Han, kafasını sallayıp "Hayır, küs değiliz." dedi. Pek inandırıcı gelmese de onaylayıp yemek yemeye döndüm. Herkes kendi arasında ufak sohbetler ederken bir saat geçmişti. Zamanın hızlı ilerlemesine karşın yüzümde ki gülümseme de o kadar hızlı solmuştu.
Tolga, eski samimiyeti yakalamayı başarmıştı. Lakin Akın ve Han, bana karşı hâlâ mesafeli davranıyorlardı. Onlara hak veriyordum. En yakın arkadaşlarını hatta kardeşlerini dolandırmıştım. Yine de içten içe bir yanım, soğuk oldukları için onlara kızıyor ve kırılıyordu.
"Bu gece için yan odadayı tuttuk. Orada kalacağız." dedi Akın. Yaptığımız planı hızlı bir şekilde harekete geçirmek istedikleri belli oluyordu. Egemen, a dan z ye kadar her şeyi onlara anlatmıştı.
******
Han'ı tek yakaladığım anda konuşmak için yanına oturdum. Diğerleri birkaç malzeme almak için dışarı çıkmıştı.
"Merhaba." dediğimde, Han kafasını telefonundan kaldırıp "Merhaba, Sara." dedi. Bana karşı takındığı tavır hâlâ çok soğuktu.
"Sana sormam gereken şeyler var. Tabii eğer konuşmak istersen."
"Dinliyorum." dediğinde, telefonu kapatıp dizinin üzerine koydu. Gözlerini yüzüme sabitledi. Bakışları içimi yaksa da kendimi konuşmak için zorladım.
"Ekibe ilk katılmak istediğimde, neden beni istemedin?"
"Bunun şu an için hiçbir bir önemi yok."
"Ama merak ediyorum."
Uzanıp elini tuttum. "Lütfen, Han. Öğrenmek istiyorum."
Elini uzaklaştırdı. Boşta kalan elim dizinin üzerine düştü. Beni istemediğini belirttiği için koltukta aramıza biraz daha mesafe bıraktım.
İlk başta tereddüt etti. Lakin sonra anlatmaya başladı. Sessizce onu dinledim. Lafını kesmeyi istemiyordum.
"Seni ekibe katılmadan önce tanıyordum. Her gün evinin yakınında ki parka gidip kedilere ve köpeklere mama veriyordun. Ayrıca tek başına, sessiz ve sakin bir şekilde kitap okuyordun."
Durakladı, ardından yeniden devam etti.
"İlk gördüğüm an bir adamı takip etmem gerekiyordu. O günse sen ağlıyordun. Elinde beyaz kapaklı bir kitap vardı. Okumaya devam ediyordun ama aynı zamanda ağlamaya da devam ediyordun. O an ne kadar tatlı olduğunu düşünüp, takip ettiğim adamı tamamen unuttum. Biraz uzağında olan banka otururdum ve tam 45 dakika boyunca seni izledim. Kitabı bitirip ayağa kalktığında gideceğin için üzüldüm. Yanına gelmek istedim. Numaranı almak istedim.
O anda Egemen telefondan beni arayıp duruyordu. Sen gittiğin için telefonu açıp mecburen oradan uzaklaştım. Ertesi gün aynı saatte aynı banktaydım. Gelmeni bekledim. Ki öyle de oldu. Elinde farklı bir kitapla ve kedi maması ile gelmiştin. Önce kedilere mamalarını verdin. Sonra onları biraz sevip kucağına aldın. Beraber fotoğraf çektin. Kediyi severken çektiğin fotoğrafları izledim. Gülümsemen çok hoştu. Sanki her şeyden uzak, tüm dertlerden uzak, saf bir gülümsemeydi. O günde bir saate yakın seni izledim ve sen kitabını okumaya devam ettin.
Bir hafta daha böyle devam etti. Sonra ertesi gün oldu, yeniden. Bu sefer sen gelmedin. Ama ben gelmiştim ve elimde sana uyum sağlamak için kitap tutuyordum. Seni bekledim. Tam üç saat gelmeni bekledim. Beklerken de getirdiğim kitabı okudum, bitirdim. İki gün daha böyle devam etti ama gelmedin. Sürekli aklımdaydın. Keşke ilk gördüğüm an numaranı alsaydım deyip duruyordum.
Egemen'e, birinden hoşlandığımı söylediğimde inanmadı. Hatta dalga geçti, gülüp eğlendi. Ardından zaman ilerledi. Tam bir ay sonra sen geldin. Aniden ekibe katılmak için çıka gelmiştin. Birinden hoşlanıyordun, gözlerinde ki o masum bakışın kimde olduğunu biliyordum. Minik kalbinin hızla atmasına sebep olan kişi en yakın arkadaşımdı.
Senden hoşlandığımı söylediğimde gülen adama, benimle dalga geçen adama aşık olmuştun. Bunu davranışlarından anlayabiliyordum.
Zoruma gitti, Sara. Seni ilk ben görmüştüm. Hayallerimi süsleyen kişiydin. Sanki bir hazineydin. Seni saklı olan yerden ben çıkarmıştım. Ellerimle kazıp derinlerden gün yüzüne çıkarmıştım. Sonrasında ise Egemen, hazinemi elimden almıştı. Işığım solmaya başladı. Hayallerim paramparça oldu.
İlk günden hoşlantı olmaz, kendini kandırma deyip durdum. Maalesef ki, oluyormuş. Sana içten içe aşık oluyormuşum, Sara. İnanabiliyor musun? En yakın arkadaşımdan hoşlanan kıza aşık oluyormuşum."
Hüzünlü haline dayanamadım. Gözümden bir damla yaş aktı. Lafını kesip uzandı ve gözümden akan yaşı sildi.
Sessiz kaldım. Konuşamadım. O ise umursamadan devam etti.
"Sonra Egemen her şeyi anladı. Aramızda seni kazanmak için savaş başladı.
İkimiz de seni elde etmek için çabalıyorduk. Kimin kazandığı aşikar. Zaman geçti, Egemen'i dolandırdın ve çekip gittin. Yokluğunda mahvoldu.
Bense seni çoktan kalbime gömmüştüm. Zaten tanıştığım yeni biri var. Kalbimi uzun zaman sonra hızlandıran biri. Sana karşı soğuk davranma sebebim bu. Eskiden sana aşıktım. Artık değilim. Arkadaşımsın. Senden nefret ettiğimi düşünmeni istemiyorum."
Uzanıp Han'a sıkıca sarıldım. Onu kaybetmediğim için mutluydum. Değer verdiğim biriydi. Tolga, Akın ve Han arkadaşlarımdı.
Han, karşılık verip bana sarıldı. Tam o sırada kapı açıldı ve diğerleri geldi.