Bir haftada üç bölüm attım. Sanırım benim için çok fazla. Ama atmaya devam edeceğim. Bölümler kısa çünkü, kısa hikaye kategorisinde.
Keyifli okumalar diliyorum, yorum yapmayı unutmayın. ❤️
******
Sara: Bugün göremeyeceksin.Egemen: Öyle mi dersin?
Cevap vermeyip oturduğum yerden kalktım.
"Müsait misin, Sara?"
"Evet, neden?"
Kapının kilit sesini duyunca Egemen içeri girmesin diye kapıyı ittirdim. Dayanmam maksimum iki saniye kadar sürmüştü. Kafasını kapıdan içeri uzatıp sinsice gülümsedi.
"Merhaba." dediğinde pes ederek kapıyı bıraktım. Yüzsüzlüğün böylesi!
"Sana da merhaba." dedim zorlukla. Trip atıyormuş gibi yapmaya çalışsam da kendimi kısa sürede ele vereceğime emindim. Karşısında ciddi kalamıyordum. Eskiden olduğu gibi sert ifademi koruyamıyordum.
"Neye daldın öyle?"
Gülümsediği için göz kenarlarında ufak çizgiler oluşmuştu. "Hiç öyle." diyerek geçiştirdim. Benden önce yatağa varıp oturdu. Yavaş adımlarla ilerleyip ben de yanına oturdum. Elimde ki telefona uzandığında parmaklarım gevşedi. Telefonumu alıp kamerayı açtı. İyice yanıma sokulup telefonu yukarıya doğru kaldırdı.
"Ne yapıyorsun?" dediğimde fotoğrafımızı çekmişti. Konuştuğum için kötü çıkmıştım.
"Yeniden çek." dedim. Art arda birkaç fotoğraf daha çekti.
İşi bitince kendi telefonuyla benim telefonumu üst üste koyup yatağa fırlattı.
"Neydi bu şimdi?" diye sordum. Alt dudağıma baktı. Ortam birden sıcakladı.
"Anı kalsın istedim."
"Ah, ne güzel anılar."
Dalga geçtiğimi anlayınca yüzü düştü. Gözlerinde hayal kırıklığı vardı.
"Sen ne hissediyorsun, Sara?"
"Hangi konuda?"
"Beni seviyor musun?"
Cevap vermeden önce bir süre bekledim. Bekleme sebebim cevabın ne olduğunu düşünmem değildi. Oldukça emindim, seviyordum. Ama bunu Egemen'in yüzüne karşı söylemenin ne kadar doğru olduğuna karar vermekte zorlanıyordum.
Derin bir nefes alıp gözlerimi ondan kaçırdım. Yatağa, dizime hatta az önce bizden biraz öteye fırlattığı telefonlara baktım. Sanki karşımda ki telefon değil de insanmış gibi ciddiyetle izliyordum.
"Cevap verecek misin?"
Gözlerimiz yeniden buluştu. Yatakta uzanıp telefonları daha da arkaya itti.
"Seviyorum."
Cevabımdan sonra Egemen'in yüzü güldü. Dudaklarıma doğru uzandığını fark ettiğimde kendimi geriye doğru çektim.
"Ne oldu?" diye sordu.
"Seni seviyor olmam her zaman seveceğim anlamına gelmiyor. Bunu unutma."
Gözleri birden 'ne alaka' der gibi baktı. Şimdi tüm havayı değiştirip ciddi olmam bana da garip gelmişti. Romantik anları berbat etmekte üstüme yoktu.
"Biliyorum, Sara. Bana karşı olan sevginin bitmemesi için elimden geleni yapacağım."
Emekleyerek ilerledim ve yanına uzandım. Ben uzanır uzanmaz üzerime çıktı.
Yataktan destek alarak geriye doğru gittim. Ben geri gittikçe o üzerime doğru geliyordu. Elini enseme yerleştirdi ve yüzümü yüzüne doğru yaklaştırdı.
Gülerek yatakta biraz daha kaydım. Israr ederek üzerime doğru gelmeye devam etti.
"İnatlaşmanı seviyorum." Ensemde olan elini çekti. İki bacağımı da aynı anda sıkıca tutup kendine doğru çekti.
"İnatlaşmayı seviyorum." dediğimde üzerime doğru iyice eğilmişti. Fazlasıyla yakınımda olan dudaklarına uzanıp dokunmamak veya öpmemek için kendimi tuttum.
"Acı sever misin?"
Sorum karşısında duraksadı. Geniş ellerini bacaklarımdan çekip iki yanıma yerleştirdi. Kolunda ki damarlar yaptığı hareket karşısında belirginleşti.
"Bilmem, sever miyim?"
Dayanamayıp ellerimle yanağından tuttum. Yüzünü kendime doğru çektiğimde bedenini serbest bırakıp üzerime düştü. Dudağına art arda birkaç ufak öpücük kondurdum. Elim yanağından sonra sırtına doğru kayarken öpüşüm derinleşti. Çok zaman geçmeden bana karşılık verdi ve dudaklarını arzuyla araladı.
Öpüşmeye devam ettiğimiz sırada elini yeniden bacağıma doğru kaydırdı. Yaptığı hareketle farkında olmadan gülümsedim. Bana dokunduğu her saniye bacaklarımı biraz daha aralıyordum. Dudağını boynuma doğru kaydırdı. Sıralı öpücüklerinin arasından dudaklarını tenimden ayırmadan konuştu.
"Tadına bakınca anladım. Acı değil tatlı seviyormuşum."
******
Bu bölümde, eski bölümlerden birinde paylaştığım kısa kesiti okudunuz. Hatırlayanlar vardır belki...🖤