Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Keyifli okumalar.
****
Kaba olmasına rağmen suskunluğumu korudum. Bu adam kibarlığın ne demek olduğundan bihaberdi! Düzeleceğini de hiç sanmıyordum. Beni rahatsız etmeye her an devam edecekti.
“Kısa süreliğine geldim ve seninle işim bittiği an da gideceğim.” Bakışları beni yerin dibine sokacak kadar aşağılayıcıydı. Moralimi bozmamak için kendimi zorladım. Kötü hissetmem için elinden geleni yapıyordu. Gerçi sadece bakışları yeterliydi. Öyle bir bakıyordu ki oturduğum yere siniyordum. İş bittiği an da gidecek olması benim için iyi haberdi. Başımdan baya büyük bir derdi atmış olacaktım.
“Şimdilik senden tek isteğim uyuman.” Sessiz kaldığım halde konuşmayı sürdürdü. “Arka koltuğa geçip uyu.”
Yaptığı o kadar kabalıktan sonra bu nazik davranışı kesinlikle gözümü boyamak için yeterli değildi. Özgüven sahibi biri olmasaydım hareketleri karşısında kendime olan inancımı yitirirdim.
“Güzellik uykumu bu arabada mı geçireceğim?” dedim. Tek derdim bu değildi. Kalbini az da olsa kırmak için, “Senin gibi biriyle aynı ortamdayken gözümü bir saniye dahi kırpmamam gerekiyor.” dedim.
Elini öne doğru uzattı. Yüzünde değişen tek bir ifade yoktu. Kırılmayı bırak yanağında hafif gülme belirtisi oluşmaya başlamıştı. Gösterdiği yere, arabanın camına yönelttim bakışlarımı.
“Daha iyisini istiyorsan arabadan çık,” derken işaret parmağı ile karanlıkta göremediğim bir yeri gösterdi. “az ileride park var. Bankta uyu, rahat edersin.”
Arabada yana doğru kaydım. Egemen’in olduğu tarafa fazlasıyla yakınlaşmıştım. Yaptığım hareketle omuzları gerildi. Yüzümü, yüzüne doğru yaklaştırdım. Bakışlarımı önce dudaklarına ardından yavaş yavaş gözlerine çıkardım.
Yüzüne oldukça yakın olduğum için kirpiklerini ve gözlerini daha iyi görebiliyordum. Neredeyse siyaha yakın gözleri arsızca bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığımı hâlâ anlamamıştı.
“Yarın bana şirketin konumunu atarsın, Egemen.” Dediğimde afallamış şekilde yüzüme bakmayı sürdürdü.
Sessiz kaldığı için yeniden konuştum. “Seni öpeceğimi düşünmedin, değil mi?”
Dayanamayıp kahkaha attım. Bana bakmayı kesip elini direksiyona koydu.
“İn arabadan.” demesiyle keyfim oldukça yerine gelmişti. Gerçekten onu öpeceğimi düşünmüş olmalıydı.
Yanından uzaklaşıp arabanın kapısını açtım. Kendimi dışarı attığımda arabanın içine doğru eğilip “İyi geceler.” dedim. Boynunu çevirip kısa bir an yüzüme baktı. Tam o sırada kapıyı yüzüne kapattım. Arkama bakmadan, az önce park olarak gösterdiği yere doğru yürümeye başladım. Birkaç arabanın oradan geçtiğini gördüğüm için taksi bulma umuduyla yolumdan sapmadım.
*****
Kolumda ki saate son 5 dakikadır 20. Kez bakıyordum. Egemen, dakik olduğunu ve tam zamanında şirketin önünde olmazsam kötü şeyler olacağını mesajla iletmişti. Gel gör ki beyefendi henüz gelmemişti. Dakik ol, dakik ol, dakik ol, aman ne dakiklik!
Sinirden olduğum yerde ileri geri yürüdüğüm esnada fazlasıyla yakınımdan geçen biri yüzünden duraksadım. Yerde olan bakışlarımı yavaş yavaş yukarı kaldırırken gri takım elbiseli adamı uzun uzadıya süzdüm.
Gözlerinin mavisine geldiğim anda dudaklarıma sevimli gülümseme takınıp, “Pardon.” dedim. Neredeyse adama çarpacaktım ve sinirli olmasından korktuğum için oldukça tatlı görünmemde fayda vardı.