After Hours - The Weeknd
Keyifli okumalar diliyorum, yorumların hepsini okuyacağım ❤️
******
Duyduğum cümlenin doğru olup olmadığını anlamak için birkaç saniyenin geçmesini bekledim. Egemen'in yüzünden yansıyan ifadeden anladığım kadarıyla oldukça ciddi duruyordu. Han'ın benim nişanlım rolünü yapacağını ve Egemen'in bu duruma istekli oluşunu yan yana getiremiyordum. Bu iki cümle yan yana geldiğinde bile tüylerim diken diken oluyordu.
"Evet, kabul ediyor musunuz?"
Cevap vermeye tenezzül etmeyip başımı salladım. Kabul etmekten başka çarem yoktu. Sorduğu da soru olsaydı, o da farkındaydı ikimizin mecbur onay vereceğinden.Oturduğu yerde iyice yayıldı ve dudaklarına her zaman ki gibi gülümsemesini yerleştirdi. Elbette ki cümlesinin devamı vardı!
Kaşlarımı kaldırıp "Ama?" deyip sorumu doğruca ona yönelttim. Han, ikimiz arasında etkisiz eleman olarak kalmış sadece konuşmaları dinlemekle yetiniyordu.
"Nişanlısını, sevgilisi ile aldatan bir kadın rolünü yapmak için hazır olduğundan emin misin?"
Aldatmak... Bu görevi söylediği anda bir sinsilik olduğunu anlamam lazımdı. Hâlâ Çetin'le iş birliği yaptığımı düşünüyordu. Onu kandırdığımı - sözde imzasıyla aldattığımı - söylemeye çalışıyordu.
"Yapabilirim. Yapmadığım şey değil." Oynadığı oyunu devam ettirdiğim için zerre pişmanlık duymuyordum. Kendisi inanmamayı seçiyorsa keyfi bilirdi. Ben halimden oldukça memnundum. En azından şu birkaç günde evin için de sürekli bağırıp duran birileri yoktu.
"Biliyorum." deyip ayağa kalktı. Gideceğini anladığımda iyice arkama yaslanıp rahatıma bakıyormuşçasına tırnaklarımı incelemeye başladım.
"Bilerek mi yapıyorsun?" Han'ın suskunluğu sebebiyle odada ki varlığını unutmuştum. Tırnaklarıma bakmayı kesip bakışlarımı doğrudan ona yönelttim. Ses tonuyla eş değer olan gözlerinden sinir yayılıyordu. Durumdan dolayı oluşan hoşnutsuzluğuna hak verip ikisi görmese de başımı salladım.
Egemen'in ekipte ki herkesi satranç tahtasında önemsiz olarak gördüğü piyonlar gibi ileri itip kendisini en önemli hamle olarak hep zararsız hamlelere maruz tutması gerçekten can sıkıcıydı.
"Memnun olmadın bakıyorum. Nişanlı kelimesini duyduğunda ağzın kulaklarına varmıştı."
"Evet, memnun olmadım. Bu rol için Selim'i de seçebilirdin."
"Sen varken mi?"
Han ellerini yumruk yapıp yeniden açtı. Ardından yine yumruk yaptı. Sinirlerine ve aralarında ki gerilime son vermek amaçlı konuşmam gerekiyordu. Ama aklıma bu durumda söylemem gereken her hangi bir şey gelmiyordu.
Derin bir nefes alıp "Bence rolleri tam tersi yapabiliriz." dedim.
İkisi de sorgular bakışlarla bana döndüklerinde umursamazca omuz silktim.
"Yani ikiniz beni aldatın." diye açıklama yaptığımda kendimi tutamadan gülmeye başladım. Bu aralar sürekli ikisinin çift rolü yaptığını düşünüp duruyordum. Üstüne bu cümleyi kurmam gerçekten son damla olmuştu.
Han seslice ofladı. Egemen hâlâ dediğimi idrak edememiş gibi tepkisiz durmaya devam ediyordu. Hoş, gülümsemesi ve siniri olmadığında diğer duygularını görmek son derece zordu.