Gerçeklerin Yanılsaması

94 9 93
                                    

Vee 500 okumaya ulaştık dostlar, nice 500'lere. Okuyan herkese sonsuz teşekkürler. Çoook seviliyorsunuz.

Yorulduğum bu beden
Günahlarım için bir neden...

"Bakma bana öyle hayatına renk katıyorum işte!"

"İnsanın sevdiği kadını düşmanının eline teslim etmesi hangi kitapta yazıyor?"

01.19

Hiçbir şey yerli yerinde değildi. Bunun farkına da varmak istemiyordum zaten toparlayacak gücümde yoktu. Bazen kendimi bile tanıyamıyordum. Evet, Lavin kafasına eseni yapardı; evet, Lavin söz dinlemez baş kaldırırdı ama Lavin bunu yapmamalıydı bu kadar ileriye gitmemeliydi. Lavin sevgisini seviyormuş gibi göstermemeliydi. Belki de hikayenin baştan beri bu kısmı yalandı. Zamanında sevmeden sevmiş şimdiyse sevmiş ve seviyor gibi davranıyordu. Tek hatam bu muydu bilmiyordum ama sevgi işlerinde bir yerde söküğüm vardı. Zorla giydiğim siyah tulumum her tarafımı sıkıca sarıyor nefesimi kesiyordu, oysaki paçaları boldu da. Karaları bağlarken karaları da bağlatacaktım. Saçlarımı sıkı sıkı bağlamıştım, acı eşiğim nerede fazlaysa belki de onu düşünür ve kalbimdeki acı çığlıkları düşünmezdim. Topuk seslerim yerde tıkır tıkır ses çıkartıyor ve bana acı bir müziği yansıtıyordu. Bu iş böyle olmamalıydı. Yaptığımla da övünmüyordum, sadece benden saklananı bilmek istiyordum. Ulaştığım odanın kapısını tıklattım. Üzerini değiştirmeye başlamıştı. Bunun zaten farkındaydım çünkü sabah kalkmış önce mutfağa inmiş ve geri yukarıya çıkarak duş almıştı. Saçlarını kurutmuş olmalıydı ki kurutma makinesinin sesi odasından gelmişti. Murat hızlı giyiniyordu tahminime göre şimdiye giyinmişti. İşimi ekstradan garantiye almak için odasına gelmiş ve onun izniyle de girmiş bulunmaktaydım. Arkama bakmadan geri dönemliydim çünkü planı gayet de abartmıştım. Sakin davranıp sadece saatindeki ses cihazı ile yetinmeliydim ama işimi de garantiye almak zorundaydım. Ya her zaman taktığı saati bugün takmazsa!? Bu ihtimal beni iyice geriyordu. Odaya girdiğimde tam da beklediğim haldeydi, kravatını takıyordu.

Zoraki bir gülümsemeyle, "Günaydın!" dedim. Benim aksime Murat'ın gülümsemesi gayet içtendi...

"Günaydın!" dedi göz kırparken, neden geldin diyordu!

"Ne zaman çıkacaksın diye soracaktım?" dedim.

Kolundaki -ses kayıt cihazı olan- saate baktı ve, "Bilmem birazdan çıkarım!" dedi. Kapıyı ardımdan kapattım ve ona doğru ilerlemeye başladığımda adımlarımı gözleriyle takip etti. Belli bir mesafe bırakıp karşısında durdum.

"Bence o kravat olmamış. Hem ne diye hep siyah kravat takıyorsan! Başka renkte kravatın yok mu?"

Çok güzel duru bir gülüşü vardı. Tek yanağındaki gamzesi her seferinde gözlerime bir ziyafet sunuyor, dokunma hissi uyandırıyordu.

"Var Lavin."

"Bence olmamış o!" diye tekrarladım. Eğer biraz daha sıkıntı çıkarırsa gidip kravatlarından bir tanesini seçip Murat'a takmak zorunda kalacaktım. Hem ben bile sıkılmıştım siyahtan o nasıl sıkılmamıştı? Göz kırparak hafifçe başını sağa sola salladı, ne yapmaya çalıştığımı soruyordu. Hiçbir şey yapmıyorum Murat sadece üzerine ikinci bir ses cihazı yerleştireceğim.

"Ben olsam başka bir renk takardım hem zaten benim kravatım yok senin var!"

Artık bir şey demeliydi hoş dese de demese de harekete geçecektim. Dememişti de zaten gözlerimi okumaya çalışıyordu. Birkaç adım atarak aramızda bir adımlık mesafe bıraktım. Elerim yakasına vardı. Kravatını çıkarmaya başladığımda Murat yakınlığımızı sorgulamalıydı çünkü bu kadar rahat davranması hiç hoş değildi. Kravatı çıkarttıktan sonra gözlerine baktım.

BİR AVUÇ YALAN 🌌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin