Müdür Odası

97 9 3
                                    

"En üzüldüğün zaman beklemediğin kişiden beklemediğin tepki vermesidir..."









Eve gittiğimde elimdeki erişteyi bitirip çöpe atmıştım. Odama çıktığımda direk yatağıma uzanmıştım. Telefonumu tam elime alacakken bozulduğu aklıma gelmişti. Şuanda o kadar sinirliydim ki. Saattimi sabah 07:00 ayarlayıp uyuya kalmıştım...

          
                      Gökay'dan Devam...

Derinle markette karşılaşacağımız aklımın ucundan bile geçmezdi. Sadece acıktığımı farkedip arabayı durdurup yakınlardaki marketten erişte alıp sakin sakin evime gidecektim. Taaki Derin'i görene kadar...
Bu saatte başına birşey gelir diye onun arkasından gidiyordum. Zaten elindeki erişteyle beni dövmeyi planlıyordu. Yine arkasına dönüp giderken aslında yine peşinden gitmiştim. Derin evine geldiğinde etrafa bakınıp evine girdiğini gördükten sonra evime rahatça gidebilirdim. Aslında umrumda bile olmaz ama başını belaya sokar diye peşinden gitmek istedim. Bugün ona sinirliydim. Derin'in telefonlarına ve mesajlarına bilerek bakmadım. Bakalım beni ne kadar merak ediyor diye. Tamam bu tavrım çocukça olabilir ama onu Borayla gördüğüm an sinirleniyorum. Umarım yarın güzel bir gün olur. Tek dileğim bu...

                      Derin'den Devam...

Sabah saattin zangırtılı sesiyle bir an korkuyla uyanmıştım. Öyle sesi hayatımda ilk defa duyuyordum. Eski antik bir saat olduğu için paslanınca garip sesler çıkarabiliyordu. Eski olmasına rağmen hala çalışıyordu. Üstümü giyip günlük rutin işlerimi halledip çantamı almıştım. Bir de baktım ki saat 08:00 olmuştu. İnanamıyorum. Otobüs durağına gittim otobüsü bekledim daha sonra okula geldim diyelim o zamana kadar saat 09.00' u bulurdu. Hızlıca çantamı alıp aşağıya hızlıca inerken ayağım takılıp düşmüştüm. Neredeyse merdivenlerden yuvarlanmıştım. Annem ve babam merdivenden düşmemi görünce hemen ayağa kaldırdılar.

Babam;
-Kızım iyimisin? Ne bu acale?

Annem;
-Kızım nereye koşturuyorsun böyle dikkat etsene.

-İyiyim iyiyim. Geç kalıyorum okula. Size iyi günler.

Hızlıca kalkıp giderken ayak bileğime düzgünce basamadığımı fark ettim. Dün taşa takılıp düştükten sonra üstüne bugün merdivenlerden düşünce ayağımın hali hal değildi. Bir şekilde hızlıca ayakkabılarımı giyip evden dışarı çıkmak için kapıyı açmıştım ki birden karşıma bisikletiyle birlikte Bora çıkmıştı.

Bora;
-Fazla geç kalmadın mı?

-Senin burada ne işin var?

Bora;
-Gel hadi bin. İkimizde geç kaldık.

-Yok teşekkür ederim Bora kendim giderim.

Bora;
-Geç kalmaktan iyidir.

Geç kaldığım için bisikletle daha hızlı ve erken gidebilirdim. Boranın uzattığı kaskı takıp arkasına oturmuştum. Boraya tutunup okula doğru gitmeye başlamıştık. Okula 15-20 dakikada varmıştık. Okulun önünde durup bisikletten inmiştik. Etrafta kimse yoktu. Herkes derse girmişti bile. Neden derse erken başladılar bugün bilmiyorum. Hızlıca kaskı çıkarıp, bisikleti bir köşeye koyduktan sonra hızlıca okula girmiştik. Ayağım burkulduğu için koşamıyordum. Bora hızlıca koşarken geri dönüp yanıma gelmişti.

Bora;
-Derin iyimisin?

-İyiyim iyiyim. Biraz ayağımı burktumda bu sabah ondan koşamıyorum. Sen git.

Bora;
-Tabikide öyle birşey olmaz Derin.

Diyip Bora yanıma geçip iki kolumdan da tutup yardım ediyordu. Yavaş yavaş merdivenlerden çıktıktan sonra ders başlamıştı bile. Sınıfa gelmiştik. Kapıyı tıklayıp içeri girmiştik. Bora kapıyı açıp öncelik bana yer vermişti. Bora kolumu tutmaya devam ediyordu.

Müdür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin