Dört Duvar Arası

93 9 3
                                    

"Her an gözlerim seni arıyordu. Yokluğun benim için hayatımın duruşu dibiydi..."













Söylediği sözler kafamın içinde dolaşıyordu. Herneyse hala adamlar peşimizdelerdi. Koşarak bir caddeden karşıya geçerek önümüze çıkan ilk mahalleye girmiştik. Satılık bir evin bahçesine girip saklanmıştık. Bir dakika. Bu ev ve bahçe Gökay'la bu evin bahçesinin salıncağına oturup uyuya kaldığımız yerdi. Aradan zaman geçse bir daha buraya mafya adamlarından kaçıp buraya saklanacağım hiç aklıma gelmezdi. Gökay telaşlı bir şekilde yüzünü bana döndü. Nefes nefese kalarak;

Gökay;
-İyimisin?

-Evet iyiyim biraz yoruldum sadece. Bu adamlar kim biliyormusun?

Gökay;
-İnan bilmiyorum ilk defa görüyorum bu adamları. Farkındaysan adamlar bize birşey yapmadılar bizim yaptıklarımıza karşılık vermediler.

-Nasıl yani?

Gökay;
-Yani bu adamlar başımıza birşey gelmesini istemiyorlar. Bu adamların patronları sadece kanlı canlı sağ sağlim bizi istiyorlar.

-Bir dakika. Bunlar mafya adamları değil mi?

Gökay;
-Tahminlerimce değil. Kiralık adamlar bunlar tiplerinden ve hareketlerinden anlaşılıyor.

-Mantıklı olabilir.

Gökay;
-Neyse biraz daha burada kalalım. Ne olur ne olmaz.

-Tamam.

Gökayla çimlerin üzerine oturmaya başlamıştık. Aradan 10-15 dakika geçmişti. Gökayla ikimiz o kadar yorulmuştuk ki 10-15 dakika içeresinde uyuyakalmıştık. Ben Gökay'ın omzunda, Gökay ise başını başıma koyarak uyuya kalmıştık...

Gözlerimi açtığımde hiç tanımadığım bilmediğim bir yerdeydim. Heryer kapkaranlıktı birşey göremiyordum. Karanlık korkum olduğu için yavaş yavaş ellerim titremeye başlıyordu. Nerede olduğumu hem bilmiyorum hemde heryer kapkaranlıktı. Gözlerim sadece Gökay'ı aramaya başladı. O karanlıklar içeresinde Gökay'ı arıyordum...

-GÖKAY!! GÖKAY!!

Ses gelmiyordu. İyice korkmaya başlamıştım ne yapacağımı bilmiyordum. Nerdeyim ben? Gökay nerede? Aklımı yitiricektim. Gökay hani benim karanlıktaki ışığım olacaktın... Şimdi neredesin peki...?

Gözlerim Gökay'ı ararken birden sertçe kapı sesleri duymaya başlamıştım. Birden kapıyı açınca dışarıdaki ışık gözüme çarpmıştı. Gözlerim bir kısık şekilde kapıyı açan kişiye bakıyordum. İçeriye iki adam girdi ve ikiside kolumdan tutarak götürmeye başladılar.

-BIRAKIN BENİ! SİZDE KİMSİNİZ?!?!

-GÖKAY NEREDE? NE YAPTINIZ ONA?!

Adamların hiç biri konuşmuyorlardı. Beni başka bir odaya götürüyorlardı. Birde baktım ki gözlerime inanamamıştım. Gözümden yaş akmaya başlamıştı... Gökay yerde gözleri kapalı bir şekilde yatıyordu. Koşarak yere doğru Gökay'ın yanına gidip ağlamaya başlamıştım.

-GÖKAY! AÇ GÖZÜNÜ NOLUR...

-NAPTINIZ ONA ADİ HERİFLER. ALLAH BELANIZI VERSİN!

Adamlardan biri;
-Beddua etme. Çokta endişelenme. Sadece rahat durmadığı ve ortalığı birnirine kattığı için kısa süreliğine bayıltıcı sprey sıktık.

-Ne istiyorsunuz bizden? Sizde kimsiniz?

Adamlardan biri;
-Zamanı gelince öğrenirsiniz...

İçeri birden bir adam girmişti.

Müdür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin