Selam canlarım.
50. Bölüm final bölümü. Ve final bölümünü Egemen'in ağzından okuyacağız.
Şimdiki bölüm içinse keyifli okumalar diliyorum. Tabii ne kadar keyif alırsınız orasını bilemem. :)
❤️
******
Telefonun ekranını kapattım. Buradan gitmem şarttı. Ama Egemen'i bırakamazdım.Sonunda titrek bir sesle "Egemen." diyebildim. Sıkıca tuttuğu adamı bırakıp bana doğru döndü. Kaşlarını havaya kaldırmıştı. Yüz ifadesinden, ona neden seslendiğimi merak ettiği belli oluyordu.
Aklımda dolaşan bahanelerden birini seçip, "Gidelim. Kendimi kötü hissediyorum." dedim.
Kafasını salladı. O sırada Çetin'in yüzünü inceledim. Dudağından akan kan midemi bulandırdı. Baya hırpalanmıştı ve ortağı olan Selim hiçbir şey yapmamayı tercih etmişti. Akıllıca bir karardı.
"Gidelim."
******
Yanımda uyuyan adama bakmayı bir an olsun kesemedim. Gitmem lazımdı. Bunu asla kabullenemiyordum ama onu terk etmem gerekiyordu. Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim. Ses çıkarmamaya çalışarak yataktan kalktım.Gözlerimle odayı iyice süzdüm. Çekmecede bugün için sakladığım kağıt ve kalem duruyordu. Tek yapmam gereken birkaç cümle yazıp, kağıdı masaya bırakmaktı.
Kalan işleri zaten halletmiştim. Bugün Çetin'in evinden döndükten sonra yapmam gerekenleri bir çırpıda bitirmiştim. Bunca zamandır planım hazır olduğu için hiç zorlanmamıştım.
Yine de hata yapmamak adına erteleyip durduğumuz o günün, aslında bugün olduğu gerçeğini kabullenemiyordum. Egemen'i kısa sürede kalbime kazımıştım. Yapmamam gereken bir hataya seve seve kucak açmıştım.
Elimde olmadan hıçkırdım. Bağıra bağıra ağlamamak için dişlerimi sıktım. Hıçkırık sesinden dolayı Egemen huysuzlandı. Ama gözlerini açmadan bana sırtını döndü. Tatlı uykusuna kaldığı yerden devam etti.
Masanın olduğu yöne doğru yavaş adımlarla ilerledim.
Sonumuz...
Artık hayatımın geri kalanını onsuz yaşayacağım bir sona adım atmıştım. Mutlu olmam lazımdı. Kahkahalar atmam lazımdı.
Kalbimi onun avuçlarının içine bırakmamış olsaydım, hem kahkaha atıp hem de mutlu olabilirdim. Ama yapamıyorum.
Derin bir nefes aldım. Gözyaşlarım dur durak bilmezken kağıdı ve kalemi kendime doğru çevirdim.
Parmaklarımın arasından kayıp giden kalem, kağıda siyah rengini bulaştırdığı anda yüreğimde oluşan derin sancı duraksamama neden oldu.
Pişmandım. Çok pişmandım. Masanın üzerinde duran telefonumun ışığı yanınca tüm dikkatimi oraya verdim.
+90 *** *** ** **: Yarım saate kapıda ol.
Sara: Doğru zaman olduğuna emin miyiz?
+90 *** *** ** **: Eminiz. Patron emin.
+90 *** *** ** **: Ayak bağı olup planı yerle bir etme. Başka hatanı kabul etmeyeceğimizi biliyorsun.
Sara: Tamam.
Sara: Yarım saate kapıdayım.
Telefonumu cebime koydum.
Gitmeden önce önümde duran bu kağıdı cümlelerle dolduracağıma emindim. Beni unutması için ona ihanet ettiğimi bilmesi lazımdı. Ne kadar kötü bir insan olduğumu anlaması lazımdı.
En azından her şeyi bilmeye hakkı vardı.
İlk cümlemi yazdım.
-
Egemen,
Hikayenin başlangıcı ile bitişinin aynı olduğu o noktadayız.