❤️ Genç Kurgu #1
🔥
Adaletin Keskin Kılıcı
Tanrı, geceye hayat verdi ve gökyüzüne mühürledi.
Ve bir kadın o gökyüzünün altında sevilmemişliğine ağladı.
Ta ki bir adam kollarını açıp sarana kadar...
Oysa o gökyüzünden de karanlıktı...
Cemal Süreya D...
Ve uzun bir aradan sonra biz geldik. Özlediniz biliyorum, hatta bir çoğunuzun isyanını da okudum. Ama maalesef ki, okunma sayısına baktığımda gelen oy ve yorum azlığı beni üzdü. Ama yine de dayanamadım, bekleyen, destek veren okuyucularım için bölümü yayınladım.
Bu bölümü, destek veren tüm okuyucularıma armağan ediyorum. İyi ki varsınız ❤️
Bu arada Kurban Bayramınız Mübarek olsun. Bayramın son hediyesi olsun, sizlere...
Multi : Cem Adrian - Zincir
Keyifli Okumalar ❤
🔥
Bölüm 53 : "Geçebilir Mi Bu Acı?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Beni korkutan, yokluğun değil ki. Beni korkutan, yokluğuna alışmak."
🔥
"Ben oğlum!"
Ortama yayılan tok ses ve ona eşlik eden ayak sesleri ile birlikte gözlerimiz merdivenden inen adamı buldu. Avını yakalayan bir aslan gibi keskin gözleri Bora da sabit dururken sözleri ciddiyetten yoksun tamamen alaycıydı. Giydiği siyah takım elbisesi onu ciddi ve saygılı bir adam olarak göstersede, benim gözümde cani ve katildi. Paravanın arkasında saklanan ruhu tehlikeli ve kirliydi.
Her adımı sanki kalbime atılan koca bir mızrak gibiydi. Gözlerim bir an olsun üzerinden ayrılmazken onun gözleri sadece oğlunun üzerindeydi. Ben onun hâl ve hareketlerini izlerken o da aynı eylemi oğlu için yapıyordu. Gözler bir an olsun bağından kopmazken tam önümüzde durdu. Sanki varlığımı o an farketmiş gibi başını çevirdi. Onunla göz göze geldiğim anda boşlukta sallanan ellerim yumruk oldu. Gözlerinden gözlerime akın eden o ateş, ruhuma karıştı. Bakışları derin lakin tehlikeli bir hâl aldığında, bir an nefes alamadığımı hissettim. Koca bir el kalbimi avuçları arasına aldığında var gücü ile sıkmaya başladı ve bu bedenimi bir anda ortamdan soyutlamaya başladı.
Koca binada sadece o ve ben kaldım. Ve bir de etrafımızda pervane olan koca bir ateş. Yanacaktık ama ilk yanan bu sefer o olacaktı.
Göz bağımızı koparan önüme çekilen perde oldu. Bora bedenini bedenime siper ettiğinde, Tarık Suvari'nin kahkahası doldu koca binada. Büyük yankı yapan gürlemesi ortamdan kulaklarımıza yayıldığında, yüzümü buruşturdum.
"Zaaf, insanın en büyük düşmanıdır oğlum."
"Bu konudaki tecrübeniz, takdire şayan!" Dalgaya aldığı cümleleri dudaklarından alayvâri çıksada, bedeninde oluşan gerginliği kasılan omuzlarından net görebiliyordum. Beni koruyordu. Babasının gözlerinden de, onun ekseninden de beni kalkanı arasına alıp koruyordu. Bu belli belirsiz dudaklarımda bir tebessüme yol açtığında, hoşuma gitmediğini söyleyemezdim. Şu ortamda bile nedensiz bir kalp çarpıntısı oluşturuyordu bende, akla zarardı.