anda Borayla sarılırken görünce sinirlendim.

-Hayır sende haklısın. Ama ben Boraya sarılmadım. Durduk yere o bana sarıldı.

Gökay;
-Tamam ben sana güveniyorum. Sadece 5 dakika böyle sessiz kalalım.

Gökay'ın kafası hala omzumdaydı. Kalbimde kelebekler uçuşuyordu. Gökay gerçekten ne kadar sinirli olsa da ben onun için bana kızamayan kişiyim. Buna çok seviniyorum. Bir süre sonra ben bunları düşünürken Gökaya baktım uyuyakalmıştı. Ne kadar masum ve tatlı uyuyordu. Saçları, gözleri hepsi ayrı güzeldi. Elimi Gökay'ın saçına uzatıyordum ki birden Gökay elimi tuttu ve kafasını kaldırıp bana bakıyordu.

Gökay;
-Bunu yapmak için uyumamı mı bekliyordun?

-Y-yok hayır. Saçın gözüme geliyordu rahatsız olma diye...

Müdür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin