Telefonumu elime aldım. Arabanın kapısına dayandım ve son kez Egemen'e baktım. Yaptığım hatayı temizlemem gerekiyordu. Yeniden eve girip parmak izlerimi ortadan kaldırmam lazımdı.
Egemen, kızgın bakışlarımı umursamayıp önüne döndü. İlk ve son kez gördüğümü umduğum adamdan umutsuz bakışlarımı çekip arabanın kapısını açtım. Kemerime uzanıp kilidini açtığım esnada sesi kulaklarıma ulaştı.
"Nereye gidiyorsun? Dur, tahmin edeyim." Kahkahası arabada yankılandı. Kafamı çevirip yüzüne bakmamaya gayret gösterdim. "Daha fazla parmak izi bırakmaya gidiyorsun değil mi?"
Sinir bozucu kahkahasını bastırmak için sesimi yükselttim.
"Anahtarı ver." dediğimde yüksek tonlu sesim beni bile rahatsız etmişti.
Hak ettiğini düşündüğüm için geri adım atmadım. İlk andan beri sergilediği tutumu yüzünden sürekli sinirleniyordum. Karşısındakinin insan olduğunu unutup aşağılamaktan başka bir şey yapmıyordu.
Bulaştığım işten bir an önce kurtulmak ve sıcak bir duş almak istiyordum, veya üzerine soğuk su içmem lazımdı.
"Ayrıca artık kes sesini!" diye ekledim. Konuştukça sinirim artıyordu ve böyle anlarda çenem asla kapanmazdı.
Arkamda hareketlilik olunca ne yaptığına bakmak için Egemen'e döndüm. Cebinden flaşı ve anahtarı çıkarmış avucunun içinde tutuyordu. Eldivenleri hâlâ elindeydi. Tek kaşını kaldırmış ne yapacağımı kestirmeye çalışır gibi yüzümü süzüyordu.
Bir süre eline baktım. Flaşı alırsam parmak izlerimi ortadan kaldırana kadar geri vermezdim ve bu benim için oldukça yararlı olurdu. Flaş bu kadar önemliyse, Egemen kesinlikle beni riske atmazdı.
Sol elimi, eldivenli eline doğru uzattım. Parmaklarım flaşa değdiği anda elini kapattı. Avucunun içinde olan parmaklarımı iyice sıktı. Flaşı elinden almaya çalıştıkça gücünü daha da arttırıp parmaklarımı kırmak istercesine sıkmaya devam etti.
Flaşı ondan alamayacağımı anladığım anda elimi sertçe avucundan çektim.
"Demek flaşı istiyorsun." dedi alayla. Ben yumruk yaptığı eline bakmayı sürdürürken konuşmaya devam etti. Sesinden ciddi olduğunu anlamayacak kimse yoktu.
"Hapise girmemek için dediklerimi yapacaksın, Sara."
Bu adam neden bu kadar karmaşıktı? Bana sunduğu düğümü açmaya çalıştıkça daha beter hale getiriyordum. Kendimi en dibe sürüklemekte üstüme yoktu. Bugünden sonra başıma gelecek kötü olaylara hazırlıklı olmak lazımdı. İlk ve son kez gördüğümü düşündüğüm anlara lanet ettim. Kolay kolay kurtuluş yoktu. Sürekli dediklerini yapmamı istiyordu. Kurtulmaya çalıştıkça önüme engel koyup gitmemi engelliyordu.
"Anladın mı?" dedi uyarırcasına.
Kendime gelip benden
neler yapmamı isteyebileceğini düşündüm. Yeniden hırsızlık mı yapacaktım? Ya da verdiği numarayı çevirip birilerini dolandıracaktım. İkisi de kötü ihtimallerdi. Aklıma daha kötülerini getirmemeye gayret gösterdim.Egemen flaşı ve anahtarı cebine tıkıştırdı. Kapıyı kapattığım anda arabayı yeniden çalıştırdı. Uzun süredir göz önünde olan ama dikkatli incelemediğim dövmesini süzdüm. Kulak altından başlıyordu ve aşağıya doğru iniyordu. Ne olduğuna pek anlam veremesem de şekli örümcek ağına benziyordu. Bir insan bedenine neden örümcek ağı çizdirir ki? Üstelik kalıcı!
Bedenimde hiç dövme yoktu. Yaptırmak istediğim zamanlar oluyordu. Genelde minimal dövmeleri beğeniyordum. Tüm vücuduna dövme yapan insanları görünce yaptırmaktan vazgeçiyordum. Az önce olduğu gibi...