Bölüm 8 : "Cinayet"

8K 1.2K 2.6K
                                    

Merhaba sevgili okurlarım...

Aksiyonu bol ve biraz da gerilimin yaşandığı bir bölüm ile geldim. Umarım beğenirsiniz. Kitap şimdi başka bir evre atlamış durumda...

Bu bölüm için bir parça düşünmedim, istediğiniz ve bu bölüme yakışır bir şarkı dinleyebilirsiniz.

Keyifli okumalar ❤

🔥

Bölüm 8 : "Cinayet"

"Ve bir ceset bile bu kadar ölümü kaldıramaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ve bir ceset bile bu kadar ölümü kaldıramaz."

🔥

Bazen bir cevap bulmak umudu ile sorularla, hatta gelecek nokta ile yüzleşmeliydi insan. Sorulardan korkmanın da, kaçmanın da bir faydası yoktu. Öyle ki, bir kanca misali yapışırdı yakana...

Ama biz insanoğulları, yaptıklarımızın bedeli olarak gelecek olan sorularla yüzleşmekten kaçar ve verilemeyecek olan cevapların içinde kaybolurduk. Er ya da geç ne kadar korksakta yüzleşmek istemediklerimiz ile karşı karşıya gelirdik.

Tıpkı şu an öfkeden gözü dönen adam ile karşı karşıya kalmam gibi...

Neden buradaydı? Kafamdaki sorular beni bir uçurumun kenarına sürüklüyordu. O soruların cevabı onda değil aslında bendeydi. Tıpkı sorularının cevaplarının ben de saklı olduğu gibi.

"Bora!" İsmi dudaklarımdan yakarış gibi çıksa da gözlerindeki hissiyat yutkunmama neden oluyordu. Acı dolu bir yutkunuş genzimi yakarken, gözlerimdeki çıkmazlık bir vadi arıyordu.

Belgelerin yokluğunun farkına mı varmıştı? Burada olduğuna göre farkına varmıştı ve benim aldığımı düşünüyordu. Peki yanılıyor muydu? Hayır... Ama yine de sonuna kadar inkar edecektim...

Gözlerindeki öfke beni tedirgin etse de başımı daha dik tuttum ve kararlı bakışlarla baktım kendisine.

"Efsun Hanım," dedi sert bir ses tonu ile. Bizim bu bakışmamızı bölen tabii ki de seyircimiz olan Gamze idi.

"Bora Bey, kapıda kaldınız içeri gelmek ister misiniz?" diye sordu. Ama sesindeki soğukluk ürpermemi sağladı. Yandan arkadaşıma baktığımda gözünü kırpmadan, gözlerindeki sert bir ifade ile Bora'ya bakıyordu. Kızgın ve öfkeliydi. Bora'nın bakışları saniyelik beni terk etti ve sanki yeni farkına varmış gibi Gamze'yi hedef aldı. Ama Gamze'ye olan bakışı çok uzun sürmedi.

"Kendisi ile yalnız konuşmam gereken konular var," dedi ve cümlelerin sonuna doğru gözleri gözlerime değdi. "İki dakika dışarıda konuşabilir miyiz?" diye sordu. Soru imgesi, kibar bir hava katsada sert ses tonu tam aksiydi.

Sadece başımı salladım ve yönümü Gamze'ye döndüm.

"Hemen geleceğim," dediğimde anlamak ister gibi gözlerime daha sonra da omzuma baktı. Biliyordum kafasında sorular vardı. Ve onların cevabını almadan da yakamı bırakmayacaktı.

Müebbet / Adaletin Keskin KılıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin