Bir Üst Mahalle

112 10 7
                                    

"Bazen küçük bir an için ömür bile verilir..."










Gözlerim yavaş yavaş açılıyordu. Hala otobüsteydik. Kafamı yukarıya kaldırdığımla Gökayla göz göze gelmiştik. Otobüs'ün bir anlık frene basmasıyla kafam tam önümdeki koltuğa çarpacakken Gökay eliyle başımı tutmuştu. Elini başıma koymuştu. Sonra eliyle başımı omzuma koymuştu. Tam kalacakken bana seslenmişti.

Gökay;
-Uyu. Daha gelmedik.

Dedi ve arkasına yaslanmıştı. Başım hala Gökay'ın omzundaydı. Bu az önce elini başıma koyup, "Uyu" demesi benim içimu kelebeklendiriyordu. Çok güzel bir histi. Bu hisleri tekrardan Gökayla yaşamak istiyorum. Gökayla yaşadığım anlar için herşeyi verirdim. Evet emin konuşuyorum. Çünkü onu gerçekten seviyordum...
Hatta bir tane şarkı vardı "Sevgi anlaşmak değildir, nedensizce sevilir... Bazen küçük bir an için ömür bile verilir..."
Bence bu şarkı Gökayla bizim şarkımız olmalıydı.
Bunları düşünerek tekrardan uyuya kalmıştım. Aradan dakikalar sonra kulağımda fısıltıyla uyanmıştım.

Gökay;
-Kalk hadi geldik uykucu.

Diyip gülümsemişti. Bende etrafa şaşkın şaşkın bakındıktan sonra ayağa kalkmıştım. Son durakta inmiştik. Otobüsten indikten sonra Gökay Bol hırkasının ceblerine elini koymuş, yüzünü bana çevirmiş bakıyordu.

Gökay;
-Ee nereden gidiceğiz? Yolu unuttum.

-Yok teşekkür ederim ben giderim.

Gökay;
-Saçmalama Derin. Saat neredeyse 23.00 olmuş, sen ben giderim diyorsun.

-Yok birşey olmaz.

Gökay;
-Hadi yolu göster. Biliyorsun benimle inatlaşamazsın ne dediysem o. Hadi hadi.

-Of Gökay Off.

Önden yürümeye başlamıştım. Gökay arkamdan gülerek geliyordu. Evet biliyordum onunla inatlaşamazdım. Yorulmasın diye söyledim Gökaydan azar işittik... Her neyse aradan dakikalar sonra evimin önüne gelmiştik. Gökayla ayrılma vakti gelmiştik. Gökay nedensizce bana yüzü düşmüş gibi bakıyordu.

-Ne oldu yüzünden düşen bin parça.

Gökay;
-Hiç yok birşey.

-Peki o zaman. Herşey için teşekkürler iyi geceler.

Gökay;
-Seni daha evine bırakmadım ama.

-Gökay şuanda evimin önündeyiz.

Gökay;
-Ama ailene bırakmam lazım. Belki binanın içinde canavarlar seni yerse. Yada bir anda zombi istilası olursa seni kim koruyacak?

Sesli bir şekilde gülümsemiştim.

Gökay;
-Komik mi? Doğru ama. Hem sen karanlıktan korkmuyormusun?

-Gökay binanın içinde ışık var.

Gökay;
-Varmıydı ya. Herneyse hadi gir evine yeterince yoruldun bugün bolca dinlen.

-Tamam sende. İyi geceler.

Gökay;
-İyi geceler. Hadi hadi gir evine.

-Tamam tamam.

Koşarak evime girmiştim. Gökaya son bir defa el sallamıştım. Oda bana gülerek el sallamıştı. Evime girmiştim. Gökayda gitmişti. Kapıyı çaldım ve kapıyı babam açmıştı.

-Baba annem uyuyor mu?

Babam;
-Uyuyor kızım. Konuşmamız gereken konular var ama yarın konuşuruz merak ettik seni. Odana hızlıca çık biliyorsun annen başının etini yer.

Müdür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin