Son konuşmamızın üzerinden üç gün geçmişti. Yanımdan ayrıldığında kendimi, her zaman varlığını hissettiren boşluktan zar zor çıkarabilmiştim.
Nilay, işi çıktığı için otelden ayrılmıştı. Tek kalmak ve kafamı dinlemek iyi geliyordu. Derin bir nefes alıp otel odamdan çıktım. Koridorda ilerlerken Taner'i gördüm. Sara'nın yanında olmaması dikkatimi çekse de umursamadan yanından geçtim. Odalarının hangi katta olduğunu öğrenmiştim.
Hızlı hareket edip, kapılarının önünde durdum. Tıklattığımda aniden kapı açıldı. Üzerinde beyaz bir havlu olan ve saçları ıslak olan Sara'yı görünce kaskatı kesildim. Bacaklarım ve kollarım gerildi. Kokusunu içime çekip "Merhaba."dedim.
"Egemen? Ne işin var burada?"
Afalladığı için geri adım atmıştı. Fırsattan yararlanıp odaya girdim ve arkamdan kapıyı kapattım. "Özledim seni." dedim. Daha fazla kendime hakim olamıyordum. Bana attığı kazığı düşünmeyi bırakmıştım. Tek istediğim, oydu. Saçları, kokusu, dudakları, varlığı."Saçmalama lütfen. Çıkar mısın odadan?"
"Gerçekten çıkmamı istiyor musun?"
Islak saçından damlayan sular, omzundan aşağı indi. Havlunun içinde kayboldular. Omzuna bakmayı kesip gözlerine odaklandım. Islak kirpikleri onu daha masum gösteriyordu, ağlamış gibi duruyordu.
"Burada olma amacın ne?"
"Sorduğum soru bu değildi." deyip elimi çenesinin altına koydum. Yüzünü aşağı doğru indirip gözlerime bakmayı kesti. Teninin yumuşaklığını hissettiğim için gelen mutlulukla daha da yakınına girdim.
"Çok güzel kokuyorsun."
Tepki vermedi. Ben de pes etmeyip devam ettim.
"Seni affediyorum, Sara."
Ne dediğimi anında anladı ve aniden şaşkın gözlerini yüzümde gezdirdi.
"Affediyor musun?"
"Evet, benden isteyerek para çalmadığını biliyorum. Sevgilin mi zorladı?"
Sesli bir kahkaha atıp elimi itti.
Yatağa doğru gidip üzerinde ki havluyu yere attı. Çıplak bedenini uzun zamandır görmemiştim. Bronzlaşmıştı. Kalçasını hafif öne eğip yatağın üzerinden kıyafetini aldı. Giyinirken oldukça sessizdi. Gözlerimi bir saniye bile üzerinden almayıp her detayını hatırlamaya çalıştım.
İnce su yeşili bir elbise giyip saçlarını havluya sardı. Bana yeniden döndüğünde oldukça ciddi duruyordu.
"Ben hırsızım. İsteyerek çaldım ve bunu başkasının üzerine atmaya niyetim yok. Sen de pembe dünyandan çıksan iyi edersin, Egemen."
Boş koltuklardan birine oturup ayaklarımı uzattım. İyice rahat bir pozisyon aldıktan sonra "Eminim öyledir." dedim.
Sara, öylece ayakta dikilmişti. Odadan gitmemi istemediğini bilsem de zorlamayacaktım. Eğer bir kez daha git derse, ikiletmeden kalkıp gidecektim. Ama yavaş adamlarla dibime doğru gelip yanıma oturdu.
Elini dizime koydu. "Seninle güzel anılarımız oldu. Kötü davranmak istemiyorum. Madem buradasın o zaman sana bir içki ısmarlamak isterim."
Profiline bakıp burnunun ve dudaklarının ne kadar kusursuz olduğunu yeniden fark ettim.
"Sevgilin kızmasın sana. Gerçi acelesi varmış gibi yürüyordu. Uzun süre gelmeyeceğine eminim."
"Evet, gelmeyecek. İki gün şehir dışında olacak."
"Anladım. Peki ya sen? İki gün bu odada yalnız kalmayı mı düşünüyordun?"
Omzunu silkti. Yüzüme bakmamaya devam ediyordu.
"Bilmiyorum. Henüz düşünmeye fırsatım olmadı."
"Sana eşlik edebilirim."
Yok artık, dercesine gülümsedi. Ben de aynı şekilde gülümseyip şu an bulunduğumuz durumun ne kadar garip olduğunu fark ettim. Beni dolandıran eski sevgilimle aynı odadaydım ve her nefes aldığımda kokusunun güzelliği ile mutlu oluyordum.
Dolandırıcının, onu dolandıran eski sevgilisi. Ne kadar da ironik.
"Sevgilin kızmasın sonra." Beni taklit ettiği için uzun bir kahkaha attım.
"Sevgilim otelden ayrıldı. Tek kalıyorum üç gündür."
Sonunda yüzünü bana doğru çevirdi. İlk önce gözlerime sonra dudaklarıma doğru kısa bir bakış attı.
"İkimiz de yalnız kaldık yani." Onaylarcasına kafamı salladım. Nefesini verdiğinde sıcaklığı yüzüme çarptı. Yüzlerimiz oldukça yakındı ve onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Seni öpebilir miyim?" Yanındayken çocuklaştığımı daha da belli etmiştim. Soruma gözlerini kapatmaktan başka bir tepki vermedi.
İyice yanına yaklaştım. Aramızda hiç boşluk kalmamıştı.
"Gözlerini kapatmak evet demek mi oluyor hayır demek mi?"
Sessizce "Evet." dedi.
Yenilgisine karşı güzel yüzünü elimin tersiyle hafifçe okşadım. Gözleri hâlâ kapalı iken dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Öpüşüme karşılık verip kendini bana bastırdı. Dillerimiz buluştuğunda uzun zamandır hayalini kurduğum anı yaşadığım için daha da hızlandım. Sertçe dudaklarını öpmeye devam ettim.
Nefes alışverişlerimiz hızlanırken oda birden sıcak olmaya başladı.