"Tebrikler kanka cidden çok sevindim."
Keyifle suratına baktım. Bunu gerçekten çok istediğimi biliyordu ve sonunda olmuştu. Mail bugün gelmişti. İşi almıştım.
"Derslerle çakışmayacak değil mi?"
"Hayır. Programımı verdim, saatleri ona göre ayarlayacaklar."
"Süper lan!"
Cidden süperdi.
"Ne zaman başlıyorsun?"
"Haftaya. Neyse geç kalıyorum şimdi çıkmam lazım."
"Tamam bebeğim. Bu arada diğer şeyi konuşmak istersen."
Gülmemeye çalıştım. Çünkü gerçekten gözlerinin içindeki endişeyi görüyordum. Evet haklıydı da. Duyan herkes, o pislikle eşleştiğim için delirmek üzere olduğumu düşünüyordu. Biraz da öyleydi tabii. Ama bir bakıma iyi olmuştu. Ortak proje işi bana onu alt etmek için fırsat verecekmiş gibi hissediyordum. Bir de onu uyuz etme fikri, tek başına baya cazip geliyordu.
Omuz silktim. "Problem yok."
"Problem yok?" anlamadan suratıma bakıyordu. Gerçekten komik görünüyordu. "Başa gelen çekilir. Sorun yapmıyorum."
Kolumdan tutup, yürümeme engel oldu. Elini alnıma dayayıp, gözlerini kısmıştı. "Ateşin de yok ki?" elini sertçe ittirdim. "Aptal aptal davranma Gürkan."
"Oy yazık, arkadaşımı kaybetmek istemiyorum. Çok erken." Elini kalbinin üstüne koymuş sırıtıyordu.
"Hadi geç kalacağım. Görüşürüz."
Adımlarımı hızlandırdım. Tam kapıdan çıkmak üzereyken adımı seslendi. İstemeye istemeye ona döndüm. Çünkü ne olursa olsun saçmalayacağını tahmin ediyordum.
"Bebeğim, yoksa sen bizim Cengiz'e karşı yumuşuyor musun?" cevap bile vermeden gözlerimi devirdim. Ama sorusuyla birlikte kaç gündür aklımda dönen şeyler tekrar alevlenmişti. Bu kadar sinirimi bozması da, bu kadar aklıma düşmesi de hayra alamet değildi. Bunu düşünmeyi sonraya bırakacaktım. Şimdilik elimdeki kesin bilgi şuydu; benimle ilgilenme ihtimalinin asabımı bozmasından daha çok beni görmezden gelmesi beni çıldırtıyordu.
-
Tam yarım saat önce burada olması gerekiyordu. Kaç gündür öğle yemeklerini bizimle yemiyordu. Daha doğrusu tamı tamına üç gündür bizimle değildi kantinde. Tesadüfe bak ki bu da, listelerin açıklandığı günün tam ertesine denk gelmişti.
Sınıfta karşılaşıyorduk ama ben bir süredir ön tarafta oturduğum için, ki buna biraz pişman olmuştum, bir türlü şu ödevle ilgili konuşamamıştık. Ayrıca ilk adımı atan ben olmak istemiyordum. Yalnızca dün, ders bitiminde hoca bizi yanına çağırdığında, nasıl bir yol izleyeceğimizle ilgili kısa bir konuşma yapmıştık. Ve bu, konuşma boyunca ağzını açmamıştı.
Sonrasında ise dayanamayıp, Gürkan'dan numarasını isteyip, ilk mesajı atan ben olmuştum. Bunu avans gibi düşünüyordum ama. Bu 'seni iplemiyorum.' havaları bir yere kadardı. Şimdi elime düşmüştü. Sonuç olarak ödevi beraber yapacaktık.
Sinirle saate baktım. Yirmi dokuz dakika. Tekrar mesajlara girdim. Selamsız bir şekilde gün, saat ve mekanı yazmıştım. Altına da adımı iliştirip öyle göndermiştim. Onun ise mesajımı görmesi iki saat sonra olmuştu ve kısa bir ok' yazmakla yetinmişti. Neyse.
Parmaklarım, sinirle tuşların üstünde geziniyordu. Nerede kaldın? Sildim mesajı. Gelmeyeceksen başlıyorum ben. Sildim. Yarım saattir bekliyorum. Sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A College Drama
RomanceCengiz ve Mehmet'in hikayesi... HSD'nin spin off'u niteliğindedir. Bağımsız okunabilir. Texting içermektedir.