Selam evrendik küçük toz taneleri... Benim içimin gittiği bölüm, kalbimin kırıldığı bölüm, gerçeklerin bir tokat gibi çarptığı o bölüme geldik... Murat belki de artık tüm gerçeklerle yüzleşti, Lavin tüm yalanlarından kurtuldu... Ama ikisi de kalakaldı... Size tek bir sorum olacak...
Lavin sizce Murat'ı mı yoksa mesleğini mi seçecek?
Onun bu arafı kendine yol gösterebilecek mi? Kendi bataklığından çıkabilecek mi? Murat'ın derinliğini anlayabilecek mi?
İyi okumalar dilerim... Müziği açmayı, oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım!
Bu arada kapağımız değişti, belki de görmüşsünüz 9-10 tane kapak değiştirdim. Şu anlık içime sinen bu oldu, nasıl buldunuz?
Ben bilmem hangimiz yüz karası?
Ben düşersem o gözleriyle bile beni tutardı, o düşerse yerde kalması için ilk tekmeyi atan kişi yine ben olurdum!
Nasıl kıyabilmişti bize?
01.22
Büyüklerimiz aklına ne gelirse başına geldiğini söylerdi, bence bunun tek açıklaması evrene gönderdiğimiz negatif sinyallerden ibaretti. Ne kadar saçma olduğuna inanmak istesem de nedense tamamen gerçek olurlardı. Benimse sürekli aklıma gelen Murat ve işimin bir arada ne kadar yürüyebileceğiydi! Murat'ın bir katil ya da suçlu olabileceği ya da olduğundaysa benim nasıl davranacağım asla düşünmek istemediğim bir denklemdi! Aklıma gelen başıma gelmiş ve ben bunun yerine aklımın gitmesini istemiştim. Murat birini mi vurmuştu ya da vurulmuş muydu? Bu onun kanı mıydı? Yoksa başka birinin mi? Kendine gel Lavin, kendine! Aklını çalıştır, aklını çalıştır. Murat birini öldürmez, kendine gel Lavin! Öldürür diye fısıldadım kendi kendime, o birini öldürebilirdi! Peki ya öldürmediyse, o bir katil değilse? Bilmiyordum, kafam allak bullak olmuştu. Kendine gel ve gömleğe bak Lavin, anlarsın sen, anlarsın! Gözlerimi gömleğe çevirdim, çok kan bulaşmıştı; gömleğin neredeyse her tarafı kandan ibaretti. Murat Sarper yaralanmış olamazdı değil mi? Gömleği çevirerek iyice baktım, gömlekte delik yoktu. Onun kanı değildi... Birini vurunca üzerinize bu kadar kan sıçramasının imkanı yoktu daha çok bir kanamayı durdurulmak üzere bastırılmış gibiydi. Ya da bir boğuşma sırasında adam onun üzerindeyken ölmüş ve Murat'ın üzerine adamın kanı akmıştı.
Aklım almıyordu, ne gelmiş olabilirdi başına? Ne gelmişti de birini vurabilmişti? Başına ne gelmişti de birinin yarasına gömleğini bastırmak için kullanmış olabilirdi? Muhbir olmasına rağmen hâlâ pis işlerine devam mı edebilmişti? Birini vurmuştu, kalbim hâlâ onu suçlamak istemiyordu ama içimdeki bir yerden adalet duygusu fışkırıyordu! Peki ya Murat adamanın ölmesine sebebiyet vermişse.... Böyle bir durumda ne yapacaktım? Emniyete haber mi verecektim yoksa olayın üzerini örtebilecek miydim? Olayın üzerini bir savcı olarak örtebilecek miydim? Yoksa sıradan bir insan olup sevdiğim adamı mı koruyacaktım? Ne yapacaktım ben? Hayır Lavin, Murat birini öldürmedi ve sen hiçbir şey yapmak zorunda değilsin! Başıma artık kötü bir şey gelmeyecekti, artık kötü bir şey olmamalıydı, artık savaşmak istemiyordum, özellikle de onunla! Murat Sarper böyle bir şeyi yapamazdı, yapmamalıydı.
'Ölüm mü yaşam mı?'
O gün eğer depoda yakalanmasaydım gözünü kırpmadan o adamı vurur muydu? Gerçekten bunu yapabilir miydi? Adamın şakağına silahı dayamıştı. Belki de korkutmak içindi, olamaz mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ YALAN 🌌
ActionGökyüzünü görebilmek değiştirmez yokluğunu. Varlığı silemez hiçliğini. Ve gökyüzü, gökyüzü umudunu bindirmiştir yağmurlarına. Senin, benim, bizim bindirdiğimiz gibi... Bak şimdi de şimşek çakıyor. Yakmıyor mu içini cayır cayır? Har olduğun yetmiyor...