"Onun ismi ne çığdan ne de heyelandan geliyordu. O bir ölüm çiçeğiydi. İsmine inat toprağına tutunmalı, can suyu eksik edilmemeliydi. O ölüm için değil yaşamak için doğmuştu."
"Geçmiş geçmişte kalmalıydı..."
01.04
"Serdar Yılmaz..."
Cümlenin bitmesine bile gerek yoktu. Babamın adı kulaklarımda çınlarken Murat'ın son vuruşuyla belki de tüm gardımı indirmiştim.
"Seni bana emanet etti."
Yıllardır hafızamda yeri olmayan, düşünmeyip geçmişin tozlu raflarına bıraktığım o insan beni ona mı emanet etmişti? Kendi kızına göz kulak olmadığı gibi bir başkasını mı göndermişti? Hayır, hayır o benim babam değildi! Sağ elimi destek almak istercesine sandalyeye koydum! Hem bu adam kim oluyordu da beni ona emanet etme fikrine bile kapılabiliyordu? O benim babam bile değildi! Bu adamsa hiçbir şeyim bile değildi.
"Hıh, babam demek! O kim oluyor da beni sana emanet ediyor? Bunca yıl nasıl babasız bir şekilde başımın çaresine baktıysam yine bakarım!"
Bu evden çıkıp yürüyerek gitmeye karar vermiştim, cahil cesareti desem değildi! Bu ayakla nereye giderdim bilmiyordum ama bu adamla bu evde daha fazla kalmayacaktım! Arkamı döndüğüm gibi çıkışa giderken sendeliyordum. Midem bulanıyor sabahki gibi başım dönüyordu.
"Yağmur yağıyor."
Vestiyerden önce montumu alıp giydiğim sırada yanıma geldi.
"Delirdin mi savcı, bu havada hiçbir yere gidemezsin!"
"Ya rabbim ya sabır... Senden izin isteyen oldu mu?"
Daha fazla bu saçmalıkları dinleywmeyecektim! Babam denilecek adam buraya gelse bile ki gelse beni bulamazdı- durduramazdı beni! Ne zannediyorlardı? Ben alınıp verilen bir mal mıydım? Babam denilen adam emanet etmiş o da emanetini almış mıydı? Hayatımın içine ettiği yetmiyormuş gibi şimdide yoluma bu şekilde mi taş koyuyordu? Sakin ol Lavin!
"Savcı kendine gel, dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor!"
Umurumda değildi. Hem o kadar beni düşünüyorsa arabasıyla beni bırakabilirdi. Ya da bıraktırabilirdi.
"Bekle, adamlar seni bıraksın."
"Taksi kâfi!"
Ayakkabımı hızla alıp kapıya doğru döndüğümde önümdeki kapının sarsıldığını gördüm. Sarsılanın aslında bedenimdi. Kalp atış hızlarımı tüm benliğimde hissediyordum.
Sakin ol Lavin, hadi kapı önünde.
Elimi ileriye attığımda başta elim kapıya çarptıysa da sonra kapının kolunu buldum. Kapıyı açtığımda bir adım atmamla ayakkabılarımın ellerimden kayıp yere düşmesi bir oldu. Nereye açılmıştı gözlerim, zifiri karanlıktı burası? Kapı pervazına tutunduğumda yine onun sesini duydum. Gözlerimi kapattım!
"Lavin!"
Gözlerimi açamıyordum. Açmaya korkuyordum çünkü etraf dönüyordu, karanlık etraf dönüyordu...
Sol kolumu tutarken, "Yürüyebilecek misin?" diye sordu. Konuşamıyordum da. Şaka mıydı bu, şimdiye kadar hiçbir şey olmamıştı gerçekten tüm problemi bugüne mi saklamıştık?
Murat'ın ellerini vücudumda hissettiğimde ayaklarım yerden kesilmişti.
"Vücudun isyan ediyor, hâlâ farkında değil misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ YALAN 🌌
ActionGökyüzünü görebilmek değiştirmez yokluğunu. Varlığı silemez hiçliğini. Ve gökyüzü, gökyüzü umudunu bindirmiştir yağmurlarına. Senin, benim, bizim bindirdiğimiz gibi... Bak şimdi de şimşek çakıyor. Yakmıyor mu içini cayır cayır? Har olduğun yetmiyor...