11 Aralık 2022
Sonu başından belli bir kitabın birincisinin finaline geldik... Benim için deli dolu ve aşk dolu bir kitap oldu... Çok özel!Sensiz gecemin son nefesinde
Kabus olsan gel güzel bir düş seninle
Yıldızlar yağıyor üzerine
Deniz kokusu var saçının her telinde
Sana değilse aşk inan haybeye
Sensiz olmaz01.35
"Özür dilerim Murat!"
Hayatım boyunca pek çok yerde çaresiz hissetmiştim, bu çok daha farklıydı! Korkuyordum, o kadar çok korkuyordum ki tir tir titriyordum! Ben gerçekten onu kaybetmekten o kadar çok korkuyordum ki, çaresizliğimi ruhuma bağlayanda bu korku oluyordu...
"Eğer..." diye mırıldandım. Göz yaşlarımı silip gözümü tavana dikerek.
"Eğer devam etmek istemezsen anlarım!"
Güçlükle dudaklarımdan çıkan sözcükler kalbimi delip geçti! Onu buna mahkum edemezdim, gözlerinin önünde değişmemi izlemesine izin veremezdim! Her şeye rağmen aklında iyi kalmak isterdim! Sevgi... Sevgide geçmişte kalan bir izdir, geçmese bile yoluna devam etmen gerekir, ne kadar çok sevsen de devam etmen gerekir. Fedakarlık mı oluyordu bu yoksa bencillik mi? Bencilliğimi takınıp ona yalvarabilir miydim? Ben gerçekten bir adamın önünde diz çökmeye bu kadar hazır mıydım? Fedakar olmayı yeğlerdim, gururumun adı fedakarlık olurdu...
"Gerçekten mi?" diye sorduğunda, "Gerçekten!" diye yanıtladım!
Eğer gerçekten isterse şu an burada beni bırakıp gidebilirdi! Sevgi içeren sözcükler çürüyüp gider, geriye sadece nefret dolu anılar kalırdı. Annem, babamdan nefret ederek ölmüştü oysaki onu bu dünyadaki her şeyden çok sevmişti. Sevgi kendi iplerinizi karşılıksız, delicesine güvenle karşınızdakine vermekten ibaretti ve sevgi her şeye rağmen, herkese rağmen sizi dizleriniz üzerine çöktürebilirdi...
Eğer gerçekten gitmek isterse yapabileceğim tek şey kenara çekilmek olurdu...
"Hıh!"
Sinirle gülümsemesini de anlayabilirdim. Ne sanıyordun ki Lavin, savaşmadan vaz mı geçecek? Savaşta herkes kaybeder, sözde kazananlar kaybettiklerinin üzerlerine mum dikenlerdir. Dikilen mumlardan sonra kazanmak ne kadar anlamlıdır? Bir şeyler için, boşu boşuna ölmek ne kadar anlamlıdır? Hiç, hem de hiç, anlamsızdır, ölmekte ölmemekte! "Sen gerçekten bunu düşündün mü? Kulaklarım mı bana oyun oynuyor yoksa sen mi?"
Gözlerimi ona doğru çevirdim. Sinirden yoksun hayal kırıklığıyla doluydu.
"Ne yani, bipolar olduğun için seni bırakıp gidebileceğimi mi düşündün? Bunu nasıl düşünebilirsin Lavin, sana hiç mi geçmedim?"
Geçip, geçmemek?
"Mesele senin bana geçip geçmemen değil Sarper!" dedim sinirle! Her şey sevmekten ibaret değildi!
"Mesele benim bile dayanamadığım bu hastalığa seni de mahkum etmem! Bu senin sandığın kadar kolay bir şey değil! Sen Murat, senin bile benim bu hallerime katlanamadığın zamanlar oluyor! Ben senin düzenini yerle bir ederim, şu zamana kadar ki gördüğün dengesizliklerim bunun yanında bir hiç kalır, üzerim seni, kırarım, çekilemez olurum Murat! İşte o zaman, senin beni çekemediğin zaman yok olurum..."
İleride bana bırakabileceği bir keşke bile zarar verirdi çünkü dayanamazdım!
Kaybetmenin ya da kazanmanın ne demek olduğunu ziyadesiyle anlamıştım. Kaybetmek en umutlu anda gerçekleştiğinde, ruhunu yerle bir etmek için zaman kollayan bir şeytandan farksızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ YALAN 🌌
AzioneGökyüzünü görebilmek değiştirmez yokluğunu. Varlığı silemez hiçliğini. Ve gökyüzü, gökyüzü umudunu bindirmiştir yağmurlarına. Senin, benim, bizim bindirdiğimiz gibi... Bak şimdi de şimşek çakıyor. Yakmıyor mu içini cayır cayır? Har olduğun yetmiyor...