Selam millet!
Eskiden yazdığım bölümleri yayınladığım için biraz monoton oluyor ama bundan sonra konu yavaş yavaş açılıyor. Buraya kadar benimle geldiğiniz için size sonsuz teşekkürler ediyorum. İyi okumalar dilerimOy vermeyi unutmayınız!
Doğru ortaya çıkana kadar yanlış diye bir şey yoktur.
"Senin için yıldızları sayardım Murat eğer şu an bu durumda olamasaydık. Sen dokunulması bile yasak bir elma olmasaydın. Ya da ben dokunabilecek bir el olsaydım."
01.14
Businis kabin... Galiba Murat'ı birinci sınıf kabinde kalma konusunda illallah getirdiğim için bu sefer businis kabinde uçmuştuk. Murat'ın belki bir haftayı bile bulabilir dediği Japonya gezimiz -ki onun işi- üç gün sürünce Boz'u gördüğümüzün gecesi eve dönmüştük. Sebebi mi ne? Beyefendinin ilhamları yerindeymiş ve projeyi tamamlayabilirmiş. Galiba Megumi'yi görünce ilham perileri yerine geliyordu. Bazıları doğadan bazıları müzikten bazıları kasvetten ilham alsa da Murat'ın ki bir kadındı. Artık nasıl unutulmaz bir gece geçirdilerse ilham perileri aklını çevrelemişti. Hoş benim yanımda o ilham perileri hep kaçıyordu... Neyse bende benden ilham alacak birini bulurdum!? Kesin bulurduk...
Dün sabaha doğru eve geldiğimizde kapıyı yaşlı bir teyze açmıştı bense ilk önce Murat'ın akrabası olduğunu düşmüştüm. Sonra Selma'nın annesi olduğunu öğrenmiş Murat ile çok konuşamadığım için kadının neden gece gece uyanık olduğunu öğrenememiştim. Hem ben vampirlere inanmıyordum zaten kadında vampir gibi görünmüyordu. Normal bir teyzeydi ama geceleri uyumuyordu sanırım. Muratlaysa tamamen iletişimi kesmiştik, sabah çıkmış ve iş yerine gitmişti. Deniz ise inşallah andezit taşlarını halletmiştir de Murat'tan azar yemezdi. Bense ikisiyle de konuşmuyordum hatta üçüyle ama mecburen Azra ile görüşecektim çünkü bu kolumdaki sargıdan da kurtulmak zorundaydım ki ona da gitmek istemiyordum çünkü malum hastane malum insan oradaydı. Neyse zaten koca hastanede beni bulması imkansızdı!
Bugün evime gidip eşyalarımı almak istiyordum. Murat ne derse desin gidecektim. Hoş bunun konusu da uçaktaki sayılı konuşmalarımızda geçmişti.
Odamdan çıkıp mutfağa doğru kahvaltı hazırlamak için gittiğimde içeriden sesler geliyordu. Murat gitmemiş miydi ya da erken mi gelmişti? Hızlı adımlarla mutfağa gittiğimde bir kadını karşımda buldum. Selma olabilir miydi, selma?
"Aaa... günaydın."
Kadın arkasını döndüğünde gözleri benim üzerimde gezinmeye başlasa da bende onu süzmeye başlamıştım. Üzerinde spor kıyafetler vardı. Siyah saçlarını tepeden toplamıştı. 35'lerindeymiş gibi duruyordu. Neden Sultan Abla yoktu? Belki akşam uyumadığı için sabah uyuyordur Lavin. Vampir değil ki bu kadın...
"Günaydın Lavin Hanım."
Etrafıma bakardım eğer ismimi demeseydi, hanım da nereden çıkmıştı?
"Ben Selma."
Zorla gülümsedim. Selma'ya Sultan abla olayını sorabilirdim, zaten Murat ile konuşmuyorduk bende kendime bilgi akışı yapabilecek birini bulmuş olurdum.
"Memnun oldum Selma ama şey Sultan Hanım nerede? Yani yanlış anlama onu dün akşam burada gördüm, seni ilk defa gördüğüm için merak ettim." dedim tatlı bir sesle.
"Sultan Hanım benik annem, arada sırada Murat Beyi görmek için buraya uğrar."
Yani Sultan Hanım bir vampir değildi. Hem Murat ile aralarındaki bu yakınlık neredrn geliyordu. Bu işi kurcalamamaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ YALAN 🌌
ActionGökyüzünü görebilmek değiştirmez yokluğunu. Varlığı silemez hiçliğini. Ve gökyüzü, gökyüzü umudunu bindirmiştir yağmurlarına. Senin, benim, bizim bindirdiğimiz gibi... Bak şimdi de şimşek çakıyor. Yakmıyor mu içini cayır cayır? Har olduğun yetmiyor...