"Bak, burada küçük bir kız ölmüş. Ruhu büyüyüp kadın olmuş..."
Koşarak arka bahçeye gittiğimde gözlerimi inanamadım. Zeynep, yerde kanlar içinde yatıyordu. Şaşırmıştım. Ellerim, ayaklarım titriyordu. Gözlerimin önünde ölü bir kız var. Hemde o kız benim arkadaşım, hemde en yakın arkadaşımdı...
Hemen kendimi toparlayıp koşarak oradaki nöbetçi öğretmeni çağırdım. Nöbetçi öğretmen şoklar içersinde hemen ambulansı aradı. Ölü Zeynep'in etrafında çokca insan vardı iğne atsan düşmez o derece kalabalıktı. Hala şoktaydım, ağlıyordum, inanamıyorum. Nasıl öldü?, intihar mı etti? kafamda birsürü sorular vardı. Cidden çok üzgündüm. Ben daha ona çok şey anlatacaktım...
Bir süre sonra bir şey farkettim ki müdür ortalıkta yoktu. Böyle bir olayda kim olmazdı? Birde müdür'ün olmaması çok garipti. Zeynep'in ölü bedeni ambulansa kaldırıldı. Zeynep bilekleri kesik haldeydi. O an gözlerimin önünden çıkmıyordu. Büyük ihtimalle bileği kesildiği için intihar etmiş olabilirdi. Sadece sol bileği kesikti, aşırı kan kaybettiği için ölmüştü. Ambulans gittikten sonra kalabalık gitmişti. Herkesin ağzında Zeynep'in ölümü konuşuluyordu. Herkes şok içeresindeydi. Herkes sınıflara geçtikten sonra ilk defa odasından çıkan müdür'ü görmüştüm. Bir duyuru yapmıştı o duyuru şöyleydi;Müdür;
- Çocuklar bildiğiniz gibi okulumuzda bir cinayet yaşandı ve bu cinayet sonucu Zeynep arkadaşımızı kaybettik. Mekanı cennet olsun. Katili şuanda bulamadık. Aramızdan biri olabilir bu sebepten dolayı bugünlük okulumuza ara veriyoruz. İyi günler.En doğrusu buydu. Herkes toparlanıp evlerine gitmeye başladılar. Bende hızlıca toparlanıken müdür yanıma doğru gelmeye başladı. Yüzümü müdür'e çevirdiğimde bana çok soğuk kanlı şekilde bakıp şu sözü söyledi;
Müdür;
-Arkadaşını seviyormuydun?Kaşlarımı çatarak;
-A-anlamadım hocam.Müdür;
- Arkadaşın Zeynep. Onu seviyormuydun?Bana bu soruyu neden soruyordu anlamadım. Hemen kekeleyerek şöyle cevap verdim;
-E-evet neden sordunuz?
Müdür
-Hiç merak etmiştim.Diyerek yoluna devam etti. Bana neden bu soruyu sordu? Ne demeye çalışıyordu? hiçbirşey anlamamıştım. Müdür'ün bu aralardaki tavırları beni ürpertiyordu. Hemen çantamı alıp sınıftan ayrıldım. Okulun kapısının önünden tam çıkarken birde baktım hırkam. Hırkam yoktu sınıfta unutmuş olmalıydım. Hızlı adımlarla sınıfa doğru yürümeye başladım. Okulda kimse yoktu. Rahatça sınıfa girip hırkamı aldıktan sonra müdür'ü gördüm. Oda beni görmüştü. Hemen hızlı adımlarla müdür'ün yanından geçerken beni çağırdı. Elleriyle "Gel" işareti yapmıştı. İşte şimdi işim bitti. Yavaş adımlarla müdür'ün yanına gittim. Bana baktı ve şunları söyledi;
Müdür;
-Evet kızım. Senin bu okulda ne işin var? herkes gitti sen niye buradasın?Evet müdür'ün bana kızacağını çok iyi biliyordum. Sessiz bir sesle;
-Hocam ben hırkamı unutmuştum da onu almaya gelmiştim.
Müdür bey ise;
-Tamam hadi hızlı ol biraz.İçimden " Ee zaten ben gidiyordum beni siz çağırdınız" Diye söylenmeye başladım. Hızlı adımlarla okuldan ayrılmıştım. Eve gittiğimde Zeynep ile olan fotoğraflarımıza bakıyordum. Çok üzülüyordum. Yokluğu çok kötüydü. Ailem beni yemek yemek için sofraya davet etti ve okulumun nasıl geçtiğini sordu. Ardından hemen anlatmaya başladım. Annem ve babam beni şoklar içeresinde beni dinliyorlardı. Zeynep'in öldüğünü duyduklarındaki yüz ifadeleri her şeyi belli ediyordu. Annemden şöyle bir cümle çıktı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müdür
AventuraDışı sakin ruhu cani bir okul müdürü. Lise öğrencileri olan Derin, Gökay, Afet ve Burak... Bu dörtlü okul müdürünün gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışacaklar. Kim bilir belkide başarısız olacaklar... Jnpnw