Merhaba minik insanlar!
Nasılsınız, nasıl gidiyor?
Beni sorarsanız yaşamaya çalışıyorum!
Sizi Lavin ve Murat ile baş başa bırakmadan önce bir şeyi sormak istiyorum. Bölümlerin seyri ve uzunluğu sizce nasıl?
İyi okumalar dilerim. Oy vermeyi unutmayın...
Geçmiş bana tuzak kurdu;
Geçmiş benim ölmemi istedi; Geçmiş bana işkence8 etti.
Ben savaşı kaybettim. Ama hâlâ buradayım!
"Herkesin gözüyle gördüğü benim kalbime oturuyordu!"
"Ben senin yanındayım..."
01.09
Ani hedefleri gözlerimden başkası değildi, inanamazmış gibi bakıyordu.
"Gerçekten mi?"
Fısıldayarak çıkmıştı sesi. Gözleriyse şaşkınlığını bırakmış parlamaya başlamış, dudak kenarları iki yana kıvrılmıştı. Sanki bana çok güzel bir adım attığımı anlatır gibiydi! Ben bu hareketin doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu sorgularken onun ifadesi doğruluğumu bas bas bağırıyordu. Bugün gördüğüm o resim karesi içimdeki bir yeri tetiklemişti...
Ayağa kalkarak yanan şöminenin önündeki minderlerden birine oturup içkisini yere bıraktı. Bu adamın sakinliği beni bitiriyordu. Kupamı masadan alıp onun karşısındaki mindere oturup şömineye sırtımı döndüm ve sıcak çikolatamdan bir yudum aldım.
"Neyi bilmek istiyorsun?" diye sordu bir yabancı misali! Değil misin? Onun aksine ben yalancı bir gülümsemelerimden birine sığındım.
"Neyi bilmek istediğimi bilmeyip, bir şeyler bilmek istediğimi biliyorum!"
Kafa karmaşıklığımı bundan daha iyi anlatamazdım. Dudakları iyice yukarıya kıvrıldığında neye güldüğünü merak etmiştim. İçki bu adamda yan etki bırakıyordu galiba. Bu dediğimin aksine o içkisinden bir yudum daha aldı.
"Cık, merak ettiğin şeyi en iyi sen biliyorsun!"
Yüzleşiyor muyuz Sarper? İçimi okumaktan tahminen ne zaman vazgeçersin? Gözlerime bakınca her şeyi sana fısıldayıveriyor muyum? Sana değil Sarper, sana değil!
"Söylememeyi yeğlerim, zaten anlatacaksın!"
"Ben 16 yaşındayken tanıştık babanla..."
Babamın üzerine bastıra bastıra söylemişti. Serdar abi demiyordu!
"Deniz ile ben sokaklarda büyüdük sayılır."
Gözleri benden şömineye kaçtı.
"Sen Deniz'in öyle çok güldüğüne bakma, çok gülen çok yara alandır."
İçkisinin son yudumunu alırken ben de sıcak çikolatamı bitirip zemine koydum.
"Babanla tanıştığımız gün bir araba kazası geçirmişti, durumu ağır değildi. Bir süre bizim evimizde kaldı. Sonra bize bir teklifte bulundu, hoş tekliften daha çok yardım etmek istiyor gibiydi. Başka çaremiz yoktu, kabul ettik. Bizi yanına aldı... Tabii aynı zamanda Tarık Sarper'in de yanına."
Hayatında ilk defa birine iyiliği dokunmuştu. İsyan dolu bir ses çıktı dudaklarından.
"Lavin zannettiğin gibi baban onun sağ kolu falan değildi."
Bu zaten başından beri belliydi çünkü Tarık ondan bahsederken kin kusuyordu. Peki ya babamı o mu öldürmüştü? Bu kadar kin kustuğuna göre o öldürmüş olmalıydı. Hikayenin nereye gittiğini merak ettiğim için konuşmamayı seçmiştim. Benim derdim babamın onunla ilgisi olması değildi, hiçbir zamanda bu olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ YALAN 🌌
ActionGökyüzünü görebilmek değiştirmez yokluğunu. Varlığı silemez hiçliğini. Ve gökyüzü, gökyüzü umudunu bindirmiştir yağmurlarına. Senin, benim, bizim bindirdiğimiz gibi... Bak şimdi de şimşek çakıyor. Yakmıyor mu içini cayır cayır? Har olduğun yetmiyor...