43

17K 737 266
                                    

Arayı çok açık tutmak istemedim. Sizler kitabı tamamen unutmadan önce final yapmam lazım...

Keyifli okumalar diliyorum. Yorum yapmayı unutmayın ❤️

******
Selim'in adını duyduğum an donup kaldım. Egemen değil diye rahatlarken bir yandan da ekibin içinden hain çıktı diye üzülüyordum.

"Peki, emin misin?" diye sordum. Yanıldığı  bir kaç nokta olabilirdi. Belki hain diye adlandırdığı kişi kendisiydi. Bana oyun oynuyor olma ihtimalini göz önünde bulundurmam lazımdı. Hayatımın son bir ayında hiç duymadığım kadar yalan duyup, hiç görmediğim kadar aşağılık insan görmüştüm. Kendime dahi güvenimin kalmaması lazımken Egemen'e olan güvenim git gide artıyordu.

"Kanıtım var. Çetin'le olan mesajlarını okudum. Ve direkt kendime gönderdim."

Tolga'nın sesiyle tüm düşüncelerimden sıyrıldım.

"Mesajlarını gizlice mi okudun?"

"Göz göre göre okuyacak değildim. Kafan yerinde mi, Sara?"

Sohbetimizi sona erdiren Egemen ve Han'ın sesini duymamız oldu. Yerimden kalkıp üzerimi düzelttim. Siyah deri etek giymiştim.

Uzaktan geldiği için anlayamadığım uğultulu sesler git gide daha da netleşmeye başladı. Ardından birer kahkahaya dönüştü. Görüş alanıma iki adam girdiğinde ağızları resmen kulaklarına varmıştı. Egemen, Han'ın omzuna vurup "Ne gündü ama!" dedi. Hemen sonrasında kahkaha atmaya devam etti.

İkisinin mutlu ifadesine dayanamayıp olayın ne olduğunu bilmeden ben de gülümsedim.

Tolga benden önce davranarak merak konusu olan soruyu sordu.

"Siz neye gülüyorsunuz öyle?"

İlk kim cevap verecek diye beklerken ikisi de aynı anda masada duran kurabiyelere uzandı. Han tabağı eline alıp Egemen’den uzak tutmaya çalıştı.

"Senin yüzünden tüm gün koştum. Açım ve susadım." Ağzında ki kurabiye bitmeden hemen yenisini yemeye başladı.

"Ne koşması? Neden koştunuz?" diye sordum. Egemen elini belime koydu. Cebinden daha önce görmediğim bir telefon çıkarıp Tolga'ya doğru uzattı.

"Benden sana hediye. Kullanırsın veya satarsın." dediğinde gözlerim hâlâ telefondaydı. İlk ciddi olduğunu sanıp Tolga'ya telefon hediye ettiğini düşündüm. Ama dikkatli baktığımda camının kırık olduğunu gördüm.

Telefon baya hasarlı gözüküyordu. Muhtemelen çalışmıyordu.

Tolga'nın yüzünde ki ifade değişti ve telefonu koltuğa fırlattı. Egemen, yine hayal kırıklığı olmayı başarmıştı.

Yüzünü incelediğim esnada dönüp bana baktı.

Cevap vermeyeceğini bilsem de "Neredeydiniz?" diye sordum.

Belimde ki elini çekti.

"Çok yorgunum. Duş alıp uyuyacağım. Sonra anlatırım."

Yanımdan uzaklaşıp odasına doğru gittiğinde üzgün bir şekilde arkasından
"Tamam." dedim.

******
Yatakta uyuya kalmak üzereyken telefonuma bildirim geldi.

Egemen: Uyudun mu? (02.28)

Sara: Sanırım uyuya kalacağım. (02.29)

Egemen: Yanıma gelmek ister misin?

Sara: Neredesin?

Egemen: Sence?

Sara: Anladım, odandasın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sara: Anladım, odandasın.

Sara: Neden çağırıyorsun bu saatte?

Egemen: Yorgunum ve uyku tutmadı.

Sara: Benim uykum var. Uyuyacağım.

Egemen: Gelmek istemiyorum diyebilirdin, Sara.

Sara: 2 gün boyunca ortalarda yoktun. En azından mesaj atabilirdin.

Egemen: Atmadım.

Sara: Evet, atmadın. Sorun da bu zaten.

Sara: İstediğin zaman yanına gelip istediğin zaman gitmem mi gerekiyor?

Egemen: Hayır.

Sara: Sevip sevmediğini anlayamıyorum.

Sara: Bir kaç dakika sonra çıkıp 'Her şey yalandı yine bir oyununun içindesin' demenden korkuyorum.

Egemen: Oyun değil.

Sara: Kısa cevaplar verip durma.

Egemen: Kapı

Sara: Ne kapısı?

Egemen: Kapıyı açar mısın?

Mesaja görüldü atıp bacaklarımı yataktan dışarı çıkardım. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Yeniden mesaj geldi.

Egemen: Ağaç oldum.

Kapıya yaslandım. Mesaj atmak yerine yüzünü görmeden buradan sohbet etmek daha mantıklıydı.

"Sana verecek suyum yok."

Kapının arkasından kahkaha sesini duydum. Yere oturup sırtımı duvara yasladım. Yüzüm kapıya dönüktü.

"Geçen gece öyle değildi."

Yanaklarıma ve boynuma doğru inen bir sıcaklık hissettim. Utangaç olmamın sırası değildi.

"Bugün bu odaya girmen imkansız, Egemen. Boşa bekleme."

Bir süre konuşmadı. Sadece birkaç adım sesi duydum. Tam gittiğini düşündüğüm sırada yine bir mesaj geldi.

Fotoğraf göndermişti. Fotoğrafta yere oturmuştu. Tıpkı benim yaptığım gibi.

"Kalk oradan. Hasta olacaksın." dedim. Sesim sitemliydi.

Cevap vermediği için mesaj atmaya karar verdim.

Sara: Odana geri döner misin?

Sara: Tüm gece seninle uğraşmak istemiyorum.

Egemen: Evimdeyim ve istediğim odayı kullanırım.

Egemen: Senin odan, benim odam demek.

Sara: Odandan hatta evinden gitmemi mi istiyorsun?

Sara: Yeniden.

Egemen: Odadan gitmek iyi bir fikir.

Egemen: Benim odama taşınabilirsin.

Sara: Neden bu kadar ısrarcısın?

Egemen: Seni görmek istiyorum.

******
Sizce Sara kapıyı açacak mı? Açmalı mı? 🌼

Dolandırıcı | Texting +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin