Dolandırıcı: Tek bir tanesi hariç iltifatların göğsümü kabarttı.
Sara: Hangisi?
Sara: Kendini beğenmiş olduğunu inkar mı edeceksin?
Dolandırıcı: Hayır, kendimi beğenmiş olduğum doğru.
Dolandırıcı: Cimri miyim? 30 bin yolladım sana.
Sara: Ah, çok teşekkür ederim.
Dolandırıcı: Önemi yok.
Sara: Dalga geçer gibi önemi yok diyorsun.
Sara: Benden çaldığın paranın içinden 30 bin yolladın.
Sara: O parada zaten emeğim vardı.
Dolandırıcı: Benim de emeğim vardı. Teşekkür etmek bu kadar zor olmamalı, Sara.
Dolandırıcı: Ablanı kandırmak için türlü yalanlara baş vuran ağzım başka işlerle meşgul olabilirdi.
Dolandırıcı: Emeğimi hiçe sayman hoşuma gitmedi.
Dolandırıcı: Senin de bir kaç kötü huyun var.
Dolandırıcı: En başta gelen ise bencillik.
Dolandırıcı: Kesinlikle bencillik.
Dolandırıcı: Bu kalıbın senin üzerine çok yakıştığı muhakkak.
Sara: Bencil değilim.
Sara: Öyle olsaydım sunduğun iş teklifini çoktan kabul etmiştim.
Dolandırıcı: Buna engel olan sözde vicdanın değil miydi?
Sara: Evet, o da dahil.
Dolandırıcı: Ailene iyi yaşam sunabilirsin.
Dolandırıcı: Paran olduğu zaman mutluluk bırakmaz yakanı.
Sara: Duygusuz biri için bunu söylemek elbette basit olabilir.
Sara: Bir gün paran olduğu halde mutsuz olursan hislerini bir kağıda yaz.
Sara: Sonra o kağıt parçasını yak.
Sara: Ateşi izlerken gözlerinden kalbine giden yansıma, seni de yakacak.
Sara: Yangınını kendin başlatmış olacaksın, Egemen.
Sara: ve onu söndürmek için para işe yaramayacak.
Sara: O sorunlar her zaman kalacak. Sadece üzerini kapatmaya çalışacaksın.
Sara: İnsanları dolandırmakta yeteneklisin ama sadece bu kadar, Egemen.
Sara: Hayattaki tek başarın bu.