Bir gün vardın, bir gün yoktun; değişmiştin
Mesele bu ya ben silinmiştim..."Sevme Lavin çünkü sen severken öldürüyorsun"
01.20
Telefonumun sesiyle uyanmış, Engin'in sesiyle güne başlamıştım. O ne kadar günaydın diye girse de hava hâlâ karanlıktı. Her zamanki gibi savcım diyerek başlamış sonrasında olayları bana aktarmaya devam etmişti! Olay mahallini ve bana olan durumları anlatmış acilen gelmem gerektiğini de eklemişti! Başa gelen çekilir diye kalktığım yataktan telefonumu komodine koyarken ses cihazıyla birlikte yerimde oturakalmıştım.
"Lanet olsun!" diye mırıldandım! Yine gözlerimde dün akşam canlandı, bana yabancı ve yorgun gözlerle bakan o adama...
Hiç yokmuşum gibi davransaydın bundan daha fazla acıtamazdı!
Yanlışıma yanlışla cevap verip beni hiç dinlememişti! Ses cihazını olduğu yere bırakmış ve büyük bir bıkkınlıkla ayağa kalkmış üzerimi giyinmiştim. Odadan çıkar çıkmaz iki dakikalığına Murat'ın odasına girmiştim. Uyuyor olacağını biliyordum zaten sadece görmek istemiştim ne halde diye, ayakkabılarıyla yatağının üzerine devrilmişti ve leş gibi içki kokuyordu. Dün ses cihazını öğrendikten sonra mı içmişti? Ya da benim için sevdiğim kadın deyip onun duygularıyla oynadığımı sandığı için mi? Başta ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarttım. Çoktan huysuzlanmaya başlamıştı, şu an uyanabileceğini düşünmüyordum! Sızmıştı.
"Ne oluyor?" diye mırıldanmıştı uykulu uykulu. Onu dinlemeden montundan bir kolunu çıkartmıştım.
"Hâlimi görmeye mi geldin?" dedi! Belki de o da rüyadaydı. Hafifçe bir elimi belin sararak altında kalan montu alıp diğer kolundan çıkarttım. Uyansa bile sarhoşluğun verdiği etkiyle rüyada olduğunu zannederdi ama sonra üzerine başına baktığında gerçekliğin farkına varırdı.
"Savcı!"
Her zamanki o huysuz tonlamasıyla konuşuyordu! Hâlâ sarhoştu, ne dediğinin farkında değildi!
"Neden?" diye sordu, "Neden bana oyun oynadın?"
Murat Sarper beni dinlememiş, görmemiş ve duymamıştı. Halbuki gözlerimin içine baksaydı anlardı, belki de sadece bir kez dudaklarımdan çıkmasını istemişti.
"Oyun oynamadım!" dedim kesin bir dilde.
Montunu komodinin üzerine koyup yorganını üzerine doğru çektiğimde ellerim yorganda kalakaldı. Çıkmam gerekiyordu ama şu an burada kalmak istiyordum. Yanlış anlamıştı beni! Doğruyu söylesem bile kalkınca hepsi aklından silinecekti! Yine de kulağına doğru eğildim.
"Oyun oynamadım Murat Sarper, yaşananların hepsi kalbimin eseriydi!"
Onu sevdiğim, sevmediğim düşüncesine ağır basmış ve ben aklımı oyuna getirmiştim.
Asıl oyunu sana değil Sarper kendime oynamıştım.
"Hıh!"
Sinirden değil daha başkaydı bu gülüşü, dudaklarında gülüşü kalmıştı. Çok tatlı gülüyordu Murat Sarper; gülüşünün üzerine iz bırakmak istiyordum, onun asla bilemeyeceği bir iz! Yapamadım, kalktım ve evden ayrıldım.
🌌🌌
"Savcım, komiserim vallahi de billahi de ben yapmadım! Hem daha yeni öğrendim! Size de söyledim işte o gün işte olduğumu! Bırakın da gideyim yalvarırım!"
"Salih Bey, iş yerinde o gün olduğunuza dair teyit geçilince bırakacağız sizi! O gün eğer iş yerinizdeyseniz zaten sıkıntı yoktur!"
Adam bu seferde Engin'e bir şey anlatıyordu ki bulunduğum odadan çıktım! İşim bugün burada son bulmuştu diye geçirmiştim bu da Engin'in peşimden gelip bir olay hakkında bilgi vermesine kadardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ YALAN 🌌
ActionGökyüzünü görebilmek değiştirmez yokluğunu. Varlığı silemez hiçliğini. Ve gökyüzü, gökyüzü umudunu bindirmiştir yağmurlarına. Senin, benim, bizim bindirdiğimiz gibi... Bak şimdi de şimşek çakıyor. Yakmıyor mu içini cayır cayır? Har olduğun yetmiyor...